31 Aralık 2010 Cuma

2011 / ADANADEMİR

2010 yılı her zamankinden daha sancılı bir yıl oldu bizim için. Her zaman olduğu gibi yine bu seferde Antalya'daki finallerden eli boş döndük ama en önemli acımız hemde yüreğimizi dağlayan acımızBEKİR ÇINAR !!!

2010 Yılı büyük başkanımızı bizden aldıysa , bizde 2011 yılından onun için şampiyonluğu alırız umarım.

Fazla uzatmadan temennim , Tüm Demirspor'a gönül vermiş taraftarlarımıza Sağlıklı , Huzurlu , Stressiz ,Kazançlı ve
en önemlisi;

ŞAMPİYONLUKLU bir sene diliyorum. / Umarım artık bu sene gönlümüze göre olur !


Bu sene son olmalı,arkası olmamalı
Söyletme artık ŞİMŞEK acı hasret şarkısı...

İstanbul'da Savaş Var ( Son 3 ! )

| Mavi'ye olan hasretimizi İstanbul'un Demirspor'u hafifletiyor biraz olsun. Verdikleri sözleri yerine getirmeye çalışıyor ve bu yolda savaşıyorlar. Sağolsunlar, varolsunlar !
Hedefleri büyük ama daha başındalar umutlarının... Hedeflerine ulaşabilmek için son viraja girdiler artık. Bu haftasonu Lider Kemerburgaz ile oynayacakları maç herşeyi belirleyecek. Maçtan zaferle ayrıldıkları takdirde ŞAMPİYONLUK için çok büyük avantaj sağlayacaklar.
"Memleketin Demirsporları Yalnız Değildir."
| ŞAMPİYONLUK yolunda bulunan İstanbul'un Demirspor'una desteğe gidiyoruz...

Onlar başaracaklarına inanıyor, biz ise onlara inanıyoruz...

02/01/2011 Pazar günü saat 12:15 de Taksim Meydan'da buluşuyoruz ve maça gidiyoruz...

Unutmadan Haydarpaşa sonrası elinde Meşale ve Sis bulunan arkadaşlar pazar günü onları yanlarına almayı unutmasınlar... Stada girişte arama noktası bulunmamaktadır :)

30 Aralık 2010 Perşembe

| Nefer'den anlamlı açıklama...

Eskişehirspor'un taraftar gruplarından NEFER bizleride kapsayacak şekilde bir basın açıklaması yapmışlar. Buyrun !
-------------------------------
Öncelikle camiamıza ve Türk Spor Kamuoyuna saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz.

- Son yıllarda Endüstriyel futbolun sahada yarattığı büyük etkinin yanında artık arma uğruna baş koyduğumuz yolda farklı farklı sevdalarımızı haykırdığımız yer olan tribünlerimize kadar sıçramış durumdayken,

- Türkiye'de belli başlı takımların belediyeleri kendini gösteriyor,her sorununa bir çözüm arıyor ve hatta kulüp kaynaklarının tamamının yine Belediye tarafından desteklendiği "İstanbul Büyükşehir Belediyesi" adı altında STSL'de kafaya oynayan bir spor kulübü varken;

- Yine Süper Lig'de bazı takım yönetimlerinin elde ettikleri başarılarda dahi çare bulamıyor,dolu tribünlere oynayabilmek için yaptıkları teşviklere rağmen taraftar bulamıyorken;

Mazilerinde yaşadıklarıyla gönüllerde taht kuran gerçek Anadolu Kulüplerinin düştüğü durum hepimizi tedirgin etmektedir.Bir Kocaelispor'un,Sakaryaspor'un,Göztepe'nin,Adana Demirspor'un daha güzel günleri görebilmek için takımıyla,taraftarıyla verdikleri mücadele hepimizin takdirini kazanmış ve yanında bu takımları alt liglerde oynamaya iten her şeyi,herkesi şiddetle kınamayı getirmiştir.

Özellikle son günlerde bile değil,uzun zamandır çok kötü zamanlar geçiren Kocaelispor'un durumu hepimizi üzmektedir.Kocaelispor futbolcuları bonservislerini isteyerek artık dayanamadıklarını,son ana geldiklerini belirtmişlerdir.Kocealispor taraftarının kendi pankartlarında da dışavurduğu gibi "Türkiye'ye bakan Kocaeli bir Kocaelispor'a bakmadı." bakamamıştır.Türkiye'de en gelişmiş sanayi şehirlerinden olan ve ülkeye gelir,gelişim anlamında büyük katkısı olan Kocaeli ilinin Kocaelispor takımına karşı bu denli çaresiz kalışını daha ne kadar seyredeceğimizi merak ediyoruz.

Her ne kadar yakın tarihte taraftarlar arası anlaşmazlıkların doğurduğu sorunları yaşamış,farklı sevdalara tutulmuş da olsak hepimizin aynı cefayı çektiğini hatırlatmak istiyoruz.Bizler 3 yıl önce 12 yıl aradan sonra Süper Lig'e çıkmış olan Eskişehirspor'un taraftarları olarak senelerce çekilen çilelerin izlerini hala taşıyor ve "o günlere döner miyiz?" diye içimizde bir korkuyla sormadan edemiyoruz.

Bugün bunların bilincinde olan bizler;
- En ufak bir olayda biz taraftarlara "terörist" muamelesi yapan devlet kuruluşlarını,
- En ufak bir çekişmeyi "tribün terörü" adı altında süsleyen ve aynı haberleri her gün ısıtıp ısıtıp sunan medyayı
- Köşe yazılarında Türklüğümüzü,sevdamızı ve en başta İNSANLIĞIMIZI sorgulayan o insanları göreve davet ediyor ve Eskişehirspor taraftarları,Nefer grubu olarak Kocaelispor'un sonuna kadar yanında olduğumuzu bildiriyoruz.

Kocealispor'u,Sakaryaspor'u,Göztepe'yi,Adana Demirspor'u en kısa zamanda ait oldukları yerde ve başarılarla görmek istiyoruz.

Saygılarımızla;
NEFER

29 Aralık 2010 Çarşamba

Haydarpaşa'daydık !

Öncelikle üzülerek söylemek isterim ki istediğimiz multimedia olayını gerçekleştiremedik... İstanbul da kaç gündür kendini tutan ve saklanan yağmur 19:40 sıralarında kendini salıverdi. Biraz bizi Demirsporluluk bazında sınadı gibime geldi.

O yağmurda ancak bunları çekebilmeyi başardım... üzüldüğümü bir kez daha dile getiriyorum. Videolarımızı daha sonra ekleyeceğim...

Meşalelerimiz yanarken...

19:40 ı beklerken...

28 Aralık 2010 Salı

| Kutlama & Teşekkür

| Hayallerimizin başlangıç noktası olarak kabul ettiğimiz Demirspor'umuzun 70.yılı...

Bizler Adana'dan yüzlerce kilometre uzakta da olsa, Demirsporluluk hissiyatını damarlarımızda yaşamak, hissetmek ve bu ruhu yakalamak adına sevgimizi dile getiriyoruz. Bu bağlamda kendimizi 70 yıl öncesine götürüp; o anı hissedip, o anı yaşamak adına düşlerimizi o yöne çevirdik, o yöne hareket ettirdik lokomotiflerimizi... 70 Yıl öncesine, başlangıç noktamıza, 1940'ımıza sarıldık hep beraber...

Ömrümüzde yaşadığımız en güzel anlarımız senin mutluluğun için olsun; DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN SOYLU KAVGAMIZ !

Bizlerle beraber hayallerimize yolculuk eden, bizleri bu yolculukta yalnız bırakmayan gönüldaşlarımıza, renktaş ve gardaşlarımıza sonsuz teşekkür ederim...

Hangimiz sevmedi ?
Hangimiz boyun eğdi?
Hangimiz uğruna bedel vermedi?
Hangimiz terkedip bırakıp seni gitti?
Hangimizin umudu yarıda bitti?

Seni terkeden şerefsiz olsun, seni terkeden şerefsiz olsun...
Ömrüm sadece seninle son bulsun, ömrüm sadece seninle son bulsun...

-İstanbul Tayfası-

Gurbette 70.Yıl

Acıdır Gurbet ,
Gurbetin ayazı , soğuğu , kara kışı , yağmuru
Hele bir de güneşin kasıp kavurduğu bir şehirden göçmüşsen
Daha da bir acıdır ...
Lakin bugün gurbet acısından içi yanan 50 kadar memleket sevdalısı ;
Buz gibiydi hava ama hiç üşümedi
Yağmur falanda yağdı aldırmadı bile
Ne olabilirdi ki bundan önemli bir an , Aralığın 28'inin saat 19.40'ı !!!
Gurbet acıları bir kenara bırakıldı bugün , beraber olmak
Aynı amaç uğruna omuz omuza durmak ısıttı içimizi
Ve tüm bunların asıl nedeni sensin...
Sen doğdun biz seninle doğduk

70.yılın kutlu mutlu olsun hepimize ...Nice Şampiyonluklar görür inşallah bu taraftar

Şu kahpe dünya bizi bir gün mutlu eder mi
Acılar bir gün diner mi ?
İstanbul'un ortasında seni düşünmek var ya..
MAVİ sevda söyle biter mi ? ...

İYİ Kİ DOĞDUN!


Sen doğdun biz doğduk! İyiki varsın DEMİRSPOR, sen varsın hayatımızın anlamı var! MÜCADELEYE DEVAM ! BAZILARI ASLA YILMAZ !

70.Yılımız Kutlu Olsun !

70 yaşındasın ey koca çınar , dile kolay 70 yıl !
Aklımın yettiğince hatırlıyorum eski günlerini çokta eski sayılmaz 70 yılın yanında benim hatırladıklarım...
iyi ki çocukluğumda elimden tutup bir maça götürenim olmuş
İyi ki seninle başlamış sonsuza giden bu yolculuğum ve ben iyi ki seni görüp sevmişim,
Belki ben göremedim o kadar güzel günler ama bize yaşattığın , hayata bağladığın o umut yeter
Başarı diye yola çıkmıyorsun , bir aradaysak mutluyuz diyorsun işte bize bu yeter
70 yıldan beri senin sevginle ayakta bu şehir , asıl bize bu yeter !!

Birde DEMİRSPOR'luluk vardır;

Demirsporluluk çok farklı bir duygudur yaşamayan bilmez , başarısızlığa rağmen her sene daha da artan sevgidir , çocuklarının rızkını bilet parasına vermektir , ağlamaktır...gülmektir..
Yeri gelince bütün eşini , dostunu, akrabanı hatta aileni karşına almaktır , ona laf gelince asla yıkılmayacak bir duvar gibi ayakta durmaktır.
Savaşmak , mücadele etmektir ..
Takımını ''Allah'' gibi görebilmektir !!!
Uzaktaysan eğer ''ah ulan DEMİRSPOR'' demektir.

Şimdi bizim tek sevdiğimiz 70 yaşındadır , bizler var oldukça nice 70 , 170 'ler görecektir...

Bize tüm bunları yaşattığın ve de yaşatmaya devam edeceğin için

İYİ Kİ DOĞDUN DEMİRSPOR !!!
Gökyüzünün MAVİ'siyle , gecenin LACİVERT'iyle iyi ki varsın DEMİRSPOR !!!

Unutmadan :Ben ömrümde en çok Seni Sevdim ...

27 Aralık 2010 Pazartesi

Söyleşi Kanal-A da !

Ankara'da düzenlenilen "Adana Demirspor 70 Yaşında" söyleşisi, bu akşam 20.30'da Kanal A'da Spor Güncel adıyla yayınlanacak. Yayının gerçekleşmesini sağlayan Ergun Kara'ya teşekkür ediyoruz...

Kanal A'yı izlemek için: http://onlineyayin.net/tv_yayin_fms.asp?id=256

26 Aralık 2010 Pazar

19:40 da Haydarpaşa'da...



| Adana Demirspor İstanbul Tayfası olarak 28/12/2010 Salı günü saat 19:00 da Haydarpaşa Tren Gar'ında buluşup saat 19:40 da 70 Meşale ile doğum günümüzü kutlayacağız.... Bazı basın mensupları da orada olacak ve çekim yapılacak... Kendinizi bu zamana göre ayarlamanız ve gerekli özeni göstermeniz dileği ile... 19:00 da Haydarpaşa da görüşmek üzere !

24 Aralık 2010 Cuma

70.Yıl 70 Fidan !

| Doğum günümüze 4 gün kala etkinliklerimize başladık İstanbul Tayfası olarak... İlk olarak Merhum Başkanımız Bekir ÇINAR adına Kayapınar hatıra ormanına dikilmek üzere 70 fidan bağışı yapıldı... Etkinliklerin devamının gelebilmesi dileği ile !

22 Aralık 2010 Çarşamba

İstanbul-Ankara...

| Pendik maçı sonrası Fethi kardeşimizin hazırladığı bir video... Fon müziği ile daha da güzelleşen bu video'nun burada olması gerektiğine inandım ve buyrun !


21 Aralık 2010 Salı

| İstanbul'da savaş var !

| Hasretimizin doruk noktalarında yaşadığımız şu koskoca şehrin sonuna adımızı almış, kavgamızı kavgamız, savaşımızı savaşımız, sevincimizi, acımızı kendilerinde bulan ve bu yolda bizlerle beraber yürüyen yüzlerce Demirsporlardan bir tanesi İstanbul Demirspor. Tanışıklığımızın ilk senesinde "SÖZ" kelimesinin ne anlama geldiğini bizlerin gözüne sokarak anlatan, mavi umutlu kardeşlerimizin şampiyonluğa giden yollarında yanlarında oluyoruz. Seviniyoruz ve mutluluk duyuyoruz...

10 kişi kalmasına rağmen SAVAŞARAK 3-1 galip geldikleri anı sene sonunda hatırlatabilmek dileği ile... Yola devam edin, biz tam arkanızdayız...

Yücespor 1 - 3 İstanbul Demirspor

İlk 11:Günay,Sergen,Mert,Ozan,Resul,Sercan,Ferhat,Meşin,Can,Burak,Onur

Yedekler:Fatih,Burak Aydoğdu,Ozan,Gökhan,Hakan,Denys

Goller:Can,Sercan,Denys

Teşekkürler İstanbul... Teşekkürler Demirspor...

| 2 Ocak'ta oynanması planlanan şampiyonluk maçında beraber olabilmek için sabırsızlanıyorum... Saldırın !

17 Aralık 2010 Cuma

| Şehrin Asi Çocukları !

http://kombinebilet.blogspot.com/ adresinde girilen çok güzel bir yazı... Arada sırada bu blogda böyle yazıları görmek beni mutlu ediyor. Umarım sizi de mutlu eder buyrun...

---------------------------------------------------

Demiryolları, tarihin hiçbir döneminde sıradan bir ulaşım aracı olmadı. Kimine gore medeniyetin sembolüydü, kimine gore komünizmin simgesi. Demiryolları; işçileri ve kurucularıyla bitmeyen bir devre imza atarken, burjuvaziyi futbol sahalarından uzaklaştırarak bugün çoğu ‘futbolseverin’ yapmak istediğini 150 yıl önce başardılar.

Futbol, 1840’larda İngiliz kolej öğrencilerinin ve burjuvazinin hegamonyasından çıkmaya başlarken onlar devreye girdiler. Önceleri sadece bu güzel oyunu seyretmekle yetinmek zorunda kaldılar. Cumartesi öğleden sonralarının işçiler için tatil ilan edilmesiyle nihayet gerçek anlamda futbol oynamaya başladılar. Bu oyunda artık onlar da vardı fakat ellerindekiyle yetinmeye hiç niyetli değillerdi. Kolej takımlarında burjuvazinin arasına sızmak onlara göre değildi.

1870’lerde kulüpleşme kültürünün başlamasıyla demiryolu işçileri kendi takımlarını kurdular. Manchester United’ın, Lokomotif Moskova vs kulüplerinin temellerini attılar. Artık oyunun sadece jönü değil, yönetmeniydiler de aynı zamanda. Onlar futbol oynamanın zevkini gittikleri her yerde diğer insanlara da aşıladılar. Örneğin Arjantin’e giden İngiliz demiryolu işçileri 1867’de İngiliz denizcileriyle Arjantin’in bilinen ilk futbol maçını oynadılar. Uruguay tarihinin ikinci futbol takımı da, 1862 yılında yine onlar tarafından kuruldu.

Futbol öyle bir noktaya geldi ki, sadece oynayana değil kendisini izleyen yüzlerce insana da hizmet eder oldu. Oyun artık insanları peşinden sürükleyen bir tutkuya dönüşmüştü. İnsanlar futbola o kadar bağlanmışlardı ki, tuttukları takımı mekan ayırd etmeksizin her yerde izlemek istiyorlar. Dünyanın yeni tanıştığı bu taraftarlık olgusu yine demiryolu çalışanlarının emeğiyle oluştu. Onların inşaa ettiği demiryolları sayesinde artık yüzbinler istedikleri takımın peşinden maçlara gidebiliyorlardı. 1897’de sadece 100 kişi İskoçya’dan İngiltere’ye futbol maçı izlemek için giderken 1901'de Tottenham Hotspur ile Sheffield United arasında oynanan FA Kupası'nı seyirci rekoru kırılarak 114 bin kişi izledi.

Demiryoluyla seyahat, otobüse göre daha ucuz ve konforluydu. Bu sebeple, Manchester Old Trafford’a, Arsenal Highbury’ye, Chelsea Stamford Bridge’e taşındılar ki bu stadların hepsi tren garlarının yanı başındaydı. Bugün de, UEFA bir şehre ya da ülkeye önemli bir futbol organizasyonu yapma yetkisi verirken, stadların metro istasyonlarına yakın olması konusuna dikkat etmektedir. Demiryolu işçilerinin belki de futbola en büyük katkıları dolaylı ‘yol’dan oldu.

Türkiye’de 1940’lı yıllarda yayınlanan, “500'den fazla işçi ve memur çalıştıran kurumlar spor kulübü kuracak” talimatıyla 38 demiryolu kulübü kuruldu. Ancak ne yazık ki, bugün çoğunun akıbetinin ne olduğunu öğrenmek bile neredeyse imkansız. Türkiye’de kapitalizm sadece demiryollarını değil, demiryolu takımlarını ele geçireli uzun zaman oldu.

Demiryolu takımlarından en çok bilinen ve en çok taraftara sahip olan Adana Demirspor’u bile medya, 2008 yılında Trabzonspor’la oynadıkları Türkiye Kupası maçıyla hatırladı. Oysa onlar farklı duruşlarıyla, her ne koşulda olursa olsun dolu tribünleriyle çok daha fazlasını hak ediyorlar. Yıllar önce takımlarında forma giyen Arnavut oyuncuları Arnavutoviç ve Zijad için yaptırdıkları “Tebe Volimo” pankartını tekrar hayata döndürerek ne kadar vefalı olduklarını, “Lokomotif” pankartıyla geldikleri yeri unutmadıklarını gösteriyorlar. Ve onlar düzene karşı verdikleri bu savaşta kendilerini “Şehrin Asi Çocukları” olarak adlandırıyorlar.

| İstanbul'un ortası (Pendik)


Biraz gecikmeli, biraz stresli, biraz da sinirli girilen bir post'a başlarken...

| Öncelikle tribünde bizlerle beraber omuz omuza, yürek yüreğe bağıran, sevgisini haykıran, heyecanını ve düşüncelerini sahaya yansıtmaya çalışan Esmer Yürekli Delikanlılara binlerce teşekkür ediyorum...

İstanbul Tayfası için önemli bir sınav haline gelebileceğini haftalar öncesinden tahmin ettiğimiz bir karşılaşma öncesi yapılabilecek herşeyin en iyisi yapılmaya çalışıldı diyerek herkesin hoşgörüsünü beklemekteyiz.

Maç hafta içi olmasına rağmen derslerini asmış veya acel acele okuldan kaçarcasına çıkmış olan kardeşlerimiz ile beraber Söğütlüçeşme Tren Garından hareket ettik. Tüm kardeşlerimizin Demirsporluluk ruhunu taşıdıklarına birebir şahit olanlardanım. Tertemiz yürekler, sevdalı gönüller... Yaklaşık 45 dakika sonrası Pendik Stadı'nda olmayı başardık. Yanımızda getirdiğimiz sis meşalelerini stada ne yazık ki sokamadık. (Uzun izin sınırlarımızı zorlamamıza rağmen)Oturduğumuz tribünün üstü açık olması nedeni ile ambians açısından biraz sıkıntı yaşasakta gereken desteği verdik ve ara ara sesimizin sınırlarını zorladık. Takıma gelince ilk 20 dakika da farklı öne geçebilirdik ki forvet mevkisinin ne denli önemli olduğunu; taktiksel anlamda hiçbir bilgisi bulunmayan ben dahi çözebildim. 20. dakikadan sonra maç ortada gibiydi. Kalecimizin bariz hatalar yaptığı umarım bir yanılgıdır.

Devre arası Tufanbeyli'den kalkıp gelen o yüzleri gülen fakat içi kan ağlayan bir dayının hangi düşüncesini anlatayım ki ben size... Yaşı belki hepimizden büyük ama sevgisi daha tazecik... Örnek alınası bir yaşam !

Maçın ikinci yarısında biraz daha tutuktuk ve bu oyunumuzun cezasını gördük. Son 10 dakika çırpınsak dahi sonuç değişmedi. Herkes ne düşünüyor bilemem ama bu takıma bir iki takviye yeterli görüyorum. Murat AKÇA ! diyecek hiçbirşeyimin olmadığı bir futbolcu. Umarım böyle devam eder... Ama yönetimin kesinlikle kaybetmeye tahammülü olmaması gereken bir futbolcu.

Maçın ardından biraz hüzün, biraz sevinç (Uzaktan gelen yar'i görme sevinci) dolu yürekle beraber geldiğimiz gibi geri döndük. Dönerken de boş durmadık. Yine hüzün dolu, biraz da asi bestelerimizi söyledik hem de en yenisini... Bizcesini... Bizce ! ( Yeni beste İÇİN)

Fotoğraflar
'a buradan ulaşabilirsiniz...
http://www.facebook.com/album.php?aid=27670&id=127079254017073

14 Aralık 2010 Salı

Fotoğrafoloji...

Son maçta aklıma gelen bir proje diyelim artık. Daha önceden maç yaptığımız bir takım ile alakalı o hafta 1 fotoğraf paylaşacağım... İlk yarının ilk fotoğrafı...

| Pendik - Adana Demirspor (2008)

13 Aralık 2010 Pazartesi

Pendikspor'u Tanıyalım

Bir İstanbul takımı olan Pendikspor 1950 yılında kurulmuştur.Renkleri kırmıızı-beyazdır.Teknik direktörleri kısa sürede olsa 2009/2010 sezonunda teknik direktörlüğümüzü yapan Abdülkerim Durmaz.

Süper ligde hiç top koşturmadılar.2003/2004 sezonunda 3.Ligde şampiyon olarak 2.Lige yükseldiler ve o yıldan beri 2.Ligdeler. 2007/2008 sezonunda yükselme grubunda aynı gruptaydık ve gruptaki maçımızı 5 Ocakta 1-4 yenilerek kaybetmiştik..

Pendiksporu "meşhur" eden 1999/2000 sezonundaki Türkiye Kupasıdır.Kupada diğer İstanbul takımı olan Fenerbahçeyi, evlerinde elediler ve maçtan sonra yaşananlar ise hala hafızalarda.Daha sonra kupada yine aynı grupta olduğumuz Dardanelspora elendiler.

2.Ligde inişli çıkışlı yıllar geçirdiler.En son geçen sezon gruplarını ve klasman gruplarını orta sıralarda bitirdiler.

Bu yıl grubumuzda oynadıkları 16 maçta 7 galibiyetleri 4 beraberlikleri 5 mağlubiyetleri var.Son 6 maçta yenilgi yüzü görmediler.İçerdeki maçlarında iyi bir performansları var 8 maçta 5 galibiyetleri tek beraberlikleri 2 mağlubiyetleri var (içerde konya şekere ve belediye vana yenildiler).Grubun en çok gol atan 3. takımı (24 gol) fakat yine grubun en çok gol yiyen 3. takımılar (23 gol).

Demirsporumuzda takımın en verimli oyuncusu olan Burhan malesef bu maçta cezalı olduğu için oynayamayacak. Ayrıca kaptan İlhan da cezası nedeniyle oynayamayacak. Bu maçta en çok güvendiğim iki futbolcu Ertan ve Ali Kemal umarım ikiside gününde olur ve bize 3 puanı getirirler. Kalecimiz Emrah maç sırasında çok önemli pozisyonları kurtarırken yaptığı hatalarla hala bana saç baş yoldurtmakta umarım bu maçta da aynı hataları yapmaz.Bizim için çok zor bir deplasman ama inşallah stadda Demirspora vereceğimiz destekle bu maçı alacağız.

SALDIR MAVİ ŞİMŞEĞİM!

Pendik Maçı!

Pendik deplasmanına gitmek için çarşamba günü en geç saat 10:30 da söğütlüçeşme metrobüs durağında buluşuyoruz!Lütfen geç kalmayın trene yetişilecek!

11 Aralık 2010 Cumartesi

| Kar, yağmur bir de GALİBİYET !

İstanbul'un Demirspor'unu kötü hava koşullarına rağmen desteklemeye 1 saatlik yolun ardından varabildik... Bizlere "TEŞEKKÜR" mahiyetinde bir galibiyet armağan ettiler sağolsunlar, varolsunlar...

İlk defa maçları başlamadan varabildik stada... Çay yudumlamaların ilk defa bu kadar seri ve yoğun olduğunu gördüm... Kapalı tribün altında ıslanılır mı? sorusunun yanıtını yaşayarak öğrenebilirsiniz...

Havanın futbol oynanmaması için gösterdiği yoğun çaba sonrası yine de maç oynandı. İlk yarı pek güzel bir futbol olmamasına rağmen 2.yarıda o soğuk havada böyle bir mücadele ruhu az rastlanılır cinstendi. 10 Numaralı forması ile oynayan "Arap" lakaplı kardeşimizin yaklaşık 30 metreden serbest vuruştan attığı gol ve 9 numaralı Can'ın kalecinin üzerinden sol ayağı ile yere düşerken vurduğu topun gol olması 2-0 galibiyetin belirlenmesini sağladı...

Tüm kardeşlerimin ayaklarına, yüreklerine sağlık... Şu anda 2.Sıradalar şampiyon olmamaları için hiçbir neden yok. Tüm sonuçlar Demirsporumuzun lehinde ve umarım böyle devam eder... Çarşamba günü görüşmek üzere... MEMLEKETİN DEMİRSPORLARI YALNIZ DEĞİLDİR...

8 Aralık 2010 Çarşamba

Çarşamba'nın gelişi...

Fethiye maçı sonrası artık İstanbul'da yaşayan renktaşlarımızın aklında tek maç var PENDİK. Pendik maçı'nın bizim ve takım için ne denli önemli olduğu konusunda kimsenin şüphesi yok. İstanbul Tayfası olarak üzerimize düşen görevden haberdarız ve bu yükü hissetmemiz, gerekirse yapamadıklarımızdan dolayı vicdan azabı duymamız gerekecek...

Hazırlıklarımıza düşüncelerimiz ile başlamış bulunmaktayız...

11 Aralık Cumartesi saat 12:30 da Taksim Meydan'da buluşup İstanbul Demirspor'un maçına gidiyoruz... İstanbul Demirspor'un şampiyonluk umudunun yitirmemesi için bu maçı mutlak kazanması lazım... Çarşamba gününe dair neler yapacağımız konusunda ortak fikirlerimizi anlama konusunda Cumartesi günü orada olmamız lazım...

İşi olmayan, sınavı olmayan, evde boş boş oturan arkadaşların dikkatine...

Zor ama Güzel... 2-1

İlk 20 Dakika sonrası takip etme fırsatı bulamadığım ve imdadıma Pablo'nun yetiştiği, skor ve yorumları ile beni heyecanladıran bir durumda maçın 2-1 kazanıldığı haberini almam beni son derece mutlu etti...

20 dakika içerisinde baskımızı kurup, gol aramak arzusu içerisinde olan takımımız zannedersem bunu 90 dakikaya yayamamış. İstenildiği vakit oluyor demekten başka bir düşünce bulamıyorum. Sadece bizleri sevindiren, yüzümüzde tebessüm belirmesine sebep olan gardaşlarımıza teşekkür ediyorum... Sizden şampiyonluk istedik mi hiç ?

7 Aralık 2010 Salı

Fethiyespor'u Tanıyalım


1933 yılında kurulmuştur.Renleri mavi beyazdır.Arması hep hoşuma gitmiştir bu takımın..

2005-2006 sezonunda 2.Lige çıktılar o sezondan beri hep 2.Lig de top koşturdular.Genelde hep grupları son sıralara yakın bitirdiler durumları vasatı aşmadı.

Teknik Direktörleri Erkan Sözeridir.Bu yıl oynadıkları 15 maçta 4 galibiyetleri 6 beraberlikleri 5 mağlubiyetleri var ligde 13 gol atıp 15 gol yediler. Deplasmanda 2 galibiyetleri 1 beraberlikler 4 mağlubiyetleri var.Son 3 maçlarında yenilmediler inşallah yarın biz buna son vereceğiz.Devrenin bitimine 2 hafta kala içerdeki son maçımızı almak zorundayız.Son 3 maçımızı kayıpsız atlatmalıyız..Bu maç sonrası Demirspor İstanbulda..Bekliyor olacağız..

SALDIR MAVİ ŞİMŞEĞİM!

6 Aralık 2010 Pazartesi

Ziya: "Gole ve kebaba doyamıyorum..."


17.03.1988 Tarihli Milliyet Gazetesi vermiş haberi... Günümüz futbolcularından çokca bahsettiğimiz şu günlerde; geçmiş futbolcuları da anmamak ve emeklerini hatırlamak manasında iyi bir fotoğraf ve haber oldu...

Ziya: "Gole ve kebaba doyamıyorum..." diyerek girilmiş habere ve devamında şöyle diyor:

Adana Demirspor'un özellikle ikinci yarı maçlarıyla Türk futbolunun gündemine gelen "süper" golcü Ziya için, onu tanımayanlar ya da izleme imkanı bulamayanlar sanırız "Kimdir bu Ziya?" diyorlar.

İkinci yarıda sekiz maçta 10 kez rakip fileleri havalandıran ve halen yalnız Türkiye'de değil, Avrupa'da da gol krallığındaki bir numaralı aday durumundaki Tanju'ya son sekiz maçta üç gol fark atan Ziya, 27 yaşında...

500'er milyonluk Erdi ve Rıdvan, ligde 27 maçta ancak ikişer gol atarlarken, ikinci yarı maçları ile kendini bulan Ziya'ya Adana Demirspor Kulübü'nün ödediği transfer ücreti 25 milyon lira...

"Gol atmaya, kebap yemeye ve rakı içmeye doyamıyorum" diyen Ziya ise şöyle devam ediyor:

"Adana'ya ilk geldiğim sıralarda değil futbol oynamak, yürüyemiyordum bile. Her geçen gün takıma ve Adana'ya alıştım. Türkiye'de gol atmak biraz daha kolay. Yugoslavya'da sezon sonuna kadar 9-10 gol atardım. Adana Demirspor forması altında 30 gol atmayı hedefledim. Bazı takımlar daha şimdiden bazı aracılar kullanarak transfer teklifinde bulunuyorlar. Son kez söylüyorum. Adana Demirspor beni istemezse bir başka takıma giderim."

4 Aralık 2010 Cumartesi

Pursaklarspor'u Tanıyalım


1977 yılında Tarım Kredispor adıyla kurulmuştur. 2008-2009 sezonunda adını Pursaklarspor olarak değiştirmiştir. Renkleri Yeşil-Mavidir.Teknik direktörleri Tahir Çopurdur.

Geçen yıl çıktıkları 2.Lig de Gruplarını 27 puanla 9. tamamladılar.
Bu yıl oynadıkları 14 maçta 2 galibiyet, 5 beraberlik ve 7 mağlubiyetleri var. İlk galibiyetlerini 7. haftada iç sahada Tokatspora karşı aldılar. Son galibiyetlerini geçen hafta Ofspora karşı aldılar. 14 maçta 9 gol atıp 21 gol yediler,grubun en az gol atan takımılar..İç sahada 1 galibiyetleri 2 beraberlikleri ve 4 mağlubiyetleri var.İlk 5 maçta aldıkları mağlubiyetler sonrasında teknik direktörlerini değiştirdiler..Ligde aldıkları tüm puanları Tahir Çopurun yönetiminde aldılar.
Takımları yavaş yavaş toparlanmakta.. Son maçta aldıkları galibiyet takıma büyük moral olmuş durumda ve bizim maça bu moralle çıkacaklar..Bence Demirspor bu maçı alacaktır, farklı bir galibiyet bekliyorum takımımızdan ama plakayı yazsak bile yeter bize..Demirsporda kalecimiz Emrah, Murat ve Ertan Koç kart cezalısı olduğu için bu maçta forma giyemeyecekler.

SALDIR MAVİ ŞİMŞEĞİM!

Aynı anda Ankara-İstanbul'da...

Haydarpaşa Garı çatısı 28 Kasım 2010 Pazar günü saat: 14.30 sıralarında çıkan yangın sonrasında tamamen yanmış, yapıda ciddi hasarlar oluşmuştur.
Marmaray Projesini bahane ederek Haydarpaşa Garını devre dışı bırakmayı hedefleyen bir projenin yaşama geçirilmesi gündemde iken çıkan yangın toplumun tüm kesimlerinde soru işaretlerine neden olmuştur.
Haydarpaşa Dayanışması bileşenleri adına BTS İstanbul 1 No’lu Şubesi ile TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından 2004 yılından bu yana verilmekte olan hukuk mücadelesi ve kamuoyu çalışması sonucunda gerçekleştirilemeyen rant projelerinin önündeki bir engelin aşılmasında araç olarak kullanılmasına engel olmak ve kültür varlığının ivedi olarak yenilenmesini sağlayarak gelecek kuşaklara aktarılması önümüzde bir görev olarak durmaktadır.
Haydarpaşa Garının yanan çatısının derhal restorasyonunun yapılması, restorasyon tamamlanana kadar gerekli tedbirler alınarak garın hizmete açılması, garda ve çevresine yapılmak istenen kentsel dönüşüm projelerinin durdurulması ve bu alanın 102 yıldır olduğu gibi tüm halkın yararlanabileceği gibi ulaşıma hizmet vermesi, toplumun farklı kesimlerinin ortak beklentisidir.
Ortak beklenti içinde ve Haydarpaşa Dayanışması adı altında bir araya gelen demokratik kitle örgütleri, meslek odaları, çevre dayanışma platformu temsilcileri, sanatçılar, tarihi-kültürel ve doğal çevre aktivistleri, duyarlı yurttaşlar ve siyasi parti temsilcileri 2 Aralık 2010 Perşembe günü bir araya gelmişler ve 5 Aralık 2010 Pazar günü farklı noktalarda buluşarak saat 14.00’te Kadıköy İskele Meydanında toplanma ve yangından bir hafta sonra yangın çıkış saati olan 14.30’da Haydarpaşa Garı önüne gelerek basın açıklaması yapma kararı almışlardır.
Haydarpaşa Dayanışması adına Mimar-Müzisyen Nejat Yavaşoğulları’nın basın açıklamasını okuyacağı basın toplantısına tüm yurttaşlarımız davetlidir.

-Toplanma yerleri ve saatleri.

12.45 Karaköy Vapur İskelesi/13.00 hareketle
13.00 Altıyol’dan hareketle
13.30 Kadıköy İskele Meydanında buluşma
14.00 Kadıköy İskele Meydanından hareket
14.30 Nejat Yavaşoğulları’nın okuyacağı Basın Açıklaması
Adana Demirspor İstanbul Tayfası olarak aynı anda Hem Ankara'da hem de İstanbul'da olacağız... Aynı anda iki yerde de savaş vereceğiz... Ankara'ya gidemeyen, gitmeyen arkadaşlarla saat 12:30 da Karaköy Tramvay durağı'nda buluşuyoruz... HAYDARPAŞA BİZİMDİR...

30 Kasım 2010 Salı

| Emanet'in Gidişi...


| Vefasızlığın en acımasız örneklerinden birisini sergiliyorum şu anda... Affedilecekmişim gibi sanki; özür bile dilemiyorum. Küstahlığa bak !
Konu ile alakalı tek söz sahibi benim. Konunun tek muhattabı benim çünkü... Haydarpaşa'ya verilen onca ultimatom'a karşı ses çıkarmayan, çıkaramayan, çıkarmaya takati kalmayan ben. Ve tehditlerin, paranoyaklaşmış düşüncelerin, cebi para dolu fakat ağzı çöplükten daha pejmürde bir hal alan insanların karşısında durabilme cesaretini gösterebilmiş HAYDARPAŞA 'nın çatı pervaz'ından sıçrayan bir kıvılcım yüreğimin en derinine işlemiş ve gittikçe de derinlere inmiştir...

Şeref, onur ve gurur üçgeninde sıkıştırdığım Demirsporluluğuma ne güzel ihanet ediyorum. Sözlerimde, cümlelerimde nasıl da avutuyorum kendimi... Nasıl kendime göre yorumluyorum olup biteni de karışmıyorum hiç bir zorbalığa.... Tarihin 1906 sından başlayıp bu zamana kadar gelen DEMİRSPORLAR'ın atasının suratına nasıl da utanmadan bakıyorum...

Memleketin Demirsporları Yalnız Değildir... Ama Demirsporların memleketi yalnız kalmış... Yalnız ve bir o kadar da ıssız... Bu saatten sonra yüzlerce cümle kursam kifayetini tamamlamaz ki, beyitleri ardı ardına sıralasam ne farkeder ?

Hala kendimi avutuyor, hala kendimi kandırıyorum. HAYDARPAŞA'nın sahipsizliğine bir sahipsizlik'te ben ekliyorum heybeye...

Tarih yok olup gidecek kara kaplı kitaplarda... Üzerinde yatılacak süit odalar olacak en başta; sonrasında akşam yemeği çıkacak açık menü... Ve ben bakıp ah edeceğim karşısına oturup balık ekmeğimi yerken... Belki boğazımda kalacak balıklar. Bir bardak su içeceğim ardından... Ardından BİR BARDAK SU İÇECEĞİM...

Gözüm indirilen logoya takılacak hafiften, o anda gözümden bir damla yaş akacak belki de... Fazla değil, tek bir damla gözyaşı... O gözyaşı alıp götürecek ülkede ki tüm Demiryollarını, tüm Demirsporlarını... Emanet'in bedeli ağır olur. Ağır olur umutların gidişi belki de... Hayallerin kurulmasında ön ayak olan bir tarihin gidişi asılnda benim gidişim... Hayaller gider, ben çoktan giderim...

Emanetin gidişini seyir eden ben ve kalbimdeki hüzünler... Emanet olduğunu bilen ben, hıyanet eden yine ben... Sen gidersen sessiz kalır tüm bu şehir... GİTME NE OLUR. Beni ihanetlerimle başbaşa bırakma; baş edemem onlarla...

BAŞ EDEMEDİKLERİM; EL İNSAF !

Durmuyorlar...

İstanbul'un Demirspor'u durmuyor, durdurulamıyor... İnanmışlık devam ediyor... Puan durumu şöyle...


Haftaya Halkalı Etap stadı'nda Kemerburgaz ile karşı karşıya geliyor Mavi Şimşek... Orada olmaya çalışacağız... Memleketin Demirsporları; yaşatıyor umutları...

24 Kasım 2010 Çarşamba

Memleketin Demirsporları Yalnız Değildir !

Memleketin demirsporları yalnız değildir diyerek İstanbul Demirspor'un maçına gidiyoruz.
Cumartesi saat 12.30'da Taksim Meydanında buluşup İstanbul Demirspor'un maçına gidiyoruz. Adana da ne ise, İstanbul'da da o...

21 Kasım 2010 Pazar

| CemEren... Mutlu ol !

Kendisi aramıza yakın tarihte katılmış olmasına rağmen; Demirsporluluk kültürü konusunda kendisini geliştirmiş, büyütmüş ve bu konuda sürekli birşeyler üretme konusunda koşuşturan; Tayfamızın mensuplarından CemEren'in doğum günü... Kutlu olsun kardeşim, hep mutlu ol emi...

20 Kasım 2010 Cumartesi

Vermeyince Mabud Neylesin Sultan Mahmut

Sultan İkinci Mahmut kılık kıyafetini değiştirip dolaşmaya başlamış.Dolaşırken bir kahvehaneye girmiş oturmuş. Herkes bir şeyler istiyor.
-Tıkandı baba, çay getir
-Tıkandı baba, oralet getir.
Bu durum Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş.
-Hele baba anlat bakalım, nedir bu Tıkandı baba meselesi?
-Uzun mesele evlat, demiş Tıkandı baba
-Anlat baba anlat merak ettim deyip çekmiş sandalyeyi.
Tıkandı baba da peki deyip başlamış anlatmaya;
-Bir gece rüyamda birçok insan gördüm ve her birinin bir çeşmesi vardı ve hepsi de akıyordu. Benimki de akıyordu ama az akıyordu. "Benimki de onlarınki kadar aksın" diye içimden geçirdim. Bir çomak aldım ve oluğu açmaya çalıştım. Ben uğraşırken çomak kırıldı ve akan su damlamaya başladı. Bu sefer içimden "Onlarınki kadar akmasa da olur, yeter ki eskisi kadar aksın" dedim ve uğraşırken oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya başladı. Ben
yine açmak için uğraşırken Cebrail göründü ve "Tıkandı baba, tıkandı. Uğraşma artık, dedi. O gün bu gün adım "Tıkandı baba" ya çıktı ve hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdide burada çaycılık yapıp geçinmeye çalışıyoruz."
Tıkandı baba'nın anlattıkları Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş.Çayını içtikten sonra dışarı çıkmış ve adamlarına ;
-Hergün bu adama bir tepsi baklava getireceksiniz.
Her dilimin altında bir altın koyacaksınız ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz.
Sultan Mahmut'un adamları peki demişler ve ertesi akşam bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı baba'ya baklavaları vermişler. Tıkandı baba baklavayı almış, bakmış baklava nefis. "Uzun zamandır tatlı da yiyememiştik. Şöyle ağız tadıyla bir güzel yiyelim" diye içinden geçirmiş. Baklava tepsisini almış evin yolunu tutmuş. Yolda giderken "Ben en iyisi bu baklavayı satayım evin ihtiyaçlarını gidereyim" demiş ve işlek bir yol kenarına geçip
başlamış bağırmaya
-Taze baklava, güzel baklava !
Bu esnada oradan geçen bir Yahudi baklavaları beğenmiş. Üç aşağı beş yukarı
anlaşmışlar ve Tıkandı baba baklavayı satıp elde ettiği para ile evin ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış. Yahudi baklavayı alıp evine gitmiş. Bir dilim baklava almış yerken ağzına bir şey gelmiş. Bir bakmış ki altın. Şaşırmış, diğer dilim diğer dilim derken bir bakmış her dilimin altında altın. Ertesi akşam Yahudi acaba yine gelir mi diye aynı yere geçip başlamış beklemeye. Sultanın adamları ertesi akşam yine bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı baba yine baklavayı satıp evin diğer ihtiyaçlarını karşılamak için aynı yere gitmiş. Yahudi hiçbir şey olmamış gibi
-Baba baklavan güzeldi. Biraz indirim yaparsan her akşam senden alırım, demiş.
Tıkandı baba da
-Peki, demiş ve anlaşmışlar. Tıkandı babaya her akşam baklavalar gelmiş ve! Yahudi de her akşam Tıkandı baba'dan baklavaları satın almış.
Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut;
-Bizim Tıkandı baba'ya bir bakalım, deyip Tıkandı baba'nın yanına gitmiş. Bu sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Girmiş girmesine ama birde ne görsün bizim tıkandı baba eskisi gibi darmadağın.
Sultan;
-Tıkandı baba sana baklavalar gelmedi mi, demiş
-Geldi sultanım
-Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı?
-Efendim satıp evin ihtiyaçlarını giderdim, sağ olasınız, duacınızım.
-Sultan şöyle bir tebessüm etmiş.
-Anlaşıldı Tıkandı baba anlaşıldı, hadi benle gel, deyip almış ve devletin hazine odasına götürmüş.
-Baba şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır küreğine ne kadar gelirse hepsi senindir, demiş. Tıkandı baba o heyecanla küreği tersten hazinenin içine bir daldırıp çıkarmış ama bir tane altın küreğin ucunda düştü düşecek.
Sultan demiş;
-Baba senin buradan da nasibin yok. Sen bizim şu askerlerle beraber git onlar sana ne yapacağını anlatırlar demiş ve askerlerden birini çağırmış
-Alın bu adamı Üsküdar'ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin demiş. Padişahın adamları "peki" deyip adamı alıp Üsküdar'a götürmüşler.
-Baba hele şuradan bir taş beğen bakalım, demişler. Baba,
-Niçin, demiş. Askerler
-Hele sen bir beğen bakalım demişler.Baba şu yamuk, bu küçük, derken kocaman bir kayayı beğenip almış eline
-Ne olacak şimdi, demiş
-Baba sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını padişahımız sana bağışladı.demiş. adam taşı kaldırmış tam atacakken taş elinden kayıp başına düşmüş. Adamcağız oracıkta ölmüş. Askerler bu durumu Padişaha haber vermişler. İşte o zaman Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş;
"VERMEYİNCE MABUD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT"

Bana birşeyleri çağrıştırdı belki sizede çağrıştırır..

16 Kasım 2010 Salı

Belediye Vanspor'u Tanıyalım


Belediye Vanspor 1982 yılında kurulmuştur.Renkleri kırmızı-beyazdır.İnişli çıkışlı yılların ardından en son 2007/2008 sezonunda 2.Lige çıkmışlardır.

2008/2009 sezonunda gruplarını lider bitirdiler fakat yükselmede 1.Lige yükselmeye hak kazanamadılar.2009/2010 yılında yani geçen sezon aynı gruptaydık.Grupta kötü bir sezon geçirerek ligi 8. bitirmişlerdi fakat daha sonra -sadece klasman grubunda- Klasman grubunda en çok puan toplayan takımdılar fakat grupta az puan topladıkları için extra play off lara kalamadılar.

Grupta yaptığımız maçlar;

Adana Demirspor 2 - 2 Belediye Vanspor
Belediye Vanspor 1 - 2 Adana Demirspor

Klasmanda yaptığımız maçlar;

Belediye Vanspor 2 - 1 Adana Demirspor
Adana Demirspor 1 - 3 Belediye Vanspor

Gelelim bu sezona bu yıl oynadıkları 12 maçta 4 galibiyetleri var.Ligin en çok gol atan 3. takımılar hala oturmayan defansımıza baya zorluk çıkartacaklar gibi umarım basit hatalar yaparak onlara gol fırsatları vermeyiz zira bence kalecimiz emrahta hala güven vermemekle birlikte hala çok basit hatalarına devam etmekde.

4 galibiyetlerinin 3ü içerde.Oynadıkları son 6 maçta 4 yenilgileri var ve teknik direktörleri olan Rahim Zafer'e tepkiler büyümekte alacağımız bir galibiyetle teknik direktörleri gidebilir.Takım özellikle haftasonu Elazığspora 5-0 yenilince iyice kaynamaya başladı.Yönetimleri 3 oyuncuyu süresiz kadro dışı bıraktı.

Bence Demirspor yenilmeyecektir fakat kolay bir deplasman olmadığı ortada.Zor durumlarından yararlanıp 3 puanı alan taraf biz olacağız inşallah.

SALDIR MAVİ ŞİMŞEĞİM!

15 Kasım 2010 Pazartesi

Kurban Bayramı


Tayfadaki tüm dostlarımın ve tüm Demirspor aleminin bayramı mübarek olsun.
Beraber nice bayramlara..

12 Kasım 2010 Cuma

Ofspor'u Tanıyalım


Ofspor 1968 yılında kurulmuştur.Renkleri Bordo-Mavidir.

Uzun yıllar 3.Ligde top koşturmuştur.2007-2008 sezonunda 2.Lige yükselmiştir.Geçen yıl extra play-off a kalmayı kıl payı kaçırmışlardır.

11 maçta 2 galibiyetleri var.Kendi evlerinde oynadıkları 5 maçta 4 beraberlikleri 1 yenilgileri var yani daha siftahları yok..Kendi evlerinde oynadıkları maçlarda sadece 2 golleri var..

Geçen hafta Belediye Vanspora 3-0 yenildikten sonra Teknik Direktörlerini değiştirerek Mehmet Birincinin yerine zamanında Fenerbahçede ve Galatasarayda oynamış olan Hasan Veziri getirdiler.

Bu maçı çıkış maçı olarak görüyorlar.Yeni bir Teknik Direktörleri var ve genelde ilk maçlarda bu takıma olumlu yansır..Kendi sahalarında hiç galibiyetleri yok ve bence bu maçtada bunu sürdürecekler.

Bence Demirspor bu maçı alacaktır.Tabi bu Demirspordur ne yapacağı hiç belli olmaz eğer yenilirsek şaşırmam çünkü Demirspor ilkleri sefer..

Not:Umarım artık Soner hoca çift forvetle oynar..

| Erdal'ın Kanalı...

"Erdal'ın Kanalı" ismini daha önceden duyurmuştuk. Yakınlarda gösterimi yapıldı izleyememe hüznü içerisinde vaktimizi geçirirken sevindirici bir haber filmin yönetmeninden geldi. Film artık internetten de izlenilebilecek... Sağolun, varolun....
Buyrun izleyelim :

9 Kasım 2010 Salı

| Ağladıkça...


Düşüncelerim bir girdaba süreklenirken son hızla; sen geliyorsun aklıma ve süresiz ara veriyorum dalgalara, heyelanlara, çıkmaz sokaklara...

Seninle ulaşıyorum hayallerin son raddesine, umutların kökenine, seninle buluyorum sevginin tarifsizliğini... Mavi'nin ne anlama geldiğini; senin lacivert'inle birleşince anlıyorum. Maviliğin gölgesinde ağladıkça büyüyor umutlarım... Ağladıkça hira dağı kadar büyüyor umutlarım ve lut gölü gibi yerin dibine iniyor korkularım, endişelerim...

Ağlamak en çok bize yakışıyor... En çok bizim gözlerimizde hoş gözüküyor gözyaşları, tertemiz, berrak, bir o kadar da hesap sorar cinsten... Senin yoluna ağlamak; çaresizlik değil; senin yoluna ağlamak çare bulmak, senin yoluna ağlamak çare olmak, senin yoluna ağlamak zaferlere varmak...

Güneşli günlerin, zaferlerin ışığı çoktan yüzümüze vurmuş, elimizi siper yapıyoruz başımızın üzerine... Her tarafımızdan samanyolu gibi ışıklar saçılıyor mavi mavi, ve her tarafımızda sen kokuyorsun buram buram...

Hayaller, rüyalarımızda buluşuyor seninle... Uçsuz bucaksız mehtaplarda koşuyoruz elele, kolkola, omuz omuza... Koşuyoruz sonuna kadar, nefes nefese... Hayretler içinde bizi izliyorlar, biz ise seni...

Ağladıkça oluyor tüm bunlar, ağladıkça oluyor bu güzel duygular, umutlar tavan yapıyor, hayaller deryalara dönüşüyor... Deryalara dönüşen hayalleri gerçekleştirecek olan sen. Umutları düzlüğe çıkaracak olan sen. Kokunu etrafa yayacak, adını konuşturacak, sesini duyuracak olan sen... Bize sadece sevmek ve ağlamak düşüyor önünde...

Ağlamalarımız senin gözünde değersiz ve bir o kadar da pejmürde olsun... Ağlamalarımız beş para etmez olsun, vasıfsız olsun, gereksiz olsun. Ama ağlarımız bir kenarda dursun hani olur ya aklına gelirde bakarsın, eşref saatine denk gelirde kaale alırsın, önemsersin biraz... Hayatın her anında sana ağlamak, senin uğruna ağlamak var ya ağlamak değil YAŞAMAKTIR... Sen ağlat bizi ama sen ağlama...

Ağladıkça, ağladıkça umutlarımız yeşerecek görecek göreceksin...

5 Kasım 2010 Cuma

Çanakkale Dardanelspor'u Tanıyalım


1966 yılında 4 takımın birleşmesiyle Çanakkalespor adıyla kurulmuştur.Bugünkü adını 1991 yılında almıştır.Renkleri kırmızı-beyazdır.

Dardanelspor birçok ünlü futbolcu çıkarmıştır.Bazıları; Tolga Seyhan, Gökhan Zan, Mehmet Topal..

96'dan 97'e 3 yıl Süper Ligde oynamışlardır.Teknik Direktörleri Malatyasporun ünlü golcüsü Oktay Çeviktir.2008-2009 yılında extra playofflarda şampiyon olarak 1. Lige yükselmişlerdir.Ertesi yıl yani geçen sezon geri düşmüşlerdir 2. Lige..

Bu sezon 10 maçta 2 galibiyetleri var birisi Tarsusa karşı diğeri bizi içerde yenen Tokatspora karşı.Deplasman karneleri kötü 5 maçta 3 yenilgi 2 beraberlik yani galibiyetleri yok.Ligde -Pursaklardan sonra- en az gol atan ikinci takım.3 haftadır kazanamıyorlar..

Bence Demirspor bu maçı rahat bir şekilde alacaktır..

SALDIR MAVİ ŞİMŞEĞİM!

ATKI KÜLTÜRÜ...

Tribün kültürünün en önemli görsel simgelerinden biri ATKIDIR...Atkı; Tribünün rengini, çeşitliliğini, duruşunu, ruhunu en iyi yansıtan araçlardan biridir..Tribündeki görsellikte eğer MÜKEMMELLİK hedefse, önce ATKI KÜLTÜRÜNÜN yerleşmesi gerekir..Bir maçın öncesinden sonrasına kadar geçen sürede bazı anlar vardır ki ATKI TAMAMEN ZORUNLULUKTUR..Çünkü o anlarda TRİBÜNÜN DURUŞU atkısız yansıtılamaz..Yine bazı besteleri atkıları açmadan söylemeye çalışmanın, eski sessiz filmleri oynamaktan farkı yoktur...Nasıl ki oyuncuların sesi eklendiğinde filmlere bir ruh geldiyse, bazı bestelerin ruhuda atkılardır..Birbirlerini tamamlarlar ve bu ruh o anda tüm tribüne yansır..
AMA MAALESEF tribün için önemi bu kadar büyük bir konuda GERİDE KALDIĞIMIZ BİR GERÇEK.. Besteleriyle,pankartlarıyla,duruşuyla takdir toplayan bir tribün, nedense ATKI KÜLTÜRÜ konusunda gerilerde..Bir mazeret olarak şehrimizin iklimi söylenebilir..çok sıcak geçen günler gerekçe gösterilebilir..Ama bu konunun sıcağı,soğuğu olmaz..Tribünün ruhunu tamamlayan en önemli simgelerden birisi için mevsime bakılmaz...Besteleri yada pankartları hava durumuna göre mi kullanıyoruz..Aylar önce bu başlığı açmak ve bu eksiğimizi dile getirmek istiyordum ama yaşanan acılar izin vermedi..Ankara deplasmanında İstiklal Marşımız sırasında tribüne bakarken yeniden farkettiğimiz resim acil sinyaller verdi..sonuçta bu gerçeği görmemiz ve hepberaber bu sorunu çözmemiz gerekiyor..Sorun büyükte olsa çözümü oldukça basit..Birer atkı almak..Özellikle Şimşekler Grubunda atkılar açıldığında İNSAN KELLESİ gözükmemeli..Sorunu çözmek için verilecek çaba Gruptan başlayıp, tüm taraftarlarımıza yayılmalı...TRİBÜNÜMÜZÜN RUHU İÇİN BİR ARAÇ, BİR SİMGE OLAN ATKI KÜLTÜRÜ ACİLEN YERLEŞMELİ VE EL EMEĞİ PANKATLARIMIZ GİBİ BU KONUDANDA ALNIMIZIN AKIYLA ÇIKMALIYIZ...İster Store'dan, ister yol kenarındaki atkıcı Murat abiden, ister başka yerden NEREDEN ALACAKSANIZ ALIN AMA YETER Kİ ALIN...HEM KENDİNİZ ALIN, HEM ÇEVRENİZE ALDIRIN...DÜĞMEYE HEPBERABER BASALIM VE TRİBÜN DURUŞUMUZ KONUSUNDAKİ ÇOK ÖNEMLİ BİR SORUNUMUZU DAHA AŞALIM...SON SÖZ DEMİRSPORLUNUNDUR...

Bazıları Asla Yılmaz.......Şimşekler Grubu........ (www.adanademirspor.com)

31 Ekim 2010 Pazar

Türk Telekomspor'u Tanıyalım


Türk Telekom 1953 yılında Telspor adıyla Ankara'da kurulmuştur.1999 yılında bugünkü ismini almıştır.

Renkleri Mavi-Beyazdır.

Geçen yıl Gruplarını lider bitirerek Yükselme Grubuna kaldılar.Fakat Yükselmede liderin 9 puan gerisinde kalarak ligi 5. bitirdiler.Play Off larda ilk maçta Tokatspora 1-0 yenilerek elendiler.Çarşamba günü Türkiye Kupası play off larında Gaziantepspora 4-0 yenilerek elendiler.

Şuana kadar Kırmızı Grupta oynadıkları maçlarda 1 kez yenildiler.Oda ligin ilk maçında Grubun favorilerinden olan Elazığspora.8 haftadır yenilmemekteler..Kendi sahalarında oynadıkları maçlarda bir yenilgileri,bir galibiyetleri ve iki beraberlikleri var.Kendi evlerinde zorlanıyorlar diyebiliriz..Son iki maçlarında sırasıyla Dardanel ve Ofsporla berabere kaldılar.

9 maçta 7 gol atıp 3 gol yediler.

Bence beraberlik kokan bir maç..Son haftalarda biraz sıkıntılılar gibi.İnşallah Demirspor bundan yararlanmasını bilecektir.

SALDIR MAVİ ŞİMŞEĞİM!

30 Ekim 2010 Cumartesi

Sonsuza dek !

| Anlayabilmek Seni ve Sonsuza Dek Yaşatabilmek :.

Bugünde dahi ayrım yapan, bayramı farklı farklı yerlerde geçirmek için ellerinden gelen herşeyi yapan tüm "PADİŞAH"larımıza yazıklar olsun... Lütfen daha fazla sızlatmayın Atatürk'ün kemiklerini... Lütfen !

28 Ekim 2010 Perşembe

Ankara !

Ankara'ya gidiyoruz...

30/10/2010 Cumartesi günü saat 22:30 da Haydarpaşa Tren Gar'ında buluşuyoruz... 23:30 da trenimiz kalkıyor, sabah 07:30 da Ankara'ya varıyoruz... Ankara'daki Ağabey ve kardeşlerimiz umarım bize yardımcı olurlar. Kaybolmayalım koca şehirde sonra kendimizi çinçin'de bulmayalım...

Ankara'ya geliyoruz...

TCDD'nin sitesinde bilet öğrenci için 20 TL olarak gösteriliyor. Öğrenci adam o kadar para veremez. Bakılır bir çaresine, siz gelin yeter : )

25 Ekim 2010 Pazartesi

İstanbul Tayfası'na Duyuru

Kısa ve öz.Demirsporlu duruşuna sahip olan kim varsa,yarın oynanacak olan Ziraat Türkiye Kupası Beşiktaş-Mersin İdman Yurdu maçına Demirspor'a ait atkı-forma-shirt-polar-vs. ile gitmesin.Unutulmasın ki biz bir takıma olan saygımızı,sevgimizi ya da nefretimizi hiç bir zaman başka takımlar yada mecralar üzerinden yürütmedik.Ne hissediyorsak karşımızdakinin yüzüne söyledik.İyi ya da kötü her zaman yüz yüze,göz göze hesaplaştık.

İşin bir diğer boyutu,her ne kadar aramız son yıllarda son derece kötü de olsa,aramızdan bile bazı kardeşlerimizin gelmediği bir ortamda Mersin İdman Yurdu taraftarı 15 kişi rahmetli başkanımız Bekir Çınar'ın cenazesine gelerek acımıza,derdimize ortak olmuşlardır.O gün o cenazede bulunmayanlar,yüreği yanmayanlar,mavi-lacivert bayraklı o tabuta omuz koymayanlar,şimdi bilip bilmeden kardeşlik-düşmanlık naraları atmasın.Mersinli taraftarların attığı bu güzel adımı bozmasın.

En başta dediğim gibi,maça kimse atkı,forma,vs. kıyafetle gitmesin.Bu konuda karar kesin ve nettir.Adana'da ki büyüklerimizin,abilerimizinde düşünceleri bu yöndedir.Mersin'le ya da Beşiktaş'la işi gücü olanlar üstünde Demirspor'a ait birşey bulundurmadan maçta istediğini yapabilir.Demirspor üzerinden bir şey yapacaksa yeri bu maç değildir...

DEBRECENI: MACAR FUTBOLUNUN PARLAK RENGİ







Doğu Bloku’nun yıkılması pakta dâhil pek çok ülkede spor sisteminin köklü bir şekilde değişmesinde yol açtı. Özellikle Jozef Stalin döneminde Sovyetler Birliği’nde ve uydusu konumundaki diğer ülkelerde “CSKA, Dinamo, Lokomotif” şeklinde vücut bulan ordu-polis-fabrika odaklı spor teşkilatı, senelerce başarılı ürünler verdi. Ancak Varşova Paktı dağıldığında hızlı bir şekilde serbest piyasa rejimine geçen ülkelerde bu yapı neredeyse ışık hızında dağıldı ve dengeler tamamen değişti. Yeni dönem sermayesini bünyesinde toplayabilen CSKA Moskova gibi kulüpler bu geçişi nispeten hasarsız atlatıp yollarına devam ederken, farklı ülkelerde geçmişin çok önemli kulüpleri neredeyse tarihe karışma tehlikesiyle yüz yüze kaldı. Honved, Ferençvaroş, Dukla Prag, Bohemians ve Dinamo Minsk gibi kulüpler günümüzde eski günlerini mumla arıyor. Onların yokluğunda devreye ise yeni kulüpler girdi. Komünist yönetim sırasında senelerce alt liglerde kendi yağında kavrulmaya uğraşan bazı kulüpler, yeni dönemde Şampiyonlar Ligi’nde ülkelerini temsil etme şansını bulabiliyor. Bu kulüplerden Unirea Urziceni ve BATE Borisov’u daha önce tanımıştık. Talihi sonradan açılan kulüplerin Macaristan’daki temsilcisi ise kuşkusuz Debreceni VSC ya da kısa ismiyle Debreceni, yani Debrecen.

Demiryollarının takımı
Debrecen, Macaristan’ın en doğusunda, farklı kültürlerin kesiştiği bir şehir. Kentin geçmişinde Macarların yanı sıra Slovakların, Rumenlerin, Sırpların ve hatta Almanların kültürel izlerine rastlamak mümkün. Bu şehrin 20. yüzyıl Macar tarihindeki önemi ise ülkenin demiryolu merkezi olması. Zaten Debreceni de bir demiryolu işletmesi takımı. Doğu Bloku’nda kurulan pek çok demiryolu takımının aksine Debreceni, Macaristan’daki Sovyet etkisinden, hatta Ekim Devrimi’nden bile önce kurulmuş bir kulüp. 1902 yılında Egyetértés adıyla kurulan ama hemen sonrasında bugünkü Debreceni Vasutas Sport Club (DVSC, yani Debrecen Demiryolcular Spor Kulübü) adını alan Debreceni, ilk yıllarda istikrarlı ama yavaş bir yükseliş sağladı. 1920’lerin ilk yarısında kendi bölgesindeki rakiplerine üstünlük kuran takım, Kuzey Şampiyonası’nda bu yıllarda beş kez zafere ulaştı. Ancak 1926 yılında Macaristan’da profesyonelliğin kabulüyle beraber kulüp için zor günler başladı. O yıla kadar zaten ulusal şampiyona seviyesine yükselemeyen ekip, neredeyse tüm oyuncularının yeni kurulan profesyonel Bocskay kulübüne geçmesiyle bölgesel alt liglere savruldu. Kulübün geri dönüşü de ancak Bocskay’ın işâsıyla mümkün olabildi. 1942-43 sezonunda ise İkinci Lig’de dördüncü sırayı alan Debreceni, tarihinde ilk kez Birinci Lig’de oynama hakkını kazandı. Ligdeki ilk sezonunda on ikinci sırayı alan ve düşmekten zor kurtulan ekip, sonraki sezonlarda da ilk onu pek zorlayamadı. 1945-46 sezonunda iki grup ve play-off sistemiyle oynanan ligde ise Debreceni Doğu Grubu’nu dördüncü bitirdi ve play-off’lar sonunda yedinci oldu. Ancak takım 1947-48 sezonunda sondan ikinciliği alarak küme düşmekten kurtulamadı. Bu Debreceni’nin komünist dönem öncesi Birinci Lig’de geçirdiği son sezondu. Yeni dönemde kulüpte isim değişikliğine gidildi ve diğer Doğu Bloku ülkelerindeki demiryolları takımları gibi Lokomotiv ismi benimsendi. Takım bu dönemde bugün hâlâ kullanılan “Loki” (Lokomofin kısaltması) lâkabını da benimsedi. Ancak bu isim değişikliğine rağmen takımın kaderinde bir gelişme olmadı. Aksine, tıpkı Romanya’da olduğu gibi Macaristan’da da yeni sistem
tamamen başkent merkezli kurulmuştu. Merkez, çevreyi bir girdap gibi etrafında döndürüyordu. Vasas, Vörös Lobogo (MTK), Honved gibi başkent takımları yalnızca ülkenin değil Avrupa’nın da en güçlü takımları arasındaydı. Macaristan Millî Takımı’nın da zirve yaptığı bu yıllarda Lokomotiv Debreceni diye bir takımdan Budapeşte’de kimsenin haberi var mıydı, tartışılır. 1967, kulüp tarihinde en başarısız yıllardan biri oldu ve Debreceni Üçüncü Lig’e düştü. Doğu Bloku yıkılıncaya kadar da en üst lige dönemedi.



Yeni bir başlangıç
1993, Macaristan için olduğu kadar Debreceni için de yeni bir başlangıcı simgeliyordu. 1992-93 sezonunda İkinci Lig Doğu Grubu’nu şampiyon bitiren takım, neredeyse elli yıl sonra Birinci Lig’e geri dönmüştü. Aynı yıl Birinci Lig’de Ujpest gibi eski dönemin en önemli takımlarından birinin son anda ligde kalabilmesi dengelerin değişmekte olduğunun belki de ilk işaretiydi. Birinci Lig’deki ilk sezonda Debreceni ligi yedinci bitirdi, kupada da çeyrek final oynadı. Takım sonraki yıl ise ligi üçüncü sırada bitirdi. Aynı sezon bir zamanların dev Vörös Lobogo’su MTK ise İkinci Lig’deydi. 1998-99 sezonu Debreceni’nin ilk kez Avrupa Kupaları’na katıldığı sezon oldu. Bundan önce kulübün tek yurt dışı tecrübesi 1985 yılında Orta Avrupa kulüplerinin katıldığı Mitropa Kupası’nda İtalya’nın Pisa kulübüyle oynayıp 2-0 kaybettiği maçtı. 1998-99’da Intertoto’da mücadele eden Debreceni, ilk turda Belarus’un Dnepr ekibini eledi. Çek Cumhuriyeti’nin Hradec Kralove ve Almanya’nın Hansa Rostock takımlarını da saf dışı bırakan Debreceni, yarı finalde de diğer üç rakibi gibi eski Doğu Bloku takımı olan Polonya’dan Ruch Chorzow’la eşleşti. Avrupa tecrübesi kendisinden daha fazla olan rakibi karşısında iki maçta gol dahi atmayı başaramayan ekip, UEFA Kupası’na yükselebilmek için Bologna’yla oynama fırsatını da kaçırmış oldu. Ancak bu sezon yine de Debreceni tarihine geçecekti. Zira takım Macaristan Kupası’nda finale çıkmış ve Tatabanya karşısında alınan 2-1’lik galibiyetle ulusal çaptaki ilk kupasını müzesine götürmüştü. Üstelik bu, bir sonraki sezon doğrudan UEFA Kupası’na katılmak demekti. 1999-2000 sezonundaki ilk UEFA macerasında Debreceni ilk turda zorlu bir kura çekerek Almanya’nın Wolfsburg ekibiyle eşleşti. Almanya’daki ilk maçı Akonnor ve Juskowiak’ın golleriyle kaybeden Loki, ikinci maça çok umutlu çıkmadı. İlk yarıda Akpoborie’yle yenik duruma da düşen Debreceni, Radu Sabo’nun iki golüyle maçı kazanmayı başarsa da turu geçemedi. Ancak takımın yükselişi devam ediyordu. 2003-04 sezonu Debreceni için Avrupa’daki eşiğin iyice yükseldiği sezon oldu. UEFA Kupası’na ön eleme turundan başlayan DVSC, önce Litvanya’nın Ekranas takımını yenerek ana turlara kaldı. Sonrasında birinci turda Hırvatistan’ın Varteks, ikinci turda Yunanistan’ın PAOK takımlarını eleyen Debreceni, sürprize imza atarak üçüncü tura geldi. Club Brugge eşleşmesinde deplasmanda Trabzonspor’un eski oyuncusu Rune Lange’nin attığı tek gol, belki de kulüp tarihinin en üzücü golüydü. Zira bu gol, eşleşmedeki tek goldü ve Debreceni bu golle son otuz iki takım arasına kalmayı kaçırdı.

Lige ağırlığını koyuyor
Diğer taraftan, takım yavaş yavaş Macaristan Ligi’ne de ağırlığını koyuyordu. 2004-05 sezonunda Ferencvaroş’la şampiyonluk yarışına giren ekip, özellikle Igor Bogdanoviç’in golleriyle bu mücadelede öne çıktı ve bitime iki hafta kala tarihinin ilk lig şampiyonluğunu ilân etti. Bir sonraki sezon Şampiyonlar Ligi elemeleri onları bekliyordu. Debreceni elemelerde önce Hırvat şampiyonu Hajduk Split’le oynadı ve rakibini elemeyi başardı. Sonraki rakip yalnızca Debrecen şehrini değil, tüm Macaristan’ı heyecanlandıracak nitelikteydi. Manchester United, Loki’ye rakip olmuştu. Macaristan’daki maç Debreceni’nin kendi stadı Olah Gabor’da değil, başkentteki Ferenç Puşkaş Stadyumu’nda oynandı. Zira bu maçı olabilecek en büyük stadyumda oynamak hem Macar sporseverlerin ilgisini tatmin edebilmek hem de bu ilgiyi nakde tahvil edebilmek için gerekliydi. United iki maçı da 3-0 kazanırken Debreceni pek bir şey yapamadı ama futbolseverler Cristiano Ronaldo, Ruud Van Nistelrooy ve Ryan Giggs gibi yıldızları canlı izleme fırsatı yakaladı. UEFA Kupası’nda yoluna devam eden Loki ise yine önemli bir ekiple, Shakhtar Donetsk’le eşleşti ve buradaki yolculuğu da kısa sürdü. Ancak takım Macaristan’da yeni dönemin ilk hanedanını kurmayı başarmıştı. Debreceni son beş sezonda dört kez şampiyon olurken, bir kez de ikinci sırada yer aldı. Millî yıldızların çoğunun daha U19 çağında yurt dışına gittiği, eski büyük kulüplerin ise maddi krizlerin yanı sıra tribün olayları ve ırkçılık gibi sıkıntılarla uğraştığı bir dönemde Debreceni zirveye ray döşemişti. Bir zamanlar başkente demiryolu dışında ulaşımı olmayan şehrin takımı olarak adı bile bilinmeyen Debreceni’yi artık herkes tanıyordu. Ancak bu ünü Avrupa’ya yaymanın ve Macaristan’ın büyükleri arasına gerçekten girmenin tek yolunun Şampiyonlar Ligi’nden geçtiğini kırmızı-beyazlılar çok iyi biliyorlardı. Debreceni’nin bir sonraki hedefi Ferençvaroş’tan sonra Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden ilk Macar takımı olmaktı. Üstelik Platini’nin, ülkesinde şampiyon olan takımların Devler Ligi’ne girişini kolaylaştıran yeni sistemi de Debreceni’ye ciddi bir şans tanıyordu. Bu kez önlerine Manchester United gibi bir dev çıkmayacaktı. Nitekim İsveç’in Kalmar, Estonya’nın Levadia ve Bulgaristan’ın Levski Sofya takımları bu dev lige giden yolun pek de taşlıklı olmadığını gösteriyordu. Zoltan Kiss ve Tibor Dombi gibi millî takım tecrübesi de olan oyuncularla Debreceni kolay sayılabilecek şekilde Şampiyonlar Ligi’ne adım attı. Stadyumu UEFA’nın en üst ligi için belirlediği kriterlere uymayan Debreceni, kendi evindeki maçları Budapeşte’de oynamak zorunda kaldı ve ilk sezonunda sıfır çekti. Ancak Macaristan Ligi’nin iyice içine kapandığı ve ufkunun da çok açık olmadığı bu dönemde Liverpool, Lyon ve Fiorentina gibi üç devi ülkeye getirmek bile sükse yapmak için yeterliydi. İçinde bulunduğumuz 2009-10 sezonunda Debreceni altı sezondaki beşinci şampiyonluğu için Videoton’la çekişiyor. Bu sene şampiyonluk gelir mi bilinmez ama bir Loki taraftarı için şu ana kadar ulaşılan başarı bile ancak rüyalarda görülecek cinsten. Üstelik Honved ve Ferençvaroş’un küme düşmemek için çaba gösterdiği bir dönemde Debreceni pek de zevk vermeyen Macaristan Ligi’nin belki de tek parlak rengi

ŞİMENDİFER'İN SPORTİF YÜZÜ

Ölü yaprak vuruşunun sahibi Michel Platini “ Bir futbol takımı, bir varoluş şeklini, bir kültürü simgeler” diyerek futbol kulüplerinin ve onlara karşı olan karşılıksız sevginin temelini tarihsel köklere bağlar. Galiba milyarlarca insanın bu basit oyunun peşinden böyle bir ihtirasla koşmasının, ortaçağ orduları gibi topluca aynı renkleri giyip bir meydanda toplanmasının sebebi bu kökler. Ancak her zaman etnik kökenlere dayanan bir kökten de bahsetmiyoruz. Modern dünyanın kimlikleri olan toplumsal sınıflar da bu köklerin en derine inenlerinden. Tıpkı demiryolları kuruluşlarında alın teri döken işçi gruplarının ki gibi.

Kapitalist düzenin temellerinin atıldığı sanayi devrimi, üretim gücünden sonra dağıtım ağına ihtiyaç duymuş, ucuz bir seyahat ve ulaşım olan trenler tüm dünyada demirbaş haline gelmiştir. İngiltere’ de ilk deplasmanlı liglerin trenler ve onların ucuz seyahat olanağı ile gerçekleşmiş olması, Kara Tren’ in Yeşil Saha üzerindeki etkisine en iyi örnektir. Giderek vahşileşen kapitalizm ve sömürgecilik sayesinden zenginleşen batı, sınıf ayrımlarının etkisini iyiden iyiye hissetmeye başlamıştı. Fakirin zengini “dövebileceği” tek alan ise yeşil sahaydı. Bu ortamda sadece bir top ve birkaç adam gerektiren, oynayanın fakir, zengin, siyah, beyaz olduğuna bakmayan tek oyun futbol her vardiya değişiminde şantiyelerin, fabrikaların değişmez oyunu olmuştu. 1850’ den itibaren başlayan klüpleşme sürecinde tüm sınıflar kendi kültürlerine ait takımları kurmuş, gerçek yaşamdaki mücadeleyi herkesin eşit olduğu tek yer olan çimlere taşımışlardı.

Avrupa’ da bu tür takımlara yüzlerce örnek verebiliriz. İngiltere’ de Darlington, Harrogate, Doğu bloğu ülkelerindeki Lokomotif Moskova, Debrecini, Alman Lokomotive Leipzig, Rumen CFR Cluj gibi takımlar demiryolu işçilerinin takımlarıdır.

Ülkemizde ise durum biraz daha farklı. Futbol 20. yüzyılın başında imparatorluk coğrafyasında bulunan gayrimüslimlerin tekelindeydi. Cumhuriyet öncesi kurulan birçok takım sınıf çatışmaları sonucunda değil; yerli halkı birleştirme ekseninde kurulmuştu. Cumhuriyet sonrasında, 29 haziran 1938’ de Beden Terbiyesi Kanunu’ na eklenen 3530 sayılı madde ile 500’den fazla işçi çalıştıran tüm kuruluşlar spora yatırım yapmak zorunluluğunda kaldılar. Yurdun dört bir tarafını demir ağlarla örerek cumhuriyet devrimini yurdun her köşesine taşıyan demiryolları da Demirspor’ ların, temel besin maddesi şeker ve hammaddesi pancar üreticisi devlet kuruluşları Şekerspor’ ların, ağır sanayi hamlesinin simgesi olan Demir-Çelik fabrikaları Demir-Çelikspor’ ların temellerini bu madde sayesinde attılar.

Dönemin Türkiye’ sinde tüm alanlarda insanın başını döndürecek değişimler yaşanırken, Demirspor’ lar spor alanında bu değişimin en önemli rollerinden birine sahipti. Ulaşım ağı neredeyse olmayan bir ülkenin ticari, sosyal ve siyasi açıdan rayına oturması için demiryolları şarttı. Devletin yatırımcı sınıfın eksikliğinden dolayı tüm ekonomik hayatı yeniden yapılandırma sürecinde, devlet kuruluşlarının spora yaptıkları yatırımın halkı spora yönlendirmedeki etkisi tartışılamazdı. Özellikle Demirspor’ ların. Türkiye Futbol Federasyonu kayıtlarına göre ülkemizde toplam 38 tane Demirspor bulunmakta. Bunların üçü (Adana, Nusaybin, Ankara) halen profesyonel liglerde alın teriyle mücadele ediyor.

Çalkantılı bir politik geçmişe sahip Türkiye’ de, bir devlet kuruluşunun takımı olmak her baba yiğidin harcı değildi. Kadrolaşma ve özelleştirme yağmalarıyla diğer KİT klüpleri gibi hırpalanan Demirsporlar’ da tek tek kapılarını kapatıyordu. Bu klüpler arasında en önemlisi herkesin aklına geleceği gibi Adana Demirspor. 1940 yılında kurulan kulüp başına gelecekleri anlamış olacak ki, 1969 yılında kuruluşla tüm bağlarını kopardı. Artık sadece kulübün ambleminde ve renklerinde kalan bir gönül bağlılıkları var TCDD ile aralarında. Adana Demirspor’ un Türk spor tarihindeki yerini sadece futbol ile kısıtlamak, bu köklü kulübe haksızlık olur. Adana Demirspor İstanbul, Ankara ve İzmir takımlarından sonra profesyonel futbol liglerinde mücadele etmiş ilk Anadolu takımı olmasının yanında, su topu liginde 17 yıl üst üste olmak üzere 29 şampiyonluğu bulunan bir takıma sahipti. Ayrıca Manş Denizi’ ni tüm zamanların en hızlı derecesi ile yüzme rekorunu 1976’ da kıran Türk yüzücü Erdal Acet’ de Adana Demirspor’ un yüzücüsüydü.

Demirspor’ ların memlekete kazandırdıkları burada sayarak bitiremeyeceğimiz kadar çok. Hangimiz şampiyon güreşçi Hamza Yerlikaya’ nın Haydarpaşa Demirspor’ lu olduğunu, eski milli futbolcular Gündüz Kılıç’ ın Ankara Demirspor’ da oynadığını , Basri Dirimlili’ nin Eskişehir Demirspor’ da yetiştiğini, 1500 metre Balkan Şampiyonu Zeki Öztürk’ ün Sivas Demirspor’ da koşmaya başladığını biliyor.

Yaşlıların deyimi ile Şimendifer (Fransızca chemin de fer), anlayacağınız adıyla demiryolları işletmeleri zamanında devletin yüklediği sporun lokomotifi olma misyonunu başarıyla yerine getirmeleri, inişi, çıkışı, virajı çok olan siyaset yollarında kaza yapmalarını engelleyemedi. Bu kazadan çıkan enkaza ise amatör branşlarda halen memleketin birçok ilinde spora hizmet ettiği için kocaman bir teşekkür borçluyuz.

24 Ekim 2010 Pazar

UPS'ye GOL !

UPS işçilerinin haklı mücadelesine 10 Ekimde verilen uluslararası destekten bir hafta sonra bu kez futbolsever taraftar grupları ve işçi örgütleri UPS işçileriyle dayanışma eylemi gerçekleştirdiler. Sloganlı, alkışlı, tezahüratlı yürüyüş Galatasaray’dan Taksim’e kadar devam etti.

Eyleme katılan taraftar gruplarından “GS Tek Yumruk”, “BJK Halkın Takımı”, “Beleştepe”, “FenerbahCHE”, “Adana Demirspor İstanbul Tayfası”, “Forza Livorno” ve Spor Emekçileri Sendikası yürüyüş boyunca UPS işçilerini destekleyen tezahüratlarda bulundu. Tekel ve Brillant işçileri de sınıf dayanışmasına ortak oldular.

( Resimler tarafımdan çekilmiştir.)








23 Ekim 2010 Cumartesi

Almanya'da Demirsporlar

Almanya özellikle bölgesel bazda çok sayıda Demiryolu kökenli takım var. Şimdilik isim bazında da olsa adlarını anmakla yetinelim. Daha sonra belli başlı olanlarını inceleyebiliriz.

İnternet üzerinde araştırma yaparken Demirsporların bir dernek altında örgütlendiklerini gördüm. Derneğin internet sitesinden de derneğe üye kulüplerin listesini aldım. Bu arada sitenin adresi http://www.vdes.org/. Bu kulüplerin hepsi değil ama çok büyük çoğunluğu futbol branşında faaliyet gösteriyorlar. Sitedeki bilgilere göre futbol ile uğraşan Demirspor sayısı 142 ! Türkiye'nin üç katından fazla. Üye kulüplerin listesine şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz : http://www.vdes.org/index.php?modul=suchen . Alt taraftaki "sportart" kısmından "Fußball" seçeneği ile kulüp listesini elde edebilirsiniz.

Kulüplerin isimleri bizdeki "... Demirspor"a benzer olarak büyük oranda "ESV" ön adı ile başlıyor. ESV'nin açılımı Eisenbahner (Demiryol(c)u) Sport (Spor) Verein (Kulübü). Bunun yanı sıra "Lokomotive" adını yalnız veya ESV ile kullanan kulüpler de var.

Bir çoğunun internet sitesi bulunmakta. Yerel amatör kulüpler olarak faaliyet gösteriyorlar ancak Türkiye'deki benzerlerinden çok daha aktif görünüyorlar. En azından sitelerden edindiğim izlenim bu.

Renk konusunda ise tek tiplik yok. Yalnız şurası göze çarpmakta ki, isimlerinde Lokomotive ibaresini taşıyanların çok büyük çoğunluğu kırmızı - siyah. Diğerleri arasında mavi - beyaz, lacivert - beyaz ve sarı - siyah daha revaçta. Yine de Türkiye örneğindeki gibi mavi - lacivert benzeri bir yönelim yok. İşin bana ilginç gelen kısmı ise tespit ettiğim renkler arasında demiryollarının evrensel sayılabilecek renklerinden olan yeşil - kırmızı'ya neredeyse hiç rastlamamak oldu.

Vardığım bu sonuca tek tek kulüp sitelerini gezerek varmadım. Zira çok uzun bir çalışma olurdu. Bunun yerine http://www.vereinswappen.de/ sitesinin arama motoruna "ESV" ve "LOKO" yazarak çıkan logoları ve renkleri incelemekle yetindim. En azından başlangıç seviyesinde bilgi sahibi olmaya yetiyor.

Kale..


Son yıllarda kalede yaşadığımız sorunların bu yıl başında artık son bulduğunu düşünmeye başlamıştım fakat artık yanıldığımı düşünmeye başladım..

Genç kalecimiz Emrah Tuncel sezon başında gösterdiği performanstan uzaklaşmakta.. Umarım kalecimiz biran önce kendini toparlar..Kalesini gole kapar ve basit goller yemez..

Hücum hattındaki problemleri çözmeye başladığımız bugünlerde kalede sıkıntı yaşamayalım..

14 Ekim 2010 Perşembe

yetmez ama EVET !


Öncelikle geçmişten bugüne kadar bizlere acı çektiren, bizleri üzen, bizlere cefayı layık gören kişi ve kurumlara saygılarımı sunarım (!)
Herşey tersi ile bilinir mantığı ile hareket etmenin bu kadar göz önünde olmasını hayranlık ve şaşkınlıkla izliyorum. Arkasında bulunan bunca taraftarın büyük hayallerine karşı; küçük işler yapmaya çalışan zihniyeti alnından öpüyorum. Bu taraftar ne kadar büyük düşünürse düşünsün, biz yine kendi küçük dünyamızda abesle iştigal ile uğraşacağız deyip; kara kutularının içine sığınan sığ insanların icraatlarına karşı EVET diyorum...

Yıllarca bizlere izlettirdiğiniz kötü futbol yetmez daha fazlasını yapın...
İğrenç yönetim anlayışınız yetmez daha fazlasını yapın...
Taraftarı müşterileştirme çabanız yetmez daha fazlasını yapın...
Onursuzca hareket etmeniz yetmez daha fazlasını yapın...
Bu takımı canından çok sevenelere köstek olmanız yetmez daha fazlasını yapın...
Formayı sadece 90 dakika üzerinize giydiğiniz paçavra olarak görmeniz yetmez daha fazlasını yapın...
.
.
. Bizleri kör bir kuyuya atarcasına can çekiştirmeniz yetmez daha fazlasını yapın...
Bizleri daha fazla yerle bir edin, daha fazla üzün, daha fazla yerin dibine sokun...
Madem ki bu zamana kadar yazdıklarımızın, çizdiklerimizin, söylediklerimizin tersini yaptınız... Lütfen yine yazdıklarımızın tersini yapın... Bu kadar yetmez... Daha fazlasını yapın...

(Yazımın muhattabı sahada aslan gibi mücadele eden veya mücadele etmeye çalışan futbolcu kardeşlerim değildir. Yazımın muhattabı bu takıma 1 TL dahi olsa nasıl kalıcı gelir elde ettirebilirim düşüncesi ile hareket eden yönetici değildir. Yazımın muhattabı RUHSUZ, ONURSUZ, DEMİRSPORlu olmayan zihniyettir.)

9 Ekim 2010 Cumartesi

Susalım... Haykıralım !

Bazen susmak en güçlü haykırmaktır...

Sanal ortamın bu kadar baskı kuran bir meta haline gelmesinin olumlu veya olumsuz birçok etkisinin ardından bakakalmamak elde değil. Reel yada reel olmayan birçok düşüncenin, olayın, olaylar hakkında ki yorumların bu kadar dışa vurulması; Adana Demirspor tribün yapısını nasıl etkilediği konusunda büyük endişelerim bulunmakta. Belki yazdıklarımdan önce birçok yazı yazılmıştır, bir çok kelam edilmiştir ancak yazılan yazıların, edilen kelamların bir kulaktan girip; diğer kulaktan çıktığı aşikar...

Demirsporluluk duruşunu yaşamaya çalışan onca ağabey ve kardeşlerimizin yanında bu duruşa ayak uyduramayan veya bu duruşu yaşamaya gayret göstermeyen kardeşlerimiz ne hikmetse Facebook, Forumlar, Çeşitli internet siteleri v.b ortamlarda kendilerini yüceltme konusunda hassasiyetle hareket ediyorlar. Argo cümlelerin kullanımının azami derecede nüksetmesinin bizim açımızdan ne denli tehlikeli olduğunu hala anlamayanların artık kendilerine çeki düzen vermeleri gerekmektedir...

Başka takım taraftarları ile dostluk, kardeşlik, düşmanlık v.b konularında iletişime geçip; sonuçlarında tüm Adana Demirspor taraftarlarının etkileneceğini unutup, duruşumuza yakışmayacak şekilde tarafımıza ithaf edilen düşüncelerin karşısında pejmürde bir şekilde duran ve bu konuda herhangi bir şekilde savunma pozisyonu yaratamayan bir anlayışın ivedilikle yok olması bu konuda hassasiyetlerimizin anlaşılması gerekmektedir. Aksi takdirde sonuçlarından tüm renktaşlarımız etkilenecektir.

Gelin hep beraber susalım... Hep beraber yaptıklarımızla, projelerimizle, organizasyonlarımızla, duruşumuzla, vizyonumuzla konuşalım... Gelin hep beraber susalım... Gelin hep beraber haykıralım... Artık kendimize çeki düzen verip, başkalarının bizi çekiştirmesine izin vermeyelim... Sadece susalım ve haykıralım... LÜTFEN !

8 Ekim 2010 Cuma

Sakaryasporu Tanıyalım


1965 yılında kurulmuştur.Renkleri Yeşil-Siyahtır.

Türk Futboluna çok önemli oyuncular kazandırmış bir takımdır.Uzun yıllar Süper Ligde oynadılar.2006-2007 sezonunda Süper Ligden düştüler.Son iki sezondur 2. Lig de mücadele etmektedirler.Geçen yıl Grupta kötü bi sezon geçirdiler fakat Klasmanda çok iyi bir çıkış gerçekleştirerek ligi T.Linyitin ardından 2. sırada bitirdiler.

1988 yılında Türkiye Kupasını kazanma başarısını göstermişlerdir.

İç saha maçlarını 14.800 kişilik Sakarya Atatürk Stadında oynamaktadırlar.
Teknik Direktörleri Murat Bölükbaşıdır.

Şuana kadar ligde yaptıkları maçlarda deplasmanda hiç yenilgileri yok.Dardanelspor ve Tarsusu yenip Belediye Vanla berabere kaldılar.
Sakaryaspor 10 golle Ligin en çok gol atan ekiplerinden.Kalelerinde ise 7 gol gördüler.En golcü oyuncuları 6 maçta 4 golle Mesut Morgüldür.

Ligin iddialı takımlarından Sakaryaspor,geçen haftaki yenilgilerini bizden alacakları galibiyetle unutmak istiyorlar.

Bence çok zorlu bir maç olacaktır.3 sonucada açık bir maç, hangi sonuç çıkarsa çıksın kesinlikle şaşırmayacağım bir maç ama inşallah takımımız kendini toparlayıp bu maçta çok önemli bir galibiyet alacaktır.

SALDIR MAVİ ŞİMŞEĞİM!

4 Ekim 2010 Pazartesi

Kötü !

Günler öncesinden gidilecek mi, gidilmeyecek mi soruları üzerinde gezinirken; bir taraftan da Kocaelispor'un ligden düşürülme ihtimallerini bekledik. Olmasın istedik, düşmesinler, kapatılmasınlar istedik. Pazar günü gidiliyordu 10.40 Haydarpaşa-Adapazarı treni ile... Bu noktadan sonra hafiften KÖTÜ'ye sarmaya başlıyordu hikaye...

Yaklaşık 30-35 kişilik DEMİRSPORLULUK RUHU'nu yakalama ciheti içerisine girmiş taraftar ile beraber binilmiş trene, tezahuratlar, etrafa bakmalar, yorumlar, eğlence v.b renktaşların bir araya gelipte mutlu olabilecekleri herşey konuşuluyor. Birkaç tane Kocaelispor'lu taraftarlarda geliyor bulunduğumuz kompartmana... Biz sizi götürürüz diyorlar ve bestelerimize eşlik ediyorlar...

Özeleştiri-1- : Adana Demirspor taraftarının bir toplu taşıma aracında, kendilerinden başka insanların da bulunduğu bir araçta küfür etmesi, küfürlü tezahurat girmesi ne bizlere yakışıyor ne de ruhumuza... Söylenecek o kadar çok bestemiz var ki !


"İşte burası" deyip iniyoruz trenden... Bekleyenlerimiz var orada... Mavi-Kırmızı renkleri ile emniyet görevlileri tarafından karşılanıyoruz... Megafondan "kaldırımdan yürüyün" sesleri eşliğinde sonunda varıyoruz stada... Ankara Tayfası erkenden yeri almış ardından Adana Demirsporlular Derneği gözüküyor. Bizde bu arada köfte-ekmek çıkışında iddaa bayisinde soluğu alıyoruz... Maç saati yaklaşıyor, gişelerin önünde toplanıyoruz tekrar...

Özeleştiri-2- : Adana Demirspor taraftarı artık malum takımlara küfür edecek seviyeden çok çok yukarıdadır... Biz onların adını ağzımıza alacak kadar küçülmüyoruz; tam tersine BÜYÜYORUZ !

Derken stada giriyoruz... Şimşekler Grubu geliyor ardından... "Sensiz Bir Lig Olmaz Olsun KOCAELİ" pankartı gölgesinde kalıyoruz önce sonra yağmurun daha sonra güneşin... Ne olduğumuzu anlayamıyoruz, kafalarımız iyi oluyor. İlk yarı 0-0 biterken futbolcular ne düşünüyordu merak ediyorum... İkinci yarı başladı.

Özeleştiri-3- : Eğer ki bir maça bağrılmak için gidilmişse ve ben Kocaelispor maçına bağrılmak için gidildiğini düşünüyorum. O maçta bağırılır; bağırılmıyorsa dahi sadece alkış ile tempo tutulur. Ancak bunu da yapmayıp kenara geçip oturmak AYIPTIR !


1-o yeniliyoruz... 69.Dakika da Bekir ÇINAR'ı anıyoruz ama uyandıramıyoruz futbolcuları sonra 2-0 rüyalara dalıyor futbolcular... Oturuyoruz olduğumuz yere... Aralık 2009 dan beri galibiyet yüzü görmeyen bir takıma galibiyeti tattırıyoruz. Biz harbiden sevindirmeyi çok iyi biliyoruz... Sağlık olsun !

ancak biz "YAĞMURDAN DOLAYI DEĞİL, TERDEN DOLAYI ISLANAN FORMAYI GÖRMEK İSTİYORUZ."

*Maçta, gidişte, gelişte taraftarlar arasında herhangi bir olumsuz bir durum olmadığını belirtmek istiyorum !

Fotoğraflar için : TIKLAYINIZ.

2 Ekim 2010 Cumartesi

| Devam... 3 te 3

İstanbul'un Demirspor'u bir galibiyet daha alarak namağlub ilerliyor... Görüşürüyoruz, konuşuyoruz, mesajlaşıyoruz... Demirsporluluk ruhunu en içlerinde yaşadıklarını hissediyoruz...

Maçlarına gitme gibi bir düşüncem vardı ancak uyku-deplasman-çalışma üçgeninde bu isteğim gerçekleşmedi... Ancak vicdani sorumluluk çerçevesinde illaki mesaj atacaktım 3.Hafta sonrası Kalespor'u tek gol ile geçip o tek golün sahibine mesaj atmışım... Şu anda ne yazdığımı unutmuşum, uyku sersemliği sonrası hatırlayamadım... Demek ki güzel birşeyler yazmışım ki bir nebze de olsa etki edebilmişim Demir Yüreklilere...

Umarım namağlub devam ederler ve hayal ettikleri yerlerde kendilerini bulurlar...

Demir Yürekli Çocuklar siz bu yolda devam edin, biz ise sizin peşinizden devam edelim...

İstanbul Demirspor 1-0 Kalespor ( Gol : dk 47 Can )

1 Ekim 2010 Cuma

Tren kalkıyor !


Adana Demirspor İstanbul Tayfası için "mutluluk günü."

Bu haftanın gelmesini bekledik, iple çektik desek yeridir... Bir deplasmana tren ile ortak olmak, tren ile varabilmek istediğimiz yere... Zannedersem bir Demirsporlu'nun en mutlu olduğu andır...

Evet 03/10/2010 Pazar günü Kocaeli'ne hareket ediyoruz; hemde tren ile...

Haydarpaşa Garı'ndan saat 10.40 da kalkacak trenimiz... (Biz saat 10.00 civarı oralarda filizlenelim.) Derince istasyonunda ineceğimiz saat 12.23 ! Tren ve maç biletlerini toplu şekilde alacağız. (Karışıklığa mahal vermemek için)

Derince istasyonu'ndan geri dönüşümüz ise saat 17.41, Haydarpaşa'ya varış saatimiz ise 19.23 olacaktır...

Son istasyonun ZAFER olması umudu ile... Tren kalkıyorrrrrrrrrrr

28 Eylül 2010 Salı

UPS İşçileri ile Dayanışma için Giy formanı, al topunu!

Tüm Tribünlere çağrımızdır!

Mayıs ayından bu yana UPS Şirketinin tüm baskı ve yıldırma politikalarına karşı UPS işçileri olarak İstanbul ve İzmir 'de eylemdeyiz.

Amerikan firması UPS Uluslararası sosyal standartları kabul ettiğini ileri sürmekte ama Türkiyedeki şirketlerine sendikanın girmesini engellemek için her türlü yola başvurmaktadır. Sendika karşıtı kara propaganda yapıp, lobi çalışması yürütmekten ve çok büyük paralar harcamaktan da kaçınmamaktadır.

Ama enternasyonal işçi sınıfının desteğini de almış olan biz UPS işçileri Mayıs ayından bu yana mücadelemize kararlıkla devam ediyoruz.

TEKEL mücadelesine tribünlerin işçilere vermiş olduğu anlamlı dayanışma bizleri duygulandırdı ve sevindirdi. Maçlarda açılan pankartlara, işcilerin ziyaretlerine kadar bir çok işe imza atmış, emek vermiş bütün taraftar gruplarına UPS işçileri olarak ta tekrar teşekkür ediyoruz.

Sermayenin tüm baskılarına rağmen direnişimiz sürmektedir. Emeğin ve Ekmeğin hatırı için, çocuklarımızın geleceği için direniyoruz. Çalışma yaşamını demokratiklerştirmek için direniyoruz!
Sendikal örgütlenme hakkının UPS tarafından tanınması ve işten atılanların geri alınmasını istiyoruz!

İşçi sınıfının sporu olan futbolun endüstriyelleşmesine karşı mücadele veren bütün grupları, taraftarları 2 Ekim günü saat 13'de İstanbul Mahmutbey'deki UPS aktarma merkezi önüne bekliyoruz.

Taraftar gruplarını ve taraftarları ‘Giy formanı, Al topunu!’ diyerek Direniş Alanına çağrıyoruz. Direniş çadırımızda Grev çayına bekliyoruz.

İşçilerin doldurduğu statlarda işçilerin, emekcilerin, direnlerin sesini ve pankartlarını yükseltenlere selam olsun!


İstanbul Mahmutbey ve Kurtköy’den
UPS İşçileri

27 Eylül 2010 Pazartesi

2 de 2 !

Demiryolu bulunan her şehirde muhakkak bir Demirspor vardır. Ve bu şehirlerin Demirspor'lu olma ihtimalleri de vardır... Tüm Demirsporların kardeş olduğu düşüncesi ile hareket edip yaşadığımız İstanbul'da sevdamızı satmamanın, renkli renkli hayatların içine akmamanın ve sadece Mavi-Lacivert hayatı yaşıyor olmanın vermiş olduğu mutluluğu yaşıyoruz...

İstanbul Demirspor... Geçen hafta sezon açılışına gittiğimiz ve maça geçen sene olduğu gibi yine geç kalarak ancak 2.yarısına yetişmiş olduğumuz fakat kendilerinden tribünde verdiğimiz destek ile özür dilediğimiz Demir Yürekli Çocuklar bu haftada galibiyet alarak bizleri sevince boğdu... Demirsporluluk ruhunu bireysel ve takım olarak yaşayan, yaşatan ve kulüpte bu ruhun sönmemesine özen gösteren yönetici, teknik ekip ve futbolculara TEŞEKKÜR EDİYORUZ... Umarım gelecek maçlarda da beraber daha iyi sonuçlar alarak hedeflediğiniz yerlere çok kısa bir sürede ulaşırsınız. Sizlerde oluşan bu inanmışlık umarım değişmeden devam eder...
---------------------------------
Kaynak : istanbuldemirspor.com

DEMİR PAŞALAR GİBİ 3-1
A Takımımız pazar günü saat 14:00'da Ayazağa Atatürk Stad'ında İzzetpaşa ile karşıya geldi. Maçın başlarında kalesinde şok bir gol gören takımımız, kısa bir süre sonra Can ile sokuru 1-1'e getirdi. Skoru eşitledikten sonra oyununun hakimiyetini ele geçiren Demirspor, Sercan ve Burak'ın golleriyle soyunma odasına 3-1 önde girdi. İkinci yarının başlamasıyla beraber iki takımında fırsatları değerlendirememesi sonucunda maç 3-1 sona erdi ve takımımız 2'de 2 yaparak sezona iyi bir başlangıç yaptı.

Maçın Kadrosu: Fatih,Selçuk,Onur,Resul,Mert,Burak,Denis,Tahsin,Sercan,Tolga,Can

Yedekler:Şahin,Ömer,Meşin,Hakan,Burak A,Gökhan,Fatih

Goller:Can,Sercan,Burak

Mağlub...

Maçı izleme ve dinleme fırsatım olmadı... Göktuğ abi'nin maç değerlendirmesini okuyorum seyremediğim maçlarda özellikle... Sahadan mağlub ayrılmamızda Oğuz'un yerine Cihan'ın oyuna alınmasının etkili olduğunu belirtmiş göktuğ abi... Maç değerlendirmesi için TIKLAYINIZ

Umarım gelecek haftalarda ve özellikle bizleri strese sokacak, bizleri gerecek haftalarda puanlara ihtiyacımız olacak şekilde maçlara çıkmayız... Özellikle Kocaeli maçından sonra Sakarya, Urfa, Tarsus maçlarında 2 gerekirse 3 kat ruh ve mücadele ile sahaya çıkılmalı... Eski defterleri açtığımızda Urfa ve Tarsus maçları bizim "acaba" dememize neden olmasın artık... 1 mağlubiyet olabilir, 2 mağlubiyet olabilir... Ama artık şu takımı çıkarın ya !

26 Eylül 2010 Pazar

Kocaeli Deplasmanı Hakkında

Ayın 3ünde 10.35 treni ile Haydarpaşa garından Kocaeli deplasmanına gidiyoruz.Kişi başı 20TL topluyoruz,toplanın gidiyoruz !

25 Eylül 2010 Cumartesi

Tokatsporu Tanıyalım


Tokatspor 1969 yılında kurulmuştur.Renkleri bordo beyazdır.Kurulduğu tarihten beri hiç Süper Lige çıkamamışlardır.

2007/2008 yılında 3. ligde şampiyon olup 2. lige yükselmiştir.

Son iki sezondur Gruplardan çıkıp Yükselme Grubuna kalmışlar fakat iki sezonda da 3. olmuşlar yani binevi direkten dönmüşler.

Son iki sezondur Türkiye Kupasında gruplara kalmayı başarmışlardır.Geçen yılki başarıları hala aklımda.

Teknik Direktörleri Turgut Uçardır.

Geçen hafta gruptaki ilk galibiyetlerini Ofspora karşı aldılar.Maçtan sonra Turgut Uçar '' Kaybettiğimiz puanları telafi etmek için bir galibiyet serisi yakalamak zorundayız. Bu serinin ilk maçı Ofspor maçıydı, galibiyetle ayrıldık. Deplasmanda oynayacağımız Adana Demirspor maçından galibiyetle ayrılmak istiyoruz '' diye konuşmuştu bizim maçı çıkış için önemli görüyorlar.Kolay bir maç olmayacaktır fakat bence Demirspor bu maçı kazanacaktır.

Teknik Direktörümüz Tolungüç haftaiçi düzenlediği basın toplantısında; ''Sahamızda yapacağımız bu maçla galibiyet serisi yakalamak istiyoruz. Serinin ilk halkasını bu maçla başlatmak istiyoruz'' şeklinde konuşmuştu.Umarım bu maçtan galibiyetle ayrılır ve bir seri başlatırız.

SALDIR MAVİ ŞİMŞEĞİM!