30 Kasım 2010 Salı

| Emanet'in Gidişi...


| Vefasızlığın en acımasız örneklerinden birisini sergiliyorum şu anda... Affedilecekmişim gibi sanki; özür bile dilemiyorum. Küstahlığa bak !
Konu ile alakalı tek söz sahibi benim. Konunun tek muhattabı benim çünkü... Haydarpaşa'ya verilen onca ultimatom'a karşı ses çıkarmayan, çıkaramayan, çıkarmaya takati kalmayan ben. Ve tehditlerin, paranoyaklaşmış düşüncelerin, cebi para dolu fakat ağzı çöplükten daha pejmürde bir hal alan insanların karşısında durabilme cesaretini gösterebilmiş HAYDARPAŞA 'nın çatı pervaz'ından sıçrayan bir kıvılcım yüreğimin en derinine işlemiş ve gittikçe de derinlere inmiştir...

Şeref, onur ve gurur üçgeninde sıkıştırdığım Demirsporluluğuma ne güzel ihanet ediyorum. Sözlerimde, cümlelerimde nasıl da avutuyorum kendimi... Nasıl kendime göre yorumluyorum olup biteni de karışmıyorum hiç bir zorbalığa.... Tarihin 1906 sından başlayıp bu zamana kadar gelen DEMİRSPORLAR'ın atasının suratına nasıl da utanmadan bakıyorum...

Memleketin Demirsporları Yalnız Değildir... Ama Demirsporların memleketi yalnız kalmış... Yalnız ve bir o kadar da ıssız... Bu saatten sonra yüzlerce cümle kursam kifayetini tamamlamaz ki, beyitleri ardı ardına sıralasam ne farkeder ?

Hala kendimi avutuyor, hala kendimi kandırıyorum. HAYDARPAŞA'nın sahipsizliğine bir sahipsizlik'te ben ekliyorum heybeye...

Tarih yok olup gidecek kara kaplı kitaplarda... Üzerinde yatılacak süit odalar olacak en başta; sonrasında akşam yemeği çıkacak açık menü... Ve ben bakıp ah edeceğim karşısına oturup balık ekmeğimi yerken... Belki boğazımda kalacak balıklar. Bir bardak su içeceğim ardından... Ardından BİR BARDAK SU İÇECEĞİM...

Gözüm indirilen logoya takılacak hafiften, o anda gözümden bir damla yaş akacak belki de... Fazla değil, tek bir damla gözyaşı... O gözyaşı alıp götürecek ülkede ki tüm Demiryollarını, tüm Demirsporlarını... Emanet'in bedeli ağır olur. Ağır olur umutların gidişi belki de... Hayallerin kurulmasında ön ayak olan bir tarihin gidişi asılnda benim gidişim... Hayaller gider, ben çoktan giderim...

Emanetin gidişini seyir eden ben ve kalbimdeki hüzünler... Emanet olduğunu bilen ben, hıyanet eden yine ben... Sen gidersen sessiz kalır tüm bu şehir... GİTME NE OLUR. Beni ihanetlerimle başbaşa bırakma; baş edemem onlarla...

BAŞ EDEMEDİKLERİM; EL İNSAF !

Durmuyorlar...

İstanbul'un Demirspor'u durmuyor, durdurulamıyor... İnanmışlık devam ediyor... Puan durumu şöyle...


Haftaya Halkalı Etap stadı'nda Kemerburgaz ile karşı karşıya geliyor Mavi Şimşek... Orada olmaya çalışacağız... Memleketin Demirsporları; yaşatıyor umutları...

24 Kasım 2010 Çarşamba

Memleketin Demirsporları Yalnız Değildir !

Memleketin demirsporları yalnız değildir diyerek İstanbul Demirspor'un maçına gidiyoruz.
Cumartesi saat 12.30'da Taksim Meydanında buluşup İstanbul Demirspor'un maçına gidiyoruz. Adana da ne ise, İstanbul'da da o...

21 Kasım 2010 Pazar

| CemEren... Mutlu ol !

Kendisi aramıza yakın tarihte katılmış olmasına rağmen; Demirsporluluk kültürü konusunda kendisini geliştirmiş, büyütmüş ve bu konuda sürekli birşeyler üretme konusunda koşuşturan; Tayfamızın mensuplarından CemEren'in doğum günü... Kutlu olsun kardeşim, hep mutlu ol emi...

20 Kasım 2010 Cumartesi

Vermeyince Mabud Neylesin Sultan Mahmut

Sultan İkinci Mahmut kılık kıyafetini değiştirip dolaşmaya başlamış.Dolaşırken bir kahvehaneye girmiş oturmuş. Herkes bir şeyler istiyor.
-Tıkandı baba, çay getir
-Tıkandı baba, oralet getir.
Bu durum Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş.
-Hele baba anlat bakalım, nedir bu Tıkandı baba meselesi?
-Uzun mesele evlat, demiş Tıkandı baba
-Anlat baba anlat merak ettim deyip çekmiş sandalyeyi.
Tıkandı baba da peki deyip başlamış anlatmaya;
-Bir gece rüyamda birçok insan gördüm ve her birinin bir çeşmesi vardı ve hepsi de akıyordu. Benimki de akıyordu ama az akıyordu. "Benimki de onlarınki kadar aksın" diye içimden geçirdim. Bir çomak aldım ve oluğu açmaya çalıştım. Ben uğraşırken çomak kırıldı ve akan su damlamaya başladı. Bu sefer içimden "Onlarınki kadar akmasa da olur, yeter ki eskisi kadar aksın" dedim ve uğraşırken oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya başladı. Ben
yine açmak için uğraşırken Cebrail göründü ve "Tıkandı baba, tıkandı. Uğraşma artık, dedi. O gün bu gün adım "Tıkandı baba" ya çıktı ve hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdide burada çaycılık yapıp geçinmeye çalışıyoruz."
Tıkandı baba'nın anlattıkları Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş.Çayını içtikten sonra dışarı çıkmış ve adamlarına ;
-Hergün bu adama bir tepsi baklava getireceksiniz.
Her dilimin altında bir altın koyacaksınız ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz.
Sultan Mahmut'un adamları peki demişler ve ertesi akşam bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı baba'ya baklavaları vermişler. Tıkandı baba baklavayı almış, bakmış baklava nefis. "Uzun zamandır tatlı da yiyememiştik. Şöyle ağız tadıyla bir güzel yiyelim" diye içinden geçirmiş. Baklava tepsisini almış evin yolunu tutmuş. Yolda giderken "Ben en iyisi bu baklavayı satayım evin ihtiyaçlarını gidereyim" demiş ve işlek bir yol kenarına geçip
başlamış bağırmaya
-Taze baklava, güzel baklava !
Bu esnada oradan geçen bir Yahudi baklavaları beğenmiş. Üç aşağı beş yukarı
anlaşmışlar ve Tıkandı baba baklavayı satıp elde ettiği para ile evin ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış. Yahudi baklavayı alıp evine gitmiş. Bir dilim baklava almış yerken ağzına bir şey gelmiş. Bir bakmış ki altın. Şaşırmış, diğer dilim diğer dilim derken bir bakmış her dilimin altında altın. Ertesi akşam Yahudi acaba yine gelir mi diye aynı yere geçip başlamış beklemeye. Sultanın adamları ertesi akşam yine bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı baba yine baklavayı satıp evin diğer ihtiyaçlarını karşılamak için aynı yere gitmiş. Yahudi hiçbir şey olmamış gibi
-Baba baklavan güzeldi. Biraz indirim yaparsan her akşam senden alırım, demiş.
Tıkandı baba da
-Peki, demiş ve anlaşmışlar. Tıkandı babaya her akşam baklavalar gelmiş ve! Yahudi de her akşam Tıkandı baba'dan baklavaları satın almış.
Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut;
-Bizim Tıkandı baba'ya bir bakalım, deyip Tıkandı baba'nın yanına gitmiş. Bu sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Girmiş girmesine ama birde ne görsün bizim tıkandı baba eskisi gibi darmadağın.
Sultan;
-Tıkandı baba sana baklavalar gelmedi mi, demiş
-Geldi sultanım
-Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı?
-Efendim satıp evin ihtiyaçlarını giderdim, sağ olasınız, duacınızım.
-Sultan şöyle bir tebessüm etmiş.
-Anlaşıldı Tıkandı baba anlaşıldı, hadi benle gel, deyip almış ve devletin hazine odasına götürmüş.
-Baba şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır küreğine ne kadar gelirse hepsi senindir, demiş. Tıkandı baba o heyecanla küreği tersten hazinenin içine bir daldırıp çıkarmış ama bir tane altın küreğin ucunda düştü düşecek.
Sultan demiş;
-Baba senin buradan da nasibin yok. Sen bizim şu askerlerle beraber git onlar sana ne yapacağını anlatırlar demiş ve askerlerden birini çağırmış
-Alın bu adamı Üsküdar'ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin demiş. Padişahın adamları "peki" deyip adamı alıp Üsküdar'a götürmüşler.
-Baba hele şuradan bir taş beğen bakalım, demişler. Baba,
-Niçin, demiş. Askerler
-Hele sen bir beğen bakalım demişler.Baba şu yamuk, bu küçük, derken kocaman bir kayayı beğenip almış eline
-Ne olacak şimdi, demiş
-Baba sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını padişahımız sana bağışladı.demiş. adam taşı kaldırmış tam atacakken taş elinden kayıp başına düşmüş. Adamcağız oracıkta ölmüş. Askerler bu durumu Padişaha haber vermişler. İşte o zaman Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş;
"VERMEYİNCE MABUD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT"

Bana birşeyleri çağrıştırdı belki sizede çağrıştırır..

16 Kasım 2010 Salı

Belediye Vanspor'u Tanıyalım


Belediye Vanspor 1982 yılında kurulmuştur.Renkleri kırmızı-beyazdır.İnişli çıkışlı yılların ardından en son 2007/2008 sezonunda 2.Lige çıkmışlardır.

2008/2009 sezonunda gruplarını lider bitirdiler fakat yükselmede 1.Lige yükselmeye hak kazanamadılar.2009/2010 yılında yani geçen sezon aynı gruptaydık.Grupta kötü bir sezon geçirerek ligi 8. bitirmişlerdi fakat daha sonra -sadece klasman grubunda- Klasman grubunda en çok puan toplayan takımdılar fakat grupta az puan topladıkları için extra play off lara kalamadılar.

Grupta yaptığımız maçlar;

Adana Demirspor 2 - 2 Belediye Vanspor
Belediye Vanspor 1 - 2 Adana Demirspor

Klasmanda yaptığımız maçlar;

Belediye Vanspor 2 - 1 Adana Demirspor
Adana Demirspor 1 - 3 Belediye Vanspor

Gelelim bu sezona bu yıl oynadıkları 12 maçta 4 galibiyetleri var.Ligin en çok gol atan 3. takımılar hala oturmayan defansımıza baya zorluk çıkartacaklar gibi umarım basit hatalar yaparak onlara gol fırsatları vermeyiz zira bence kalecimiz emrahta hala güven vermemekle birlikte hala çok basit hatalarına devam etmekde.

4 galibiyetlerinin 3ü içerde.Oynadıkları son 6 maçta 4 yenilgileri var ve teknik direktörleri olan Rahim Zafer'e tepkiler büyümekte alacağımız bir galibiyetle teknik direktörleri gidebilir.Takım özellikle haftasonu Elazığspora 5-0 yenilince iyice kaynamaya başladı.Yönetimleri 3 oyuncuyu süresiz kadro dışı bıraktı.

Bence Demirspor yenilmeyecektir fakat kolay bir deplasman olmadığı ortada.Zor durumlarından yararlanıp 3 puanı alan taraf biz olacağız inşallah.

SALDIR MAVİ ŞİMŞEĞİM!

15 Kasım 2010 Pazartesi

Kurban Bayramı


Tayfadaki tüm dostlarımın ve tüm Demirspor aleminin bayramı mübarek olsun.
Beraber nice bayramlara..

12 Kasım 2010 Cuma

Ofspor'u Tanıyalım


Ofspor 1968 yılında kurulmuştur.Renkleri Bordo-Mavidir.

Uzun yıllar 3.Ligde top koşturmuştur.2007-2008 sezonunda 2.Lige yükselmiştir.Geçen yıl extra play-off a kalmayı kıl payı kaçırmışlardır.

11 maçta 2 galibiyetleri var.Kendi evlerinde oynadıkları 5 maçta 4 beraberlikleri 1 yenilgileri var yani daha siftahları yok..Kendi evlerinde oynadıkları maçlarda sadece 2 golleri var..

Geçen hafta Belediye Vanspora 3-0 yenildikten sonra Teknik Direktörlerini değiştirerek Mehmet Birincinin yerine zamanında Fenerbahçede ve Galatasarayda oynamış olan Hasan Veziri getirdiler.

Bu maçı çıkış maçı olarak görüyorlar.Yeni bir Teknik Direktörleri var ve genelde ilk maçlarda bu takıma olumlu yansır..Kendi sahalarında hiç galibiyetleri yok ve bence bu maçtada bunu sürdürecekler.

Bence Demirspor bu maçı alacaktır.Tabi bu Demirspordur ne yapacağı hiç belli olmaz eğer yenilirsek şaşırmam çünkü Demirspor ilkleri sefer..

Not:Umarım artık Soner hoca çift forvetle oynar..

| Erdal'ın Kanalı...

"Erdal'ın Kanalı" ismini daha önceden duyurmuştuk. Yakınlarda gösterimi yapıldı izleyememe hüznü içerisinde vaktimizi geçirirken sevindirici bir haber filmin yönetmeninden geldi. Film artık internetten de izlenilebilecek... Sağolun, varolun....
Buyrun izleyelim :

9 Kasım 2010 Salı

| Ağladıkça...


Düşüncelerim bir girdaba süreklenirken son hızla; sen geliyorsun aklıma ve süresiz ara veriyorum dalgalara, heyelanlara, çıkmaz sokaklara...

Seninle ulaşıyorum hayallerin son raddesine, umutların kökenine, seninle buluyorum sevginin tarifsizliğini... Mavi'nin ne anlama geldiğini; senin lacivert'inle birleşince anlıyorum. Maviliğin gölgesinde ağladıkça büyüyor umutlarım... Ağladıkça hira dağı kadar büyüyor umutlarım ve lut gölü gibi yerin dibine iniyor korkularım, endişelerim...

Ağlamak en çok bize yakışıyor... En çok bizim gözlerimizde hoş gözüküyor gözyaşları, tertemiz, berrak, bir o kadar da hesap sorar cinsten... Senin yoluna ağlamak; çaresizlik değil; senin yoluna ağlamak çare bulmak, senin yoluna ağlamak çare olmak, senin yoluna ağlamak zaferlere varmak...

Güneşli günlerin, zaferlerin ışığı çoktan yüzümüze vurmuş, elimizi siper yapıyoruz başımızın üzerine... Her tarafımızdan samanyolu gibi ışıklar saçılıyor mavi mavi, ve her tarafımızda sen kokuyorsun buram buram...

Hayaller, rüyalarımızda buluşuyor seninle... Uçsuz bucaksız mehtaplarda koşuyoruz elele, kolkola, omuz omuza... Koşuyoruz sonuna kadar, nefes nefese... Hayretler içinde bizi izliyorlar, biz ise seni...

Ağladıkça oluyor tüm bunlar, ağladıkça oluyor bu güzel duygular, umutlar tavan yapıyor, hayaller deryalara dönüşüyor... Deryalara dönüşen hayalleri gerçekleştirecek olan sen. Umutları düzlüğe çıkaracak olan sen. Kokunu etrafa yayacak, adını konuşturacak, sesini duyuracak olan sen... Bize sadece sevmek ve ağlamak düşüyor önünde...

Ağlamalarımız senin gözünde değersiz ve bir o kadar da pejmürde olsun... Ağlamalarımız beş para etmez olsun, vasıfsız olsun, gereksiz olsun. Ama ağlarımız bir kenarda dursun hani olur ya aklına gelirde bakarsın, eşref saatine denk gelirde kaale alırsın, önemsersin biraz... Hayatın her anında sana ağlamak, senin uğruna ağlamak var ya ağlamak değil YAŞAMAKTIR... Sen ağlat bizi ama sen ağlama...

Ağladıkça, ağladıkça umutlarımız yeşerecek görecek göreceksin...

5 Kasım 2010 Cuma

Çanakkale Dardanelspor'u Tanıyalım


1966 yılında 4 takımın birleşmesiyle Çanakkalespor adıyla kurulmuştur.Bugünkü adını 1991 yılında almıştır.Renkleri kırmızı-beyazdır.

Dardanelspor birçok ünlü futbolcu çıkarmıştır.Bazıları; Tolga Seyhan, Gökhan Zan, Mehmet Topal..

96'dan 97'e 3 yıl Süper Ligde oynamışlardır.Teknik Direktörleri Malatyasporun ünlü golcüsü Oktay Çeviktir.2008-2009 yılında extra playofflarda şampiyon olarak 1. Lige yükselmişlerdir.Ertesi yıl yani geçen sezon geri düşmüşlerdir 2. Lige..

Bu sezon 10 maçta 2 galibiyetleri var birisi Tarsusa karşı diğeri bizi içerde yenen Tokatspora karşı.Deplasman karneleri kötü 5 maçta 3 yenilgi 2 beraberlik yani galibiyetleri yok.Ligde -Pursaklardan sonra- en az gol atan ikinci takım.3 haftadır kazanamıyorlar..

Bence Demirspor bu maçı rahat bir şekilde alacaktır..

SALDIR MAVİ ŞİMŞEĞİM!

ATKI KÜLTÜRÜ...

Tribün kültürünün en önemli görsel simgelerinden biri ATKIDIR...Atkı; Tribünün rengini, çeşitliliğini, duruşunu, ruhunu en iyi yansıtan araçlardan biridir..Tribündeki görsellikte eğer MÜKEMMELLİK hedefse, önce ATKI KÜLTÜRÜNÜN yerleşmesi gerekir..Bir maçın öncesinden sonrasına kadar geçen sürede bazı anlar vardır ki ATKI TAMAMEN ZORUNLULUKTUR..Çünkü o anlarda TRİBÜNÜN DURUŞU atkısız yansıtılamaz..Yine bazı besteleri atkıları açmadan söylemeye çalışmanın, eski sessiz filmleri oynamaktan farkı yoktur...Nasıl ki oyuncuların sesi eklendiğinde filmlere bir ruh geldiyse, bazı bestelerin ruhuda atkılardır..Birbirlerini tamamlarlar ve bu ruh o anda tüm tribüne yansır..
AMA MAALESEF tribün için önemi bu kadar büyük bir konuda GERİDE KALDIĞIMIZ BİR GERÇEK.. Besteleriyle,pankartlarıyla,duruşuyla takdir toplayan bir tribün, nedense ATKI KÜLTÜRÜ konusunda gerilerde..Bir mazeret olarak şehrimizin iklimi söylenebilir..çok sıcak geçen günler gerekçe gösterilebilir..Ama bu konunun sıcağı,soğuğu olmaz..Tribünün ruhunu tamamlayan en önemli simgelerden birisi için mevsime bakılmaz...Besteleri yada pankartları hava durumuna göre mi kullanıyoruz..Aylar önce bu başlığı açmak ve bu eksiğimizi dile getirmek istiyordum ama yaşanan acılar izin vermedi..Ankara deplasmanında İstiklal Marşımız sırasında tribüne bakarken yeniden farkettiğimiz resim acil sinyaller verdi..sonuçta bu gerçeği görmemiz ve hepberaber bu sorunu çözmemiz gerekiyor..Sorun büyükte olsa çözümü oldukça basit..Birer atkı almak..Özellikle Şimşekler Grubunda atkılar açıldığında İNSAN KELLESİ gözükmemeli..Sorunu çözmek için verilecek çaba Gruptan başlayıp, tüm taraftarlarımıza yayılmalı...TRİBÜNÜMÜZÜN RUHU İÇİN BİR ARAÇ, BİR SİMGE OLAN ATKI KÜLTÜRÜ ACİLEN YERLEŞMELİ VE EL EMEĞİ PANKATLARIMIZ GİBİ BU KONUDANDA ALNIMIZIN AKIYLA ÇIKMALIYIZ...İster Store'dan, ister yol kenarındaki atkıcı Murat abiden, ister başka yerden NEREDEN ALACAKSANIZ ALIN AMA YETER Kİ ALIN...HEM KENDİNİZ ALIN, HEM ÇEVRENİZE ALDIRIN...DÜĞMEYE HEPBERABER BASALIM VE TRİBÜN DURUŞUMUZ KONUSUNDAKİ ÇOK ÖNEMLİ BİR SORUNUMUZU DAHA AŞALIM...SON SÖZ DEMİRSPORLUNUNDUR...

Bazıları Asla Yılmaz.......Şimşekler Grubu........ (www.adanademirspor.com)