30 Ocak 2011 Pazar

| Sıtkı SIYRIL : "Biz de stat istiyoruz." #2

Sevgili Dostlar
Tekrar yazıyorum. Kimsenin stadında gözümüz yok. Ancak devlet eli ile bir spor kulübümüze bir stat yaptırılarak 49 yıllığına devasa bir rant aktarılmaktadır. www.gsdenizclub.com sitesinden de görüleceği gibi, televizyonda reklamları izlendiği gibi TT Arena koltukları satışa çıkmış. Tam 5 kalem ayrı satış var.

1- Localar (156 adet)
2- VIP Tribünleri:(toplam 4500 koltuk)
3- Business Seat(toplam 3500 koltuk): Henüz satışa çıkmadı. Ancak 2500$-3500$ arasında fiyatları olacağı biliniyor.
4- Normal Tribün Kombineleri: 38.000 kombine satışa sunulacak. Fiyatları 400$(kale arkası üst)-1500$(yan tribünler üst) arası olacak.
5- Maç günü biletleri: (lounge olmayan kısımdaki kale arkası üst) 6.000 maç günü bileti.

Biz bunlardan sadece locaları inceleyelim. Localar 3 senelik paketler halinde satışa çıkmış. 1 senelik almak mümkün değil ve 123 tanesi satılmış. Büyük locaları genelde şirketler satın almış. Locaların içinde burada belirtmediğim başkanlık locası da var. Yönetim kurulu üyeleri ve Başkan için hazırlanan dev bir loca. Diğer localar için bazı ayrıntılar;

30 Kişilik loca: 450,000 USD (3 senelik 1,350,000 USD)
21 Kişilik Loca: 315,000 USD (3 senelik 945,000 USD)
18 Kişilik Loca: 270,000 USD (3 senelik 810,000 USD)
10 Kişilik Loca: 150,000 USD (3 senelik 450,000 USD)
8 Kişilik Loca: 120,000 USD (3 senelik 360,000 USD)

Yineleyelim; toplam 156 adet olan localardan 123 tanesi satılmış. Duyduğum kadarı ile 30 kişilik bir locayı özel bir banka müşterileri için 3 yıllığına satın almış.
Yani 1.350.000 $. Yani yaklaşık 2 trilyon lira. Yani Demirspor’un toplam borcunun % 20’si. Yani taraftar olarak bizim dahi yakındığımız transfer harcamamızın % 50’si. Yani Bekir Çınar döneminin toplam bütçesi.

Biz neyden bahsediyoruz. Devlet tarafından bir kulübümüze tahsis edilen, 52.000 kişilik bir stadın 30 kişilik bir locasının bedelinden. Sadece bir tek loca = Demirspor’un geçen seneki toplam bütçesi.

Vay benim memleketimin haline. Diğer locaları saymıyorum bile. Yalanım varsa namerdim; Gözümüz yok. Özümüz yok ama Biz de stat istiyoruz.

Seçimler yaklaşıyor. Adana’da 14 tane milletvekili seçeceğiz. Bizden oy isteyecekler. Parti ayrımı yapmıyoruz. Şimşekler grubundan rica ediyoruz. Gurbetteki Şimşeklerden talep ediyoruz. Baskı grubu oluşturalım. Tüm partilere mail atalım. Taleplerimizi sıralayalım. Adana yerel basınında ses getirelim. Stat isteyelim. Kalıcı gelir isteyelim. Bize vaatlerde bulunsunlar.

Onlar halkın vekili iseler;
DEMİRSPOR; HALKINTAKIMI

29 Ocak 2011 Cumartesi

| Sıtkı SIYRIL : "Biz de stat istiyoruz."

Blogumuzun takipçilerinden Demirsporlu bir ağabeyimiz bizlere bir mail atmış, ve stad isteğini dile getirmiş. Blogumuzda yayımlanmasını istemiş. Her bir Demirsporlu'nun düşünceleri bizler için önemlidir. Ara sıra ağabeyimizin yazılarını buraya taşımayı düşünüyoruz... Biz de stat istiyoruz. Buyurun...

-----------------------------------------------------
Sıtkı SIYRIL

Demirspor’a Dair...

Geçtiğimiz hafta Başbakan’ın yuhalandığı bir ortamda bir spor kulübümüze 600 milyar liralık bir yatırım ile TT Arena Stadı 49 yıllığına hibe edildi. Bu spor kulübümüz bu tesislerden 50 milyon doları yılık kombine satışlarından olmak üzere her yıl 75 milyon dolarlık gelir bekliyor.

Helal olsun. Gözümüz yok. Ülkemizin en önemli kulüplerinden birine yakışır bir stat. Modern, konforlu, insana yakışır bir stat. Yineliyorum, gözümüz yok. Ama bize de yapılsın.

Bu yazıyı yazmak için TFF’nin web sayfasına girdim. Üşenmedim, yurdumun tüm statlarını seyirci potansiyeline göre sıraladım. Tablo içler acısı;

1 Atatürk Olimpiyat İstanbul 80.597
2 Atatürk İzmir 63.000
3 TTelekom Arena İstanbul 52.650
4 FB Şükrü Saraçoğlu İstanbul 50.530
5 Cebeci İnönü Ankara 35.500
6 Kadir Has Kayseri 33.000
7 Beşiktaş İnönü İstanbul 32.086
8 Şanlıurfa Gap Arena Şanlıurfa 30.000
9 Atatürk Kayseri 25.000
10 Ali Sami Yen İstanbul 22.800
11 Atatürk Konya 22.500
12 Atatürk Konya 22.459
13 Hüseyin Avni Aker Trabzon 20.750
14 19 Mayıs Manisa 20.000
15 Bağlum Belediye Ankara 20.000
16 Atatürk Giresun 19.750
17 Atatürk Bursa 19.700
18 19 Mayıs Ankara 19.125
19 19 Mayıs Samsun 19.000
20 Atatürk Eskişehir 18.700
21 5 Temmuz İskenderun 18.000
22 Tevfik Sırrı Gür Mersin 17.600
23 Cemal Gürsel Erzurum 17.571
24 Kamil Ocak Gaziantep 17.000
25 Alsancak İzmir 16.500
26 Zeytinburnu İstanbul 16.000
27 Yeni Rize Şehir Rize 15.485
28 Mimar Yahya Baş Güngören 15.242
29 Atatürk Denizli 15.000
30 4 Eylül Sivas 14.998
31 Atatürk Diyarbakır 14.790
32 Atatürk Elazığ 14.467
33 5 Ocak Adana 14.149

Tabloyu inceleyen herkes görecektir. Adana’dan çok daha küçük şehirler, 5 Ocak stadının iki katı büyüklükte statlara sahipler. Komşularımız Antep, İskenderun ve Mersin’in bizden daha büyük statları var. Çok şükür Tarsus’u sollamışız.

Ankara’lıların yerini bilmedikleri Bağlum(15)
İstanbul’luların yerini gösteremeyecekleri Güngören(28)
Bizden daha büyük statlara sahipler…

Biz de stat istiyoruz.
Biz artık Belediyeden ulufe istemiyoruz.
Sürekli, devamlılığı olan, sabit,
Kısacası kalıcı bir gelir istiyoruz.

Biz artık Belediye Başkanının atadığı bir “Başkan”
Ya da Belediye gelirlerinden aktarılan paralar istemiyoruz.
Biz kalıcı bir gelir istiyoruz.

Biz biliyoruz.
Kayseri Kadir Has Stadı’na belediyeden aktarılan paraları biliyoruz
Rize, Urfa, Olimpiyat, Ankara ASAŞ statlarına devlet desteğini biliyoruz.
Trabzon, Sıvas, Afyon, Malatya statlarını TOKİ’nin yaptığını biliyoruz.
Biz de stat istiyoruz.

Biz İstanbul’da sadece bir takıma harcanan 600 milyarın dörtte birini KOSKOCA BİR KENT için istiyoruz. Biz artık insanca oturabileceğimiz bir stat ve kalıcı gelir istiyoruz.

Adana 5 Ocak Stadı kentin en merkezi yerinde kalmıştır. Adnan Menderes kapalı spor salonu, Amatör maçların yapıldığı alan, Stat yanındaki Pazar yeri ile birlikte kent merkezinde çok ciddi bir alanı bulunmaktadır.

Herhangi bir şirket
Bu dev alanda çok ciddi işletmeler, AVM’ler ve siteler kurabilir.
Belediye’nin kendi oluşturacağı bir alanda arsası belediyede kalmak üzere, sadece üst kullanım hakkını Adanaspor ve Demirspor’a tahsis edeceği bir alanda; 30.000 kişilik bir stat, Kapalı Spor Salonu, kültür ve sanat merkezleri ile birlikte Demirsporu, Demirspor yapan onu bir kulüp, bir kimlik, bir kurum yapan Adana’nın en önemli yüzme sporunun tekrar canlandırılabileceği kapalı ve açık iki yüzme havuzu istiyoruz.

Bunları biz sadece kendi takımımız için istemiyoruz.
Ülkemizin talip olduğu Avrupa Futbol Şam. kullanacağı statlar için istiyoruz. Kentin 50 yıldır kullandığı stat ve salonun modernleşmesi için istiyoruz.

Bu durum ve yer tahsisi için google earthde yarım saat gezindim. Bu işten anlamaz halimle benim bile 2-3 önerim var. Biz artık stat istiyoruz. Adana’nın önde gelenlerini göreve davet ediyoruz. Bu yazı ile kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz.

Biz artık Belediye’den ulufe istemiyoruz.
Biz artık Belediye’den atanmış Başkan istemiyoruz.
Eğer Belediyedeki paralar halkın birikmiş vergileri ise;
Biz halkın kaynaklarını, HALKIN TAKIMI’na istiyoruz.

28 Ocak 2011 Cuma

...Geldi !

Mutluluk ile hüznün aynı anda yaşanabilirliğini öğrendim... Mutluluğunda, üzüntününde nedeni Bekir ÇINAR... "İlk bana göndereceksin tamam mı?" sözünü bana iyice tembihleyip; "Yazınızda ki "Erdi Bey" i kaldırsam olur mu? " diye soracakken... Tüm soruları cevapsız bırakıp giden KOCA REİS... İlk sana göndereceğim, ilk sana...

Neler var ?
- Ölene Kadar Destek (Bekir ÇINAR)
- Cebimde Yoktu Yüreğimden Verdim (Gencay)
- Tribünde Olmak (Kebabkolik)
- Tarihten Anlar (Milliyet Gazetesi)
- Demirspor'un Sönmeyen Ateşi (Fırat ATEŞ)
- Adana Demirspor Denince (Ekşi Sözlük)
- Sana İnat (MiTo1940)
- Boca j. vs River P. (Zarifhareketler.blogspot.com)
- Hangisi Daha Süper Lig? (Hastasiempre1968)
- Memleketin Demirsporları (Radikal Gazetesi)
- İstanbul ve Ankara, Buldum Seni En Sonunda (disconnectus erectus)
- Dolmuş (Zafer DORUK)
- Concerto (MiTo1940)

Çıkardığımız ilk sayıdan daha hoş olduğu düşüncesindeyim. Hem görsel hem de içerik bakımından... Dağıtım konusun; Adana için yine Store'den temin edilebilecek bu hafta içerisinde. İstanbul için dağıtım yeri şu an olarak belli değil. Ankara için demirgibiyiz@gmail.com, İzmir için sezcancamurdan@gmail.com adresleri ile bağlantıya geçebilirsiniz...
Umarım devamı gelir... Vira Bismillah !

(Fiyat 2 TL olarak belirlenmiştir. )

"adanademirspor.com"

"Güneşi gece doğanlara bin selam olsun." o zamanların hatırasıdır. Ben pek hatırlamam o devirleri. Aktif sayılmazdım o zamanlar... "adanademirspor.com" gündüzcüler - gececiler diye gruplara ayrılmıştı... Çeşitli fikirler, projeler, organizasyonlar bu zamanlarda ortaya çıkmaya başlamıştı. Takımın gidişatı ile doğru orantılı olarak "adanademirspor.com" forumu eski halinden biraz uzaklaşmıştı. Ağabeylerimizin bu duruma el atması ile sitenin eski haline dönmesi için çabalar harcanıyor. Daha çok faal olmak adına, daha çok proje, daha çok düşünce belirtme adına herkes bu konuda daha duyarlı davranmak zorunda... Şimşekler Grubu'nun internet ortamında ki tek adresi olan "www.adanademirspor.com" un daha canlı, daha üretken, daha aktif olması için İstanbul Tayfası'da üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmek zorunda... Demirsporluluk ruhu ile hareket etmek, bilinçli taraftarlık olgusu ile davranmak şartı ile foruma üye olmak isteyen İstanbul Tayfası'na mensup abi ve kardeşlerim siteye üye olduktan sonra hangi nick ile kaydolduğunu bana ulaşıp belirtirlerse; forum admini ile bağlantıya geçip hesabınızı aktif hale getirebiliriz... Konuya duyarlılık gösterilmesi gerekmekte ve İstanbul Tayfası'nın Adana ile bağlantısını güçlendirebilmek için bu konunun önem arzetmesi gerekmektedir... Dikkate alınması dileği ile...

27 Ocak 2011 Perşembe

Sosyal Medyada Spor: Fırsat mı? Tehlike mi?

Moderator
Bağış Erten, Eurosport Türkiye Yayın Yönetmeni

Katılımcılar
- Fırat İşbecer, Verkac.org kurucusu, Pozitron İş Geliştirme Müdürü
- Burcu Esmersoy, Ntvspor Spor spikeri
- Bülent Timurlenk, Sabah Gazetesi editörü
- Caner Eler, Eurosport Türkiye spikeri, Radikal Yazarı


Sosyal medya ve spor ilişkisinin tarihi eski değil. Ama bugün geldiği nokta azımsanacak gibi değil. Profesyonel sporcuların özel yaşamları da, spor insanlarının tartışmaları da, spor külüplerinin politikaları da buün sosyal medya üzerinden belirleniyor, şekilleniyor, yayılıyor. Peki bu yaygınlık ve etkinlik, ne gibi imkanlar yaratıyor, ne gibi açılımlar sağlıyor? Öte yandan ne gibi sorunları tetikliyor, neleri desenforme ediyor, neleri kısıtlıyor?

Toplantının amacı sporda sosyal medyanın yarattığı fırsatların ve tehlikelerin sınırını çizmek ve önümüzdeki dönemde nelere kadir olabileceği üzerine fikir yürütmek. Ve bir o kadar da sosyal medya kullanıcılarına bnu konuda bir kullanım kılavuzu sunabilmek...

http://socialmediaweek.org/istanbul/
Herkesi 8 Şubat 2011 Salı günü 11:05'de Galatasaray Üniversitesi (Ortakoy) yerleşkesindeki Coşkun Kırca Salonu'na bekliyoruz.

Lütfen katılacaklar
http://www.amiando.com/ZDTDKVR.html
adresinden kayıt olsunlar.

Şükrü'yü kaybettik...

Yaklaşık 7-8 aydır Lösemi ile savaşan Galatasaray Tribünlerinin müdavimlerinden Şükrü DİNÇ kardeşimizi kaybetmiş bulunuyoruz... Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve Galatasaray Tribünlerine başsağlığı dileriz...

23 Ocak 2011 Pazar

Yaşasaydın !


Sen yaşasaydın böyle olur muydu? Şimdi senin koltuğunda oturanlar başkalarının bayrağını sallıyor o demir kanatlı olan onurlu armaya değil ortasında 1940 yazanı değil başkalarınkini. MAVİ LACİVERT olanı değil başkalarınkini hani senin uğruna canını verdiğin armayı değil başkalarınkini.

Keşke böyle olmasaydı keşke gitmeseydin keşke yalnız bırakmasaydın bizi kavgada. Paramız pulumuz olmasaydı da kocaman yüreği olan adam gibi adam olan sen olsaydın başımızda. Canım çok sıkkın bir kez daha yokluğunu çok derinden hissettim. Neden önce hep mertler gider? Gerisi namertlere kalır? Neden? Yok mu bunun bir hal çaresi bulamaz mıyız?
Yukardan görüyorsun dimi olanları senin de canın sıkkın tahmin edebiliyorum.. Benim de bizim de çok sıkkın.. Bizi kimlere nasıl heriflere bıraktın görüyor musun? Pişmanlık duyuyor musun?

Hayatımda hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyorum. Yapabileceğim birşeyde yok tek yapabildiğim ağlamak. Sen kedine iyi bak oralarda gerektiğinde mudahale et ki buralara daha fazla alçalmayalım.

Onur, hani nerede ?

Yalan yanlış diz boyuydu üzüldüm
Kar boran yerlerde gezdim üşüdüm
Kahraman’ ken hain gibi göründüm
Hiç yılmadım! yıkılmadım! burdayım! ..

İhanet: hain içindir… öğrendim
Zorluk: direnmek içindir…direndim
Körelmedim… imanımla bilendim
Ezilmedim! ezemezler! burdayım!


Onurlu davranışların sergilenmesi dileği ile !

Ön Libero !

2-0 galibiyetten 2-2 lik beraberliği yakalayarak, maçı bitirebilme başarısını gösterip 1 puanı kurtarabilen takımımızı, başkanımızı ve özellikle hocamızı tebrik ediyorum. Bu başarılı istikrarımızı sürdürmeye devam ettiğimiz takdirde amaçlanan hedeflere ulaşabileceğimizin müjdesini vererek başlayayım...

Konya mağlubiyeti sonrası gergin olan sinirlerin hafifletilebilmesi için bu maçta mutlak galibiyet alınması, galibiyet alınmaması halinde beraberliğe razı olunması amacı ile çıkılan bir müsabakanın ilk bölümlerinde saldırgan, gol arayan, istekli bir takım profili vardı. Ancak 2-0 öne geçtiğimiz anda dahi zannetmiyorum ki herkesin kalbi rahat olsun. "Acaba ?" sorusu beyinlerde dolaşmış olmalı. Beklenen de gerçekleşti zaten...

Durum 2-1 e geldiğinde Balıkesir'in defans oyuncularının ortasında sadece Onur'u tutup; oraya sıkışıp kalmasını izleyen bir hocanın ne yapmaya çalıştığını anlamak biraz zor. Rakip defans oynarken; seninde defansa çekilmen ne acayip bir durum ! Ön liberolardan birisi çıkartılıp, ofnasif bir oyuncunun oyuna sokulması bu kadar mı zor?

Kulübümüzden gönderilen futbolcuların bizlere karşı gol atmasına şaşırmamak lazım. Durumun 2-2 gelmesiyle bu istatistiklere bir yenisi daha eklendi... Beklerdim ki; bu kadar etkili bir taraftarın önünde bari bu dakikadan sonra ön liberolardan birisinin çıkarılmasını... Yine sağlık olsun düşüncelerinde boğuşalım mı?

(Adana'nın genel durumuna bağlı olarak yayım yapmaya çalışan, maç özetini dahi hazırlayamayan bir kanalın ACİLEN KAPATILMASI GEREK !)

22 Ocak 2011 Cumartesi

Oradaydık !


Bugün (22 Ocak 2011), Taksimde düzenlenen ıslıklı protesto yürüyüşündeydik.Gerçekten çok güzel bir kalabalık vardı.Büyük takımları geçelim, Dersimspor , Zonguldakspor, İzmirspor, Çanakkale Dardanelspor, Giresunspor ve Nurtepespor taraftarları ilk gözüme çarpanlar oldu.

Adana Demirspor'lu olmanın farkını bir kez daha yaşadık.Gelip atkı soranlar, Çarşı grubunun bize dönüp "Adana Demirspor" tezahuratı yapması, bizi görünce yükselen "Forza Livorno" sesleri ve imrenerek bakan onca göz.Adana Demirspor'lu olmanın "şeref, onur ve gurur"unu bugün yine hissettik.

Basın açıklaması pek anlaşılmadı.Ama zaten orada önemli olan tezahuratlar ve pankartlardı.Onlarla da gerekli mesaj çok güzel verildi.Basın açıklamasının ardından İstiklal Caddesine "şehrin asi çocukları"nı da bir güzel dinletip, yürüyüşü tamamladık :)










Son 4 Foto : http://gorkemkeser.deviantart.com/gallery/28300683

Aha buda kısa ama bir kısmımızı görebileceğiniz videomuz :) (biraz geç açılıyor, beyaz ekran görürseniz panik yapmayın asıl görüntü gelecektir)

21 Ocak 2011 Cuma

Konuştuk..

Balıkesirspor taraftarı olan hayalet10kolik blogu bizimle bir röportaj yapma kararı almış, bizde ona yardımcı olduk...

Umarım beğenirsiniz... Röportajın bir bölümü.

3- İstanbul'da yaşıyorsunuz ve bir çok Adana Demirspor maçını haliyle kaçırıyorsunuz..Gurbette Demirspor'lu olmak gurbette taraftar olmanın avantajı ve dezavantajı nelerdir..Neler düşünüyorsunuz?

-Yaşadığın yer olan, arkadaşlarının, sevdiğinin bulunduğu bir yerden başka bir yere; hiç bilmediğin bir havayı teneffüs etmeye, hiç görmediğin yollarda yürümeye, sesini hiç duymadığın kişilerle konuşmaya gitmek, memleketinden uzaklaşmak veya gurbete yaslanmak bizler için (Tribünde bulunan insanlar) büyük bir sınav zannedersem. Demirsporluluk konusunda bir sınava girdiğimizi Adana Demirspor İstanbul Tayfası adına net şekilde söyleyebilirim. Ancak bu sınavda kopya çekmek serbest :) Soruları beraberce yapmak serbest... Gurbette Demirsporlu olmak, başka bir direniş hikayesidir aslında, Memlekette savaştığın kadar gurbette de savaşmak demek... Bir ailenin, dışarıda bulunan insanlara karşı birlik beraberlik içinde gösterilmesi lazımdır ve gurbette de bu birlikteliğin gösterilmesi halinde pozitif etki başlamış olur. Biz bu birlikteliği yakalama, yakalatma ve yayma konusunda çalışmalar yaparak avantaj elde ediyoruz. Gurbette bulunmanın zorluklarının en önemlisi gelişmelerden gecikmeli olarak haberdar olmaktır. Vizontele misali :) Bütün memleket bir habere sevinip bitiyor, biz daha sonra seviniyoruz. Gerçi teknolojinin ilerlemesi ile bu olay minimum seviyeye inmeye başladı. Herşeye rağmen Gurbette Demirsporlu olmak güzeldir, hoştur...

Röportajın tamamına BURADAN uluşabilirsiniz...

Anlayana !

Bugün Radikal'de Bağış Erten Türk Telekom Arena açılışında sonra yine basının ''kötü çocuğu'' haline gelen tribünler hakkında güzel bir yazı yazmış.Üzerine hiç konuşmadan,aynen aktarıyorum;

Sen taraftarsın, haddini bileceksin

BAĞIŞ ERTEN

21/01/2011

Ne söylenirse onu yapacaksın. Kimi hedef gösterirsek ona yükleneceksin. Ama, birkaç senedir sınırları aşıyorsun. Haddini ve yerini bil. Yoksa yapacağımızı biliriz.


Sen taraftarsın, haddini bileceksin. Görevlerin var, ödevlerin var, sorumlulukların var. Bunları her gün yeniden ezberleyeceksin. Ne söylenirse onu yapacaksın. Biz kimi hedef gösterirsek ona yükleneceksin. Gerektiğinde eline sopa da, bilet de veren biziz, karakoldan alan da. O yüzden yediğin ekmeğe ihanet etmeyeceksin. Sözümüzden çıkmazsan sahaya insen de kurtarırız, yasaklansan da sokarız seni stada. Ama sınırı aşıyorsun bu aralar.
Bak, birkaç senedir başına buyruk bir hava seziyoruz sende. Bize minnetin yokmuş gibi davranıyorsun. Eğitim sistemi bile sorgulama diyor, sen kendince bir şeyleri sorguluyorsun. İnternet senin ahlakını bozdu. Oraya buraya kendince yazılar yazıyor, hikmetimizi kurcalıyorsun. Her konuda fikrin var artık. Kulübün nasıl yönetileceğine de kafa yoruyorsun, malî kongre kayıtlarına da sızıyorsun, yetmiyor basına da sızıyorsun. Sözünün bir değeri var zannediyorsun. Yanılıyorsun. Sana mı soracağız stadın nasıl yapılacağını? Sana mı soracağız kulübün tarihini? Sana mı soracağız stadın adını? Sana mı soracağız yeni yasayı? Sen kimsin? Kendini Spartaküs mi sanıyorsun?
Bak bu günlere nasıl geldik anlatayım sana. İyi dinle ve nereden geldiğini unutma. Bundan 40 sene önce esamin okunmazdı bu memlekette. Evet, statlar bugüne oranla daha doluydu. Ama senin cirmin kadar bile yerin yoktu. O gün de sokaklarda yürüyordu insanlar, ama stada gitmek için değil, siyaset yapmak için. Sonra ortalık karıştı, anarşi bizim de kontrolümüzden çıktı ve Yüce Türk Ordusu olaya el koydu. İşte ilk o günlerde geldin sen aklıma.

2000’ler gelince...
Memlekette ‘toplumsal muhalefet’ denen nifak tohumunu soğurmanın, onun yönünü değiştirmenin bir aracıydın artık. Komşularla gerginlik olurdu, diplomasinin söyleyemediği şeyleri sana söyletirdik. Avrupa sesimizi duyacaksa seni bağırtmasını iyi bilirdik. Düşmanlara ana avrat dümdüz giderdin, iyi de ederdin. Bazen gündem sıkışırdı, sen karambolden bir gol atardın, rahatlatırdın bizi.
Sonra 90’lar geldi, Türkiye karanlığın ortasına düştü. O puslu günlerin ortasında sen tam istediğimiz gibi bir neferdin. Biz ne buyurursak tribünde onu yapardın. Sayende pek çok pürüzü o günlerde temizledik. Nefreti de böyle öğrendin. Küfürde sınır tanımazlığı da. Hatırlar mısın, bölücülere küfredenleri “Statta küfür vardı” diye rapor eden hakemi nasıl cezalandırmıştım? Sonuçta bir ritüeldi o. Önce İstiklal Marşı sonra bölücüye ana avrat küfür. Hatırlar mısın, şovenizmin ateşini nasıl beraber harlamıştık? Hatırlar mısın, seni nasıl gaza getirirdim. İtalyan başbakan da Leeds’li gençler de İsviçreliler de nasıl sinmişti?
Ama 2000’lerin başında sana bir haller oldu. İzinsiz gruplar kurar, sanal muhabbetler eder oldun.
Pankartları yasakladım, gene konuştun. Sulu isyana kalkıştın, aile babalarını bile hapislere atıp aylarca tutuklu bıraktım, gene konuştun. Olmadı, tribündeki kendi adamlarımı üzerine saldım. Gene, gene, gene konuştun. Tribünde hem de Avrupa maçında bıçaklı grupların hedefi oldun. Susmadın, devam ettin. Sen artık çok oluyorsun.
Şunu bil. Biz olmasak ne ‘yürüyedur’abilirsin, ne tek yumruk olabilirsin, ne liseni takarız, ne de semtini. Kızdırma bizi, ipliğini ‘Çarşı’ya çıkartmasını da biliriz. ‘Cefakâr’ mı olacağını, sefa mı süreceğini, üniversitede nasıl okuman gerektiğini de biz belirleriz. Akıllı ol. Haddini ve yerini bil. Yoksa biz yapacağımızı biliriz. Hem senin sesin öyle çok uzun süre yükselmez. Yaparız bir transfer unutursun bu günleri. Biz ‘karizmayı’ elbet kurtarırız.
Biz kim miyiz? Sen iyi bilirsin bizi. Biz lacivert takım elbiselileriz. Biz kravatlılarız. Biz göbeği birbirine bağlı, zincirlerimiz dahil kaybedecek pek çok şeyi olanlarız. Biz sadece sevgiyle değil parayla, itibarın cazibesiyle, iktidarın gücüyle bağlıyız bu koltuklara. Hem iktidarız, hem muhalefetiz. Biz vergi affı peşinde koşanlarız. Biz kendi taraftarımızı dövdürenleriz. Biz ulufe dağıtanlarız. Biz copuz, biz mahkemeyiz, biz biber gazıyız. Protesto edeni hapisle tehdit edeniz. Yasayla fişleyeniz. Siyasi partimiz ne olursa olsun, senin dümenini tutmak için, olmadık dümenler çevireniz biz. Ama hepsinden önemlisi biz bir bütünüz. Bakma arada sürtüşür gibi yaptığımıza. Biz biriz.
Peki ya sen? Farklı renklere gönül verdiğini zanneden, her şeyin bir oyundan ibaret olduğunu sanan, neyse ki birbirine olan kinin yüzünden aynı takımı tuttuğunu göremeyen bir avuç isyancı. 300-500 kendini bilmez. 1000-2000 nifak tohumu. Bu memlekette başka türlü bir futbol olabileceğine inanan 5-10 bin hayalperest. Neyse ki renk körlüğü yüzünden daha fazla çoğalamıyorsun, yan yana gelemiyorsun. Biz de bu sayede saltanatımızı sürüyoruz. Ve emin ol, düzen bu oldukça daha da süreceğiz!

Çağrı
Bugün dayanışma günüdür. Eğer, TT Arena’daki olaylardan sonra taraftarlara yapılanları eleştiriyorsanız, hiçbir siyasi gruba/partiye yanaşmadan, taraftarlığın siyasetini yaparak arkadaşlarımıza sahip çıkalım. İstanbul’da, Trabzon’da, Ankara’da, Bursa’da, Eskişehir’de, Karabük’te, İzmir’de, Adana’da, yani tüm liglerde, tribünlerde bir pankartla olsun onlara destek verelim. Yasa çıkmak üzereyken taraftarın
da bir sözü olduğunu görsünler. Kolay yem edemeyeceklerini de istedikleri gibi yönetemeyeceklerini de…

Arena’nın açılışında yaşananlar ve sonrasındaki gelişmeler, bize bir kez daha Orwell’ın ünlü klasiği ‘1984’ü ve ‘Büyük birader seni gözetliyor’ sloganını hatırlattı.

‘Yasa’nın öznesi kim?
Şiddeti önlemeye çalıştığını iddia eden yeni yasa ile ilgili söyleyecek çok şey var. Bir Ahmet Kaya Resitaller atasözüyle söyleyeyim: “Onu şimdi yazmayacağım, onu sonra yazacağım.” Ama yukarıdaki karikatürize durumla ilgili olarak iki noktayı vurgulamak isterim. Yasada taraftar temsilcisi diye bir yapı var. Kim temsil ediyor biliyor musunuz? Kulüp yönetim kurulu üyelerinden biri. Yani taraftarın temsilcisi bile yönetici. Bırakın özneyi, gizli özne bile olamıyor taraftar. Yetmiyor, yeni düzenlemeyle fişleniyor. Yetmiyor, küfrettiğinde normal hakaret suçundan daha ağır bir şekilde cezalandırılabiliyor. Müşteri olmayı kabullenmesi bile onu kurtarmayacak
hale geliyor. TT Arena’dakiler protesto ettiler diye suç işlemiş gibi soruşturuluyor ya bu aralar. Adnan Polat bile önce protestocu deyip sonra provokasyona çevirirken lafı, ortalıkta hedef gösterilen gruplar hakkında yazılar çıkıyor ya… Bilin ki bunu yapanlar yeni yasa yetişmedi diye çok üzülüyor. Çünkü bu ülkede sorunu çözmek değil sorunu ezmek esas. Çünkü gücü elinde tutan, üç beş kişi sallandırmadan sorunu çözemiyor. Çünkü akla, kültüre, neden-sonuç ilişkisine yatırım yapmak zor, sopalamak kolay. Henry, Zidane için o kafayı attıktan sonra şöyle demişti: “Zidane’ın büyüdüğü mahallelerden Zidane çıkabilir, ama Zidane’dan o mahalleyi çıkaramazsınız.” Bizim mahallemiz de şiddetin, darbenin, öfkenin mahallesi. “Çıkış yok” diye boşa bağırmıyoruz.

20 Ocak 2011 Perşembe

Serzeniş ...

Konya Şeker'e deplasmanda 1-0 mağlup olduk fakat blog'da ;

Ne oynadığımız futbol
Ne de Soner Tolungüç'ün , ligde 18 hafta geçmesine rağmen aldığı sonuçlar ve oynattığı kadroyla ilgili bir şeyler karalanmayınca , doğrusunu söylemek gerekirse üzüldüm çünkü şu an ki başlıkların bir çoğundan önemlidir bence bu konu...Her neyse

Çıkıp diyebilirsiniz : - Ya bu takımın 4 sene hakkı var , ben bilmem ' kadroyu' , 'deplasman galibiyetini' , 4 sene sonra Süper Lig sözü tutulsun bize yeter. Bu doğru ancak ortada katmerli hatalar zinciri var ve bu şekilde Süper Lig'i bırakın , Bankasya bile hayal !

Sayın Hocam;

Göreve geldiğinizde eminim siz de biliyordunuz ki , Demirspor ; Başta Taraftarıyla , Yönetimiyle , Şehriyle ve tabi ki adıyla Büyük bir Camia...
Siz göreve geldiğinizde biz ( her sene olduğu gibi ) umutlandık , bir kere para sıkıntımız çok fazla yoktu ( her ne kadar borcumuz olsada )
Bir önceki sezon Play-off oynamış gençlerden kurulu kadromuza sağlam takviyeler yaparak devam edersiniz diye bekledik , etmediniz . Saygı duyduk.
Yönetim size bütün yetkileri devretti ,takım neredeyse sıfırdan kuruldu , sezona 25 tane yeni oyuncuyla başladık ( Neredeyse hepsi sizin talimatınızla alındı ), bunada ayrı bir heycan duyduk çünkü siz Milli Takım hocasıydınız ve oyuncu havuzunuz oldukça genişti ,size güveniyorduk ve içimiz kıpır kıpır oldu yine...
Kamp yaptınız , hazırlık maçları falan derken lig başladı
İyi oynadık , kötü oynadık , rakibe yenildik , hakeme yenildik ve onca olaydan sonra sezonun ilk yarısını 4. sırada tamamladık.
Lider Elazığ'la puan farkı çift haneye gelmesine rağmen 2.yarıya hala umutluyduk ama , buraya kadar her şey tamam.
Takım kamp için Antalya'ya gitti.
Sezon başında dedikleriniz , kampta dediklerinizin devamı niteliğindeydi
' Çok çalışıyoruz ' , ' İyi bir başlangıç yapmak istiyoruz ' gibi ancak daha ilk maç gösterdi ki söylediklerinizle yaptıklarınız örtüşmüyor. Nasıl mı ?
-iLHAN'dan sağ bek yaratmaya çalışarak
-Sağ kanat diye aldığınız , MUZAFFER'i sol bek oynatarak
-18 hafta geçmesine rağmen takım iskeleti oluşturamayarak ... ve daha nicesi


Belki sezonun 2.yarısı yeni başladı , bunları konuşmak için erken ama tüm bunlar önceden hesaplanması gerekilen şeylerdi
Yani artık Polyanna'cılık oynamanın anlamı yok , Elazığ'la 16 , Konya Şeker'le 10 puan fark var
Bulunduğumuz konum da hiç öyle sağlam değil , bundan sonraki en ufak bir puan kaybı sizin ve Adana Demirspor için büyük tehlike demektir
Taraftar artık sabrının sınırları zorlamıştır ve alınacak kötü bir sonuç bu sabrı taşırmaya fazlasıyla yeter.

Biz de İstanbul Tayfa'sı olarak size bunları hatırlatalım dedik

Ve kalan maçlarda sizi daha Akl-ı Selim davranmaya davet ediyoruz

Saygılarımızla.

Güneye Giderken...


Tayfanın geneli öğrenci; finaller bitiyor, Adana'ya dönüşler de başlamıştır yavaş yavaş... Ben bugün gidiyorum mesela. Gidemeyenler de kıskançlıktan çatlasın diye koyuyorum bu yazıyı da! :)

Oh oh ne güzel oluyor otobüs ya da trenle (uçaktan korkuyorum abi, yalan yok) Adana'ya giderken tam güneşin doğuşuyla birlikte İnce Memed'de anlatılan yerleri tek tek görmek, Toroslardan geçmek, gencecik muavinden sıcak bir çay isteyip keyfine bakmak... Bir de tak mp3 player'ı, dinle şunu; http://ufizy.com/#dDVVZv1AOno/r/!/ Misss!

Baktım fikstüre, 23 Ocak'ta Balıkesirspor maçımız var; buluşalım efendim. Gelemeyenler üzülmesin, onların yerine de orada olacağım ben. Duuurrr, bi' şartla ama!.. Birileri de benim yerime 22 Ocak'ta İstiklal Caddesi'ndeki yürüyüşe katılsın... Evet. :) http://tebevolimo.blogspot.com/2011/01/fislenmeye-hazr-msn.html

Parambarça !

(Bu post "Bu Takım Yenilmez." diyenlere ithafen girilmiştir.)

Çeşitli platformlarda Madridsever olduğumu dile getirmiştim. Başka bir takımın mağlub olmasına sevinecek kadar aciz misin sen ? diyebilirsiniz... Sadece gülerim :) "Barcelona mağlubiyet hakkını doldurdu.", "sen önce Real'e bak." gibi cümleleri geçeceksiniz efendim...

Ben maçın kısa bir özetini geçeyim...Maçın başlamasından 2 dakika sonra Real Betis J.Molina'nın ayağından gelen bir gol ile Barcelona karşısında 1-0 öne geçiyor. Barcelona daha şoku atlatamamışken 7. dakikada yine aynı oyuncu, J.Molina tekrar sahneye çıkıyor ve durumu 2-0 a getiriyor. 2 farka pek alışık olmayan Barcelona hakemden kart görmeye hevesleniyor ve 30. dakikada Adriano sarı kart görüyor. 38. Dakikada L.Messi golünü atıyor. (Messi de olmasa ne olacak acaba?)Durumu 2-1 e getiriyor. Bu gole cevabı 45. Dakikada A.Arzu veriyor ve durumu 3-1 e getiriyor. Barcelona gol aramaya çalışıyor ama geçit yok. L.Messi 54. Dakikada penaltı kaçırınca maçın sonucu da belli oluyor. 3-1

Barcelona'ya önlerinde ki maçlarda başarısızlıklar diliyorum...

Fişlenmeye Hazır mısın ?


Gerçek taraftarın eli çalışmaz, sesi çıkar.Günlerce Twitter'dan, Facebook'dan, Blog'lardan gereken herşey söylendi, yazıldı, çizildi.Ama şimdi gerçekten aktivite zamanı.Hem gerçek GS taraftarına desteğimizi göstermek hem de gerekli yerlere Adana Demirspor taraftarı olarak "bir kez daha" ellerini ve emellerini gerçek taraftarın üzerinden çekmesi gerektiğini hatırlatmak için 22 Ocak saat 14.00'te İstiklal'de ki yürüyüşte olalım.

Ayrıntı için buraya bakabilirsiniz.

Not: Adana Demirspor tribünleri her zaman kozmopolit olduğunu savunmuş ve bunun gereklerini de yerine getirmiştir.Bu yaptığımız çağrı bir takımın destekçilerine ya da içinde oldukları taraftar grubunun mensuplarına değil, bireylere yöneliktir.Yani demem o ki ; "İstanbul Tayfası hadi kalkın gidiyoruz hurraaa!" değil, Adana Demirspor İstanbul Tayfası üyelerinden birisi olarak orada olmayı düşünüyorum, durumdan haberdar ediyorum sizleri ve aynı paralel görüşe sahipleri de bekliyorum :)

Fotoğraf: Adana Demirspor İstanbul Tayfası Facebook Grubu

19 Ocak 2011 Çarşamba

4,5 yıl ağlayın halinize !

Kent Gazetesi'nin internet sitesinde, Hüseyin ATAŞ imzalı haberde; 2 sezon önce Gençler Türkiye Şampiyonası'nda gol kralı olan 1991 doğumlu genç golcü Ergün ULAŞ'ın 2. Lig Kırmızı Grup ekiplerinden Fethiyespor ile anlaştığı belirtiliyor...

Geçtiğimiz sezon kampa götürülmeyen; buna rağmen Çukurova Üniversitesi'nde çalışmalarına devam eden oyuncu devre arası kampına da çağrılmayıp kendisine kulüp bulması söyleniyor. O da gerekeni yapıyor. Fethiyespor'un deneme amaçlı çağırdı oyuncu ardından Fethiyespor'a 4,5 yıllık imza atıyor...

Fethiyespor'un Pursaklar ile oynadığı maçta son anlarda oyuna girerek asist yapması ve takıma katkıda bulunması beni oldukça sevindirdi... Sizleri de sevindirsin sevgili idareciler (!)

Haberin detaylarını BURADAN öğrenebilirsiniz...

Utancın Dördüncü Yılı



"Evet benim toprak talebim var" demişti Hrant Dink ve eklemişti "Ancak öldükten sonra üzerimi örtecek kadar toprak istiyorum"

Kış Kış Cinler Kış Kış / Yallah Cinler Yallah

Kadromuz ( yine) Play-off'ların ötesinde bir kadro , yani kim ne derse desin takım oldukça güçlendi
Aradaki puan farkına rağmen sizde takdir edersiniz ki , bu takımın hedefi Play-off olmamalı
Bunun içinse ilk hedef Konya Şeker
Yarın galip geldiğimiz takdirde , futbolcuların üzerlerindeki baskı az da olsa azalacak , bu da takıma olumlu yansır
Eveledik , geveledik ve işte yine sözün bittiği yerdeyiz

Kazasız belasız başlayıp , kazasız belasız ( Şampiyon ) bitirmek istiyoruz şu ligi.

Şimdi hep bir ağızdan...

Kış Kış Cinler Kış Kış
Yallah Cinler Yallah

18 Ocak 2011 Salı

Tebrikler (!)


Daha önce Coşkun Ekim'in takımla beraber antrenmana çıktığını görmüştüm kampta.Kendisinin de açıklamaları vardı buradan da görebilirsiniz.Bende bunların üzerine tanıdığım bir oyuncu olduğu için sevinmiş ve şu yazıyı göndermiştim bloga.Ancak bugün gördüğüm bir haberle yine Demirspor yönetimi ve teknik heyeti beni şaşırtmadı.Coşkun büyük ihtimalle beğenilmemiş ve takımdan gönderilmiş.Akabinde de Trabzonspor ile sözleşme imzalamış.Henüz 19 yaşında ve İngiltere futbol kültürü ile yetişmiş geleceği parlak bir futbolcuyu daha elimizden kaçırdık.Ya bizimkiler bu işi çok iyi biliyor yada şu anda süper ligin lideri Trabzonspor teknik adamları bu işten anlamıyor.Zaman her şeyi gösterecek.

Fotoğrafoloji... (Konya Şeker)

Bu sezonun ilk maçı... Tribünden haykırılan "İHANETİN BAŞKENTİ ADANA" sesi ve İÇİMİZDEN BİRİ...


Çukurova'nın da Maradona'sı Vardır


Demirsporun geçmişine şöyle bir dalınca konu konuyu açıyor, yazılmaya değer isimler bir bir sıralanıyor.Bugün konuğumuz "Çukurova'nın Maradona'sı" Tekin İncebaldır.

Hani bir laf vardır ya "... bağrından kopan" diye işte Tekin gerçekten de Adana'nın bağrından kopan bir isim.1964 yılında , ileride gönlünün en tepesine koyacağı Adana Demirspor'undan 24 sene sonra dünyaya gelmiş.Adana Demirspor'la o büyük aşkı ise yıldız takımdan başlayıp tam 16 sene sürmüş futbolcu olarak.

Demirspor formasını giyerken aynı zamanda Adana Erkek Lisesi takımında da oynamış ve takımın adeta yıldızı olmuş bu ufak tefek çocuk.Ufak tefekliği de lafta değil, gerçekten ufak tefekmiş.Sadece 1 metre 62 cm boyu varmış ama ölçülerle anlatılamayacak kadar büyük bir yüreği ve o yüreğin içinde futbol oynama aşkı varmış.

Adana Erkek Lisesi'ni Türkiye şampiyonu yapan Tekin daha sonra Adana Demirspor'da profesyonel kariyerine başlıyor.Takımda en iyi anlaştığı isim Zijad Svrakic.Hani şu geçen yazımda bahsettiğim "Tebe Volimo" , Ziya Yıldız.Forvet mevkiinde oynayan Ziya'yı özellikle ara pasları ile o kadar çok topla buluşturuyormuş ki, Ziya onun sayesinde oynadığı 2 sezonda 35 gole ulaşmış.Bu performansı ona Galatasaray kapılarını aralıyor hatta.Efsane golcü onun için "Biraz daha ufak tefek olsa hep cebimde taşırdım çünkü ona hep ihtiyaç duyardım." diyor.

Ziya , İstanbul'dan gelen teklife takımının maddi durumunu da düşünerek hayır diyemiyor ancak Adanalı Maradona "Yokum!" diyor.Hiç bir zaman Adana Demirspor'dan başka takımın formasını sırtına geçirmeyi düşünmüyor.O kendini bu takımın oyuncusu olarak değil "sevdalısı" olarak görüyor.Demirspor'dan önce Seyhanspor ve Milli Mensucat (tekstil) fabrikasının takımında oynarken, birgün o mavi-laci formanın hayaliyle oynuyordu topunu.

Kendi hakkında da çok gerçekçi Tekin İncebaldır, "Driplinglerimi ve araya attığım paslarımı forvetteki arkadaşlarım çok severdi.Tabiî çok koşmam da artılarımdan birisiydi." diyor.Gerçekten de kim onun için hayır Maradona gibi değildi diyebilir ki Tebe Volimo pankartının adına ilk açılan ismi Senad Arnautovic' de Tekin hakkında iki kelam etmeden geçmiyor, az ama çok anlamlı konuşuyor ," O dönem benim en iyi arkadaşımdı Tekin".

Futbolu bıraktıktan sonra kopmuyor ADS'sinden.Bir süre alt yapılarda görev aldıktan sonra Ceyhanspor'da kendi ayakları üzerinde durmak istiyor.Ama yapamıyor...Beceriksiz yada bilgisizliğinden değil ! Adana Demirspor'suz yapamıyor...

İşte böylesine sevdalı bir adammış Tekin İncebaldır.Şimdi oturun bir düşünün Allah'ınızı severseniz.Geçmişimize dönüp bakınca, böyle adamları görüp nasıl bu mirası korumayız ?

Nasıl sevmeyiz seni Demirspor'um, Muharrem gibi,Ziya gibi,Tekin gibi...

Fotoğraf ; naumoski7.blogspot.com

17 Ocak 2011 Pazartesi

Siz çoktan kazandınız !


İstanbul Demirspor'a hitaben !
-------------------------------
Siz KAZANDINIZ..!

Hayalleriniz için savaşarak, umutlarınız için ayakta durarak ve yılmayarak, yıkılmayarak bunu ispatladınız...

Hayallerinizin size ne kadar yakın olduğunun farkına varmışsınızdır umarım ! Umarım umutlarınızın sizi beklediğini hissetmiş, bunu anlamışsınızdır ve umarım İstediğiniz takdirde nerelere ulaşabileceğinizin farkına varmışsınızdır...

Buraya kadar inanarak geldiniz, yaşınızdan büyük yükleri aldınız sırtınıza ve onurunuzla taşıdınız o yükü. Bulunduğunuz ligin yaşca en küçükleriydiniz ancak duruşunuz ve çizginiz ile en "BÜYÜK"leri oldunuz... Sevdanızı asla teslim etmediniz sahada ve dışarda... Ruhunuzun size yansıttıklarını siz de sahaya yansıttınız ve arma için savaştınız... Savaşan kaybedebilir fakat savaşmayan çoktan kaybetmiştir. Siz savaştınız ve çoktan kazandınız !

İstanbul'un Demirspor'u bugün de, yarın da tüm Demirsporlar ve Demirsporlular gibi kazanacak ve kazanmaya devam edecek !

Tertemiz yüreklerinizle inanmışlığı gösterdiniz bizlere, bazen korku saldınız, bazen sevgi rakibinize ama hep dik duruşunuz vardı silüetinizde ve başınız dikti hal-i hazırda...
İstediniz buraya getirdiniz, daha çok isteyip daha çok getireceksiniz ve elbet Zaferlere erişeceksiniz...


Soyunma odasında hüzünlendiğiniz anda, başınızın istem dışı yere baktığı anda, gözlerinizin kızardığı aklınızın acaba dediği anda... Sizlere avazım çıktığı kadar bağırmak, NE YAPIYORSUNUZ? diye haykırmak istedim ama sesim, soluğum, yüreğime hükmedemedi...
Başınızda bulunan onurlu bir hocanız var, onurlu bir başkanınız ve yöneticileriniz var... Hepsinin gözlerinde mutluluk ışığını görmek için onlara bakmak yeterli olacaktır. Sizlere ne kadar inandıklarını, sizlere ne kadar değer verdiklerini düşünmeniz, kavramanız ve onlara karşı hissiyatlarınız en üst seviyede olmalı, düşünceleriniz bu yoldan asla ayrılmamalıdır...

Bizlere yaşattığınız mutlu anlar için TEŞEKKÜRLER !

Yedinciyiz

Bahis denen olayı sevmediğim, futbolu çirkinleştirdiğini düşündüğüm ve bu nedenle de reklamını yapmak istemediğim için ismini vermeyeceğim büyük bir bahis şirketi, yaklaşık 1 milyon 400 bin üyesini kapsayan bir araştırmayla "Türkiye'nin Taraftar Haritası"nı çıkarmış. 1 milyon 400 bin kişinin katıldığı anketi ciddi olarak gördüğüm için sonucunu buraya taşıyorum. Bir de ne yalan söyleyeyim; sonucu da beğendim açıkçası. Buyurun, Türkiye genelinde takımların desteklenme oranları şu şekildeymiş;

1- Galatasaray (%35)
2- Fenerbahçe (%34)
3- Beşiktaş (%19)
4- Trabzonspor (%4)
5- Bursaspor (%1)
6- Eskişehirspor (%0,7)
7- Adana Demirspor (%0,6)
8- Göztepe (%0,5)
9- Karşıyaka (%0,5)
10- Sivasspor (%0,3)

Şimdi şöyle bir analiz edelim: İlk üçe diyecek bir şey yok, fotoğrafta Rafet Başkan'ın "sportif emperyalizm" olarak nitelendirdiği haltı edenler zaten bu arkadaşlar. Onları geçelim. Dördüncü Trabzonspor: Sportif emperyalizmin hegemonyasını yıkan ilk Anadolu takımı. Bu nedenle Karadeniz Bölgesi'nin desteğini tümden almalarını bırakın, Karadeniz dışından da çokça taraftar bulabiliyorlar. Trabzon'un dışına çoktan taşmış bir kulüp yani. Ardından Bursaspor ve Eskişehir... Şehirlerinin tek büyük takımı olmalarının yanı sıra süper ligde oynadıkları için de bizden avantajlılar. (İkinci lige bir düşsünler de ondan sonra görelim kendilerini.) Sonra da biz geliyoruz ve arkamızdan da Göztepe'yle Karşıyaka. Bu üçlü her türlü dezavantaja rağmen ankette kendine yer buluyor, işte bu güzel. O nedenle de anketin en başarılı üç kulübü olarak bunları gördüğümü söyleyebilirim.

Bir de ankete Adana'dan katılanların İstanbul takımlarına verdikleri oy yüzdeleri şu şekildeymiş;

Galatasaray: %39
Fenerbahçe: %23
Beşiktaş: %19

...Adana'nın %81'inin İstanbul takımlarına oy verdiği görülmekte. Anket sonucu genel olarak güzel de bu biraz kötü sanki. Ne diyeyim; bu hemşehrilerimiz iki kere gelsinler maçlarımıza. (İki kere yetiyordu değil mi?) :)

Düzeltme: Bu haber demirgibiyiz.blogspot.com 'da da varmış ve ben daha yeni görüyorum. Hani o blog'u takip etmesem normal diyeceğim ama düzenli olarak takip ediyorum. Nasıl olmuş da görememişim, cidden anlayamadım. http://demirgibiyiz.blogspot.com/2011/01/konuk-yazarbir-anketin-dusundurdukleri.html

Bir kilo demir mi ağır, yoksa onun utancı mı?

Emrah SERBES'den sonra bir yazı da Gökdemir İHSAN'dan aktaracağım... Bir gece vakti kaleme alınmış bu yazı. Söylenecek fazla birşey yok... Söz Gökdemir İHSAN'ın... Biraz önce geceyi son bir sigarayla mühürlemek üzere balkona çıktım. Sokağın sessizliğini nal sesleri bozdu birden. Şaşkınlığımı beyaz bir atın çektiği araba giderdi biraz sonra. Biri henüz on beş on altı yaşlarında üç Çingene kadını taşıyordu. Hemen karşımdaki inşaatın önüne yanaşıverdiler. Henüz yıkılmış binanın demirlerini ayıklamaya koyuldular.

Genç kız erketeye yattı: Etrafı kolaçan ediyor. Beni görmemesini diliyorum; utanıyorum. Sigaradan çektiğim nefesleri kızın diğer tarafa baktığı anlara denk getirmeye çalışıyorum. Neyse ki beni fark etmediler. Balkon kapısını sessizce kapatıp çalışma odasına sığınıyorum. Bu metni molozlardan ayrılan demirlerin gürültüsünde yazıyorum.

Bu sabahın dilemması şu: Bu bir hırsızlık mı? Öyleyse ihbarı gerektirir mi? Gerektirse bile bu muhbir, polisle yirmi iki yıl önce tanışmasının izlerini tam da şu günlerde belini doğrultamazken yad eden bir garip olabilir mi? Niye olmasın: Kırmızıda basıp geçenleri anında bildiriyorsun ama polise. O başka!

Ben herhalde muhbir olmamanın hesabını veririm öte tarafta. Peki ya bu kadınları bu hale icbar edenler? Sizin Allahınız var mı?

16 Ocak 2011 Pazar

Doğum Günün Kutlu Olsun İt Rıza !!


Bugün blog yazarlarımızdan ve aynı dönemde yazarlığa başladığımız İt Rıza'nın doğum günü. Daha önceden tanışsak ve haberimiz olsaydı o çok istediği "formayı" alırdık ama kısmet değilmiş seneye inşallah :)

15 Ocak 2011 Cumartesi

Kırmızı Grupta Neler Oluyor?

İlk yarı sona ermek üzere. Bizim için savaş yeniden başlamakta.. İlk yarı boyunca grubumuz takımları neler yapmış neler etmiş bunları sizle paylaşacağım. Takımlar hakkındaki bilgileri ve düşüncelerimi puan durumundaki sıralamayla vereceğim.

Elazığspor: Ligimizin 30 haftadır yenilmeyen lideri hazırlıklarını Antalyada yaptı. Oyuncuların tüm alacaklarını ödediler. Kulüp başkanları ödemeden sonra mülki ve idari amirlerine teşekkür etti. Neden mi etti biz pek bilmeyiz bu işleri. Çünkü mülki ve idari amirlerin girişimleri sonucunda, şehirdeki işadamlarından destekler gelmeye başlamış(!). Hoş artık ben destekte istemiyorum yeter ki köstek olmasınlar. Yarıda yapılan transferler takımın ahengini bozabileceğinden transfer yapmadılar ikinci yarıya aynı kadroyla başlayacaklar. Grubun halihazırda en büyük favorilerisi takımlarında çok iyi bir ahenk var. Bakalım ikinci yarıda da bunu sürdürebilecekler mi nede olsa top yuvarlak..

Konya Şekerspor: Grubumuzun tek Türkiye Kupasında mücadele eden takımı. 2 maç yaptılar kupada. İkiside büyük(!) takımlarla. Beşiktaş maçındaki futbolları ben çok beğendim harika oynadılar. Trabzon maçını izleyemediğim için pek bir fikrim yok. İki maçtada yenildiler fakat grubumuzun iyi takımlarından olduklarını gösterdiler. Çok golcü bir takım zira grupta atılan golde nerdeyse bizi ikiye katladılar (34-18).

Pendikspor: Lig bitmeden son yenilgimizi aldığımız takım. Tayfa olarakta gittiğimiz ilk istanbul maçımızdı. Kendileri yarıyı sessiz sedasız geçirenlerden zaten potaya girmeleride sessiz sedasız olmamış mıydı..

Sakaryaspor: Antalyada hazırlanan ekiplerden. Fakat sakaryada işler kötü gitmekte. Ardarda toplanan kongreler, yeterli katılım sağlanamadığı için ertelenenler, yönetimin istifa etmesi falan yani pekte yabancı olmadığımız, bizimde çok iyi bildiğimiz şeyler.. En son kayyuma kaldılar. Bir ay içinde yine kongreye gidecekler. Bence ikinci yarı sakarya için zorlu geçecektir ben gözle görülür ciddi bir düşüş bekliyorum.

Şanlıurfaspor: Antalyada olan takımlardandı. Takıma bir kaç takviye yaptılar. Teknik direktörlerini yollayıp yeni birisini getirdiler. Yeni teknik direktörleri Erol Tok çok umutlu ve iddialı, aynı zamanda 2. Ligde ilk kez göreve alacakmış. Bakalım buralarda neler yapacağını merak ettiğim ve takip edeceğim teknik direktörlerden birisi.

Balıkesirspor: İlk yarının inişli çıkışlı bir grafik çizen takımıydı. Arada birçok futbolcu gönderip yenilerini getirdiler. Forvet bölgesine genç bir oyuncu aldılar. Kendisinden beklenenler üst düzeyde bakalım bekleneni verebilecek mi.Yarıda yönetimden bir kaç kişi istifa etti. Lig yarıya girmeden bir kaç hafta önce de teknik direktörlerini değiştirmişlerdi. Yeni gelen hoca takımı tanıyan ve bilen biri. Takımın başında çıktığı iki maçta 4 puan almıştı. Ben balıkesirden ikinci yarıda çıkış bekliyorum grubun iddialı takımlarından biri olacaktır.

Türk Telekom: Grubun sessiz sedasız takımlarından. Zaten kulüp ağırlıklı olarak basketbolda ilerlemekte.

Fethiyespor: Antalyadaydı onlarda. Onlar da birçok futbolcu yollayıp bir çok futbolcu alanlardan. İyi bir ekip kurdular. İkinci yarıda daha iyi bir grafik sergileyeceklerini düşünüyorum.

Eyüpspor: Grubun inişli çıkışlı takımlarından biriydi. Onlarda Antalyadaydı. Transferde grubun en hareketli takımıydı diyebilirim. Gelen oyuncular arasında şüphesiz en ilgi çekeni Ahmet Dursun. Bakalım yeni takımında neler yapacak Ahmet Dursun, malum bir zamanlar yıldızdı. Benim, bizim takımda en çok beğendiğim oyunculardan biri olan Caneri de kadrolarına kattılar. Ayrıca tanıdığımız Aydın Tabak'ı da aldılar.. Ben eyüpten ikinci yarı çıkış bekliyorum. Bence grubun iddialı takımlarından biri olacaklardır.

Kocaelispor: Kulübün durumu ortada. Mali yönden bitmiş durumdalar. Sahip çıkan kişi sayısıda çok az. Grubumuzda bizle oynadıkları maçla başlamakla birlikte çıkışa geçtiler ve eğer 6 puanları silinmeseydi şuan 4. sırada biz değil onlar vardı. Yapılan genel kurullarda başkan bulamadılar ve kulüp kayyum heyeti yönetimine bırakılmış durumda. Bildiğim kadarıyla gelen giden oyuncu yok takımda. Eğer ilk yarıdaki ruhu devam ettirirlerse pota girmemeleri için hiç bir neden yok.

Tokatspor: Bizi 5 Ocakta süpriz bir şekilde yenmişlerdi. İlk yarı ortasında teknik direktör değiştirmişlerdi. Gelen hocayıda yarıda yollayıp yerine Suat Kayayı getirdiler. Antalya kamplarını bitirdiler. Suat kayanın neler yapabileceği çok merak ediyorum bakalım zaman gösterecek.

Belediye Vanspor: Kamplarının Larada yaptılar. Grubun nispeten sessiz takımlarındandılar. Birkaç futbolcuyu transfer ettiler. İlk yarıda inişli çıkışlı bir grafik çizdiler. Teknik direktörlerinin koltuğu sallanmakta.

1461 Tranzonspor: Genel kurul kararı alınan kulüplerden.Kurul bir kaç gün sonra gerçekleştirilecek. Transfer sezonun hareketli takımlarından biriydiler. Gelen oyuncuların önemli bir kısmı Trabzon A2 den.

Tarsus İdmanYurdu: İlk yarının vasat takımlarındandı. Kamplarını antalyada yaptılar. 5 oyuncu taransfer ettiler. Ben ikinci yarıda da vasat bir tarsus bekliyorum. Düşme ihtimalleri yüksek.

Pursaklarspor: Grubun sessiz takımlarından. İlk yarıda son 8 haftada yenilgi yüzü görmediler. İyi bir çıkış gerçekleştirmişlerdi. Ben pursakların düşeceğini sanmıyorum.

Ofspor: Antalyada kamp yapan takımlardandı. Bir çok futbolcu aldılar. Yönetim ve teknik direktörleri umutlu demeçler vermekte bakalım dedikleri gerçekleşecek mi.

Dardanelspor: Grubun sessiz takımlarından. 2 futbolcu aldılar ayrıca bu takımdan Samet Albayrağı transfer ettik. Bence dardanel ikinci yarıdada düşme potasından kurtulamayacaktır.

Karabükspor'dan Açıklama Geldi


Konuyla ilgili daha önceden yeni yazarlarmızdan İt Rıza bir entry girmişti. Karabükspor yaşanan IRKÇILIK olayıyla ilgili bir açıklamada bulundu.Umarım yeteri kadar anlaşılır ve reyting uğruna yapılanlar son bulur!

"Geçtiğimiz günlerde Kanal D Televizyonu’nda yayınlanan ve Okan Bayülgen’in sunduğu "Disko Kralı" programında program sunucusu Okan Bayülgen’in sarfettiği, "Bu da tekneyle gelen arkadaşlardan mı(?)" sözleri ile çok çirkin bir ifade kullanılmış, oyuncumuz incitilmiştir.

Bu sadece oyuncumuz Emmanuel Emenike’ye değil adeta insanlığa saygısızlıktır. Bu söylemi ırkçılık ve hakaretamiz bir insanlık suçu olarak görmekteyiz. Şu bilinmelidir; ”Yayın ilkelerinden ilki, yayıncı yayınında; "İnsanların dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep konusunu alay konusu yapamaz" Yaptığı zaman önce sözlü, takip eden döneminde de hukuki olarak o kişiyle kurumsal kimliğimizle en sert mücadeleyi yapmaktan da çekinmeyiz.

Bizler Kardemir Karabükspor Kulübü olarak; gerek saha içinde, gerekse saha dışında temiz ve ahlaklı bir mücadele sergileyen, formasının hakkını veren; her çalışanının da hakkını gözeten bir kulübüz. Herkes ağzından çıkanı tartarak konuşmalı, ülkemizi hak etmediği ırkçı suçlamalarla karşı karşıya bırakmamalıdır.

Adı geçen programda ve bundan sonra olabilecek çirkin ifadelerde kulüp olarak bütün yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı ifade eder;
Kamuoyuna duruşumuzu saygıyla deklare ederiz."

Ferudun TANKUT
K.Karabükspor Kulüp Başkanı

14 Ocak 2011 Cuma

"Dün" lerini verin !

Sözler tanıdık değil mi?
Pankart Yeni Malatyaspor ile Fenerbahçe'nin Türkiye Kupası 3.Hafta maçı için Yeni Malatyaspor taraftarları tarafından özenle(!) hazırlanan ve Türk Tribünleri Pankart Arşivine ekledikleri güzel bir yapıt...
Bu pankartı görenlerin %90 ının aynı şeyi düşündüğüne adım gibi eminim. Demek ki %10 luk kısmı Yeni Malatyasporlu taraftarlar doldurmuş... Tabi onlara eşlik eden kardeşlerinide atlamamak gerek...Beste konusunda şahsen daha esnek davranırım ancak pankart konusunda iki kelimeyi bir araya getirme zahmetine giremeyen ve sevgisini başkasının sevgi dilini kullanarak dile getirmeye çalışan zihniyete karşıyım. Düşüncem mensup olduğum tribün içinde değişmeyecektir...

Kelimeler benzerlik gösterebilir, farklılık yaratılabilir ama Allah aşkına bu nedir ya ?

Daha çok farklılık, daha çok düşünce ve proje, daha çok hissiyat ama bu konuda bencil olmak gerekli bana göre... Buyurun orjinal hali !

Herkes yerini alsın !

Devre arası bitti ve herkes yerini almaya başladı... İyi bir devre arası yaşadığımız kanısındayım. Umuda yolculukta yine hep beraberiz...
2010-2011 2.Lig Kırmızı Grup 18.Hafta maçları

16 Ocak 2011 Pazar 13:30
Balıkesirspor - Ofspor
Pendikspor - Eyüpspor
1461 Trabzon - Dardanaelspor
Elazığspor - Türk Telekom
Tokatspor - Tarsus İdmanyurdu
Kocaelispor - Ş.Urfaspor
Sakaryaspor - Bld. Vanspor
Fethiyespor - Pursaklar

19 Ocak 2011 Çarşamba 13:30
Konya Tortu Şekerspor - Adana Demirspor

Tebe Volimo & Ziya Yıldız'dan Mesaj Var

Hem tribünümüzün güzide pankartlarından hemde İstanbul Tayfa olarak blogumuzun ismi; "Tebe Volimo"

Tebe Volimo'nun hikayesini hemen hemen hepimiz biliyoruz.Hikayenin baş kahramanı ise pankartın ilk hazırlandığı şeklinde ismi geçen Senad Arnautovic'tir.Ancak bu pankart daha sonra, özellikle 1988-89 sezonuna damgasını vuran isim olan Zijad Svrakic yani nam-ı diğer Ziya Yıldız için de açıldı.Şimdi biraz Ziya'nın hikayesinden bahsetmek gerek sanırım...4 Ağustos 1960 yılında o zaman Yugoslavya'nın bir kenti olan Sarajevo'da doğdu.Futbola başlayış yılı kayıtlarda 1973 olarak geçer, takım ise Sarajevo'dur.2 sene sonra yine aynı takımda profesyonel sözleşme imzalar.Sene 80'lerin sonunu gösterdiğinde ülkemizde moda olan Yugoslav futbolcu akımına uygun olarak Zijad'da Adana Demispor'un yolunu tutar.

"Tebe Volimo" pankartı adına açılan Senad Arnautovic'in (sonra Sedat Şimşek oluyor) Zijad'ın Türk vatandaşlığına geçeceği zaman onun için "Bu çocuk büyük yıldız olacak.Soyadı da yıldız olsun" önerisi Zijad tarafından da kabul görüyor.Ve Zijad Svrakic oluyor bizim Ziya Yıldız.

87 yılında Adana'ya ayak basan Ziya, iki sezon içinde 35 gol bırakıyor rakip takım kalelerine.İlk sezon takımı kümede tutan isim oluyor.Eskişehir'i 5-2 yenerken attığı 3 golü, İzmir'de Karşıyaka'yı 3-2 yendiğimiz maçta da Karşıyaka kalecisinden esirgemiyor.Kendisine göre en unutulmaz maçında Beşiktaş'ı 2-0 yenerken, 2 golü de Ziya atıyor.Bu üstün performansı tabi ki İstanbulluların iştahını kabartıyor.Zaten ekonomik sıkıntı da olan Demirspor'un (tanıdık geldi değil mi?) kapısını Ziya için çalıyorlar.Golcümüzü alıp kadrosuna katan ise Demirspor camiasıyla transfer geçmişi çok iyi olan Galatasaray oluyor yine.Aslında bu da ayrı bir yazı konusu olabilir; Galatasaray'da top oynamış, vakti zamanında yolu Demirspor'dan geçenler...Neyse konumuza dönelim.

88-89 sezonunun fırtınası Ziya Yıldız transfer olduğu Galatasaray'da Tanju Çolak ve Hasan Vezir gibi iki önemli ismin arkasında bir türlü forma şansı bulamıyor.Galatasaray formasını hiç giyemeden kendisi gibi bir başka Yugoslav futbolcuyla beraber Ankaragücü'ne gidiyor.Ankaragücünde oynarken, Demirspor'a bir gol atıyor ve "Hayatımda yaşadığım burukluklardan birisidir" diye anlatıyor bu golünü.Ankaragücünden sonra Karşıyaka forması ve ardından Malta'nın Ajax takımında oynayıp futbol hayatını sonlandırıyor efsane Ziya.Adana Demirspor sonrası işler hiç istediği gibi gitmiyor maalesef.
Futbolu bıraktıktan sonra ismi çokça bilinen teknik direktörlerin yanında çalışıyor.Artık Ziya Hoca oluyor.Daha sonra kendisi atılıyor bu işe.Şimdilerde 5 yıldan beri bulunduğu Kuveyt'te teknik direktörlük yapıyor ve Ntvspor'dan Çoşkun Çelik aracılığıyla bize bir mesajı var ;

"Onlar bizim için o pankartı asıyorlar. Ben de onlara 'Tebe Volimo Adana' diyorum"

Fotoğraflar : Coşkun Çelik, ntvspor.net "Tebe Volimo Adana" başlıklı yazısından ve demirgibiyiz.blogspot.com 'dan alıntıdır.

13 Ocak 2011 Perşembe

Vefat / Baş Sağlığı



Değerli büyüğümüz , Adana Seyhan Eski İlçe Belediye Başkanı ve Chp il genel meclis üyesi Sayın AHMET CEVDET YAĞ'ın, kuzeninin cenaze törenine katıldığı sırada taziyeleri kabul ederken, uğradığı silahlı saldırı sonucu haince öldürülmesi haberini bizde duymuş bulunmaktayız...

Bu hain saldırıyı kınıyor , kendisine Allah'tan rahmet , yakınlarına baş sağlığı diliyoruz.

Pazar gününde zafer yaşamak...

İstanbul Demirspor bu hafta playoff larda mücadele edebilmek için son maçına çıkıyor. Geçen hafta deplasmanda hem hakemi hem de rakibi yenme başarısını göterip, şansını son haftaya kadar getimeyi başardı. Artık karar verme yetkisi onlara ait. Söylemek dahi istemiyorum ama kaybettikleri takdirde bir sezon boyunca ettikleri mücadele boşa gidecek..

"Memleketin Demirsporları Yalnız Değildir." demenin vaktidir artık. Zafere bir adım daha beraber atmak için GİDİYORUZ...

Buluşuyoruz
Tarih : 16/01/2011 Pazar
Yer : Taksim Meydan Anıt
Saat : 10.15

Kimsenin orada olması için telkin de ve istekde bulunmuyorum. Kalbinin sesini dinleyenler bize yeter...

12 Ocak 2011 Çarşamba

Emenike Yalnız Değildir!

Ben Sosyal Darwinizm temelli esprilere gülmeyi bırakalı yıllar oldu. Hatırladığım kadarıyla en son, ilkokuldaki kilolu kızlar ya da gözlüklü erkeklerle alay ederken gülüyordum. İlkokuldaydım daha ama, kızmayın yani. İşin kötü yanı, hala gülebilenler varmış, üzülerek öğrendim. Varmış ki Okan Bayülgen gibi birisi bu ülkenin en büyük şovmenlerinden biri olarak gösterilirken yaptığı programlar da reyting rekorları kırabiliyormuş.

Bener Onar sağ olsun, güzel bir noktaya değinip büyük bir terbiyesizlikten haberdar olmamızı sağlarken bütün spor kamuoyuna da Emenike'ye sahip çıkılmasını rica etmiş. Eyvallah. Kendi yazdığının üstüne benim ekleyebileceğim pek bir şey yok, direkt olarak link veriyorum(*). Video da var, Okan Bayülgen adına utanmak isteyenler izlesin.


- Eski bir Demirsporlu olarak sen ne diyorsun bu terbiyesizliğe Coulibaly Abi?
+ Banim ışim gol, gelsin şakarim!

11 Ocak 2011 Salı

| Gül tükendi... Ben tükendim...

Sazın bir teli daha koptu...!
Yine yarım tınlayan bir sesle türküler çalınacak, eksik kalan tını sen olacaksın.
ruhun şad olsun...

Coşkun Ekim


Transferlerle ilgili bir yazı yazmak için bloga girdim ki baktım zaten konuyla ilgili genel bir yazı girilmiş.Hemen isimlere yöneldim ve evet, ben haberi ilk okuduğumdan bu yana değişen bir şey olmamış ve Coşkun halen kadroda.Malum gün geçmesin ki bir haber gelmesin kulaklarımıza, gözlerimiz bir haber okumasın; kimisi aninden gönderiliyor, kimisi kampı terkediyor.Demirspor hareketli,sahaya yansıması dileğiyle.

17 Kasım 1991 Londra doğumlu bu genç çocuk Tottenham Rezevr takımında oynamadan önce İngiltere'de Pazar Ligi denilen amatör takımların pazar günleri mücadele ettiği ligin takımlarından Broadwater Farm forması giymiş. Broadwater Farm doğu Londra'da yer alan bir çiftlik kesimi.Bölgede Kürtler, Somalililer ve Kongoluların, İngilizlerle beraber yaşadığı belirtiliyor.

İngiltere Pazar Liginden bir maç görüntüsü

Neyse konumuzdan sapmayalım, böylesine karmaşık demografik yapılı bir bölgede yetişen Coşkun, BW Farm macerasının ardından Park View Academy'de eğitimini sürdürürken aynı zamanda Tottenham takımında da futbolunu oynar.2009 yılında bir Norwich City denemesi olur ancak Tottenham'a geri döner.

Kendisine övgü kazandıran bir başarısı da vardır, futbolu dışında. Londra Gençlik Oyunlarında 800 m şampiyonu olur.Atletik yapısının başarısını onaylayan bu aktivitesi onun için "yeni Aaron Lenon" yorumları yapılmasına bile neden olur.

2004 yılında yani Coşkun henüz 13 yaşında iken onu izlemiş olan bir Türk futbol gezginin kendisi hakkında ki sözlerine kulak verelim ; "Bu Çocuğa güvenip şans verenler bir gün mutlaka kazanacaktır. Onu görmezden gelenler ise zaten bu işten anlamıyorlardır. 2004 Yılında ben Londra’da iken bir yakınım sayesinde Tottenham’ın maçına gittim ve burada Coşkun’u çıplak gözle seyretme fırsatı buldum. Ayağını bir raket gibi kullanan bu arkadaşımız takım içerisinde en küçük oyuncu olmasına rağmen duran bütün topları o kullanıyor arkadaşlarına harika ara topları atıyordu en önemlisi oyunu aklıyla oynuyordu.Bu çocuk geleceğin Gerard’ı olabilir lütfen bu yetenekleri kaybetmeyelim. Saygılar."

Coşkun hakkında yazı yazmamın sebebine gelirsek.Kişisel olarak bir Tottenham sempatizanı olduğum için takım hakkında yeterli düzeyde bilgiye sahip olduğumu iddaa edebilirim.Bir zamanlar, bir süre A takımını takip etmeyi bırakıp (malum düşüş zamanları, Ramos sağolsun) alt kadroların maçlarını takip etmiştim. O zamanlar gözüme ilişmişti Coşkun'un ismi. Gerçi ben daha çok Adel Taarabt, Tomas Pekhart gibi isimler için takip ediyordum ama Coşkun Ekim ismini de hasbelkadar gördüm. Kendisi hakkında yukarıda da dediğim gibi, takımın sıkı takipçisi ve aralarında YİD ARMY üyelerinin de bulunduğu bir kesim yeni Aaron yakıştırması yapmıştı forumların birinde.

Şimdi bu çocuk Demirspor'umuzda. Umarım kendisini izleyip hayran kalınan günlerdeki futbolu hâla devam ediyordur. Ben canlı canlı izlemiş olmasam da ona kanım kaynak durumda. Güveniyorum, başarmasını istiyorum. Zaman bakalım bize ne gösterecek.

10 Ocak 2011 Pazartesi

Transferlerimiz / Yaşanan Gelişmeler

Demirspor'umuz transferlerde hareketli ( baya hareketli ) günler geçiriyor .
Giden 15 oyuncu , gelenler , denenenler , gündemdekiler.
Parada anlaşıp , peşinat sorunu çıkaranlar vs.

Son ve kesin olarak şu oyuncular transfer edildi : ( En azından şu anlık )

-Çetin Kılıç (Boşta)
-Metin Tuğlu (Adanaspor)
-Efecan Karaca (Adanaspor)
-Samet Albayrak (Ç.Dardanelspor)
-Kadir Keleş (Diyarbakırspor)
-Onur Çubukçu (Diyarbakırspor)
-Berkay Samancı (Bucaspor)
-Serkan Özsoy (Kartalspor)
-Coşkun Ekim (Tottenham A2)
-Emre Karayün (Totthennam A2)

Şu an bizimde duyduklarımız bunlar , tabiki bu oyuncuların yarın ne yapacağını kestirmek güç , belki antremana çıkmazlar belki de kampı terkederler orası yönetimle futbolcu arasında geçen süreçtir , olaylardır vs.
Ancak ve ancak şu unutulmamalıdır ki !!! kampı terkedip , antremana çıkmayıp kendini Demirspor'dan büyük zanneden oyuncu yarın sahada neler yapabilir ? Diye sorulmalı..
Ayrıca takımdan gönderilip sonra transferler yapılamadığı için geri çağırılan oyuncunun kafasında ne olur ? Kestirmek güç.

''Giden oyunculardan 3-5 gömlek üstün oyuncular transfer edeceğiz ''demişti Ertan Sümer , Umuyor ve Can-ı gönülden istiyoruz ki dışarda olmasa bile sahada öyledirler.

Takip etmeye devam...

9 Ocak 2011 Pazar

O Zaman Selam Olsun...

"Yağmur yağsın isterdim bu sabah
merhaba soylu sevdam merhaba...
İpil ipil düşsün betona
merhaba sevgili vatan merhaba..."

İt Rıza'nın başlığından sonra başlık olarak kullanmam doğru olmasa da içerik olarak blogdaki bu ilk yazımın muhteviyatı "Merhaba"dır.

İster tayfayla istersen blogla ilk buluşman olsun her zaman seni kapısında karşılayacak isim Erdi olacaktır. Ben de herkes gibi ilk onla temas kurdum, iki üniversite de birden okumam (sen ne kadar okumak dersen buna) nedeniyle hadi birazda tembelliğimi katalım henüz fiziksel olarak tanışmış olmasakta onunla aramızda kuvvetli bir bağ mevcut olduğunun sanırım o da bende farkındayız :)

Burada olduğuna göre blogtan bir beklentin var ve bir şeyler okumak için buraya gelmişsin demektir. Ben spor iletişimi eğitimi aldığım için kendime vazife bildiğim durum nedeniyle, işin daha duygusal ve organizasyon tarafını diğer kardeşlerime bırakıyorum. Zaman zaman kendi çapımda analizler, eskiye dönüşler, futbolcularla röportajlar gibi konularda karşınıza çıkmak benim kendime biçtiğim görevdir.Umarım karşılıklı güzel günlerde okuşur, yazışırız.

Sağlıcakla.

Merhaba!

Dokuz yıldır memleket dışında öğrenciyim, tribünden uzak kaldım. Demirspor'suzluk çıldırtıyor adamı, bunu anladım. Sömestrda gidiyorum Adana'ya; lig tatil, maç yok. Yazın gidiyorum; yine lig tatil, yine maç yok. Artık Kurban'da, Ramazan'da denk gelirse anca... Bahtımıza... Demirspor'suzluk kötü ama bir şeyler de yapmak lazım, ne yapacağız? Araştırıyorum: Adana Demirspor İstanbul Tayfası... Hmmm, iyiymiş. Başlıyorum takip etmeye...

1) İşten atılan UPS işçilerine destek için Taksim'de buluşuyoruz arkadaşlar.
2) Pendikspor maçı için Söğütlüçeşme durağında buluşup topluca gidelim.
3) Demirspor'umuzun 70. yılı kutlu olsun! Haydarpaşa Tren Garı önündeyiz.

... derken üçüncüde birileriyle tanışabiliyorum en sonunda. Yapacak bir şeyim yok, hafif asosyal adamım ben. Ben giremem aranıza, siz zorla alacaksınız.

- Merhaba kardeş, ben Erdi.
+ Selam. Ben de Tuğra, tanıştığımıza memnun oldum.

... eh en sonunda! Muhabbetimiz falan da ilerliyor, bir de blog yazarlığı teklifi alıyorum. Demirspor'suzluktan çıldıran, yıllardır bir şey yapamamaktan utanan bir bünye için bundan gurur verici bir şey olabilir mi? Zor.

- Erdi tamam da ben teknoloji özürlüyüm kardeş. Ne yapmam gerek, anlatsana bana.
+ Ya işte bir mail attım ya, orayı takip et, anlatıyor zaten.
- Hah eyvallah. Kullanıcı adım ne olsun abi?
+ Bilmem, ne olsun?
- İt Rıza olsun.
+ İt Rıza mı?
- Evet ya, o benim dedem. Demirspor'un kurucu kadrosundan... Fofo'nun da takım arkadaşı.
+ İyiymiş de başında "İt" olmasa olmaz mı?
- Yok abi, olmaz. Dedemin lakabı oymuş. Takım içinde de öyle biliniyor yani. Utanacak bir şey yok.
+ İt Rıza'nın Torunu olsa?..
- Yok Tanrının Oğlu İsa! İt Rıza'nın Torunu diye nick mi olur be abi? (Gülüyorum)
+ Tamam, İt Rıza olsun ya, güzel güzel.

...ve kaydoluyorum işte. Bu da ilk yazım. Sırrı Süreyya Önder'i çok severim, Radikal'deki ilk yazısını "Herkese selamun aleyküm, sadece insan kadri bilenlere merhaba!" diye bitirirken "merhaba"nın önemini, güzelliğini, kıymetini ve sadece hak edenlere söylenmesi gerektiğini belirterek merhaba diyordu. E ne diyeyim ki; benden de size bir merhaba o zaman!

Ha bu arada hazır İt Rıza falan demişken bizimkilerin lakaplarını buldum, onu da paylaşayım:

Fofo - Muharrem Gülergin
Füze - Selami Tekkazancı
Allahsız - Rıza Palaska
Yalınayak - Kemal Bilgiç
Tefo - Mehmet İkigül
Cülük - Lütfi Erdem
İt - Rıza Yamaç
Kedi - Murat Güzelırmak
Deli Zeynep - Mehmet Erhallaç
Beygir - Hasan Sınmaz
Çıta - Remzi Gülergin
Köstü - İsmet Özlüpınar
Sarı - Yaşar Ergil
Honik - Ahmet Aydın
Tori - İlhan Oflaz
Gavur - Mahmut Harazer
Diş - Hasan Basri Çelik
Tombik - Ahmet Yaşar
Ayı - Faruk Suvar
Çolak - Hasan Sime
Met - Ahmet Arıboğan
Gol Makinası - Ahmet Toruntay
Şeytan - Muzaffer Kenz
Rüzgarın Oğlu - Alaettin Bukağılı
Usta - Raşit Karasu
Top Hırsızı - Rasin Gürcan
Kasap - Burhan Sürer
Lazoğlu - Ahmet Yetkin
Kaptan - Bedri Şensert
Paşa - Hüseyin Çelik
Fok - Ünsal Fikirci
Kedi - Melih Büyükakıllı
Çekiç - Eren Talu
Şapşal - Mustafa Ceylan
Felfel - İsmail Güner
Laf Ebesi - Güray Erdener

Not: Bu lakap listesinde düzeltilecek ya da eklenecek olanlar varsa iletin, sağlam bir "Demirsporluların Lakapları" arşivimiz olsun burada.

Müjde: Demirspor'un ilk yıllarına dair güzel de bir fotoğraf arşivim var. Yarıyıl tatilinin bitimiyle birlikte Adana'dan dönüşte elimizde olacak, burada paylaşacağız.

Saygılar...