16 Ekim 2011 Pazar

"Benim Gülen Yüzüm" #CEBİMDE YOKTU,YÜREĞİMDEN VERDİM

...

Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.

Sıcak bir yaz akşamı,ailecek teyzemlerde oturuyoruz...Kumandaya uzanıp televizyona hafifçe ses veriyorum.Hissiyatım yerel kanaldaki Demirspor haberini kaçırmamak istiyor fakat zihnim çay içip üstüne karpuz kestiğimiz bu normal aile ortamından soyutlanmanın yanlış olduğunu kanıksamış.Bir yandan teyzemin elime tutuşturduğu karpuz dolu tabağı alıyorum, bir yandan da gözucuyla haftalardır transferde adı geçen futbolcuları almış mıyız diye televizyonu yokluyorum.Derken sol yanımdan ani bir şekilde orta açılıyor ceza sahasına,Adanasporlu eniştem ceza sahamda vuruyor voleyi;

''siz bu sene de çıkamazsınız''...

Hiç istediğim bir şey değil bu.Ayda bir kere anca görebildiğim insanlarla geçirdiğim zamanı klasik futbol muhabbeti yaparak harcamak doğru gelmiyor elbette.Lakin eniştemin vurduğu topu mutlaka kalemden çıkarmam lazım.Sol yanıma dönüp plonjon yapan bir kaleci edasıyla ağzımı açıyorum,hoş sohbetle geçen aile ortamını zedelememeye özen göstererek,lafı geçiştirmek üzere ''çıkmasa da farketmez'' diyorum.Çok büyük bir laftır aslında ''çıkmasa da farketmez''.Ama karpuz yediğimiz klasik bir aile akşamında bir anlamı yok elbette.Sussam gönül razı değil,anlatsam kimse anlamaz! Kimsenin idrak etmesini beklemiyorum.Neyse ki eniştem kaleciden dönen topa atılırken ince bir alay edasıyla ''sabredin,sabredin bir gün çıkarsınız elbet'' diyor.

Kafamda eniştemi susturabilecek onlarca cevabı oluşturabilecek binlerce cümlenin hepsini es geçiyorum,yılların verdiği hayalkırıklığın böyle alakasız bir ortamda alakasız bir muhabbetle hatırlatılması benim için problem değil,keyifli bir aile muhabbeti yaptıktan sonra 6 aylık kuzenimi öpüp sevmenin peşindeyim.Sebebi budur ki, muhabbeti içimdeki duygusallık ekseninden atıp ''ya enişte,ne buluyorsun şu takımda,ciddi soruyorum,neyi çekiyor seni? Taraftarı olmadığına eminim,renkse araban bile mavi,Demirspor'un büyüklüğünü de biliyorsun,neden yani Adanaspor?'' diyorum.Amacım eniştemin vereceği cevaba ''o da doğru,sende haklısın,haha hehe'' falan filan deyip muhabbeti bitirmek ve minicik kuzenimi kucağıma almak.Derken aklımdaki bu güzel düşüncenin rüzgarda dalgalanan bir yaprak gibi uçup gitmesine neden olan cümleler silsilesi geliyor eniştemden...

''Bak Gencay'' diye başlıyor,sigarasını yakıyor,derin bir nefes alıyor ve ardından aylardır zihnimde kendini sürekli tekrarlayan cümleleri sıralıyor,''Benim babam hasta Demirsporlu'ydu.Sürekli maçlara giderdik beraber.5-6 yaşında ya varım ya yokum.Bir maçta Demirspor farklı mağlup.Tribünde herkes sinirli,tepkili.Babam maçın bitimine yakın maratonun tellerine indi,ağlaya ağlaya futbolculara sövmeye başladı.Bende anlamsız anlamsız napıyor bu adam diye onu izliyorum.Derken maç bitti,futbolcular soyunma odasına giderken babam küfürlerin dozunu iyice arttırdı.O an babamın psikolojisini sen düşün artık,adam oracıkta felç geçirdi.Sinirden dilini ısırmış ağzını açamadılar.Ellerini de tellere sımsıkı yapıştırmış öylece kaldı.İtfaiye ekipleri tellerden alıp ambulansa bindirinceye kadar hüngür hüngür ağladım.Kısmi de olsa sırf Demirspor yüzünden felç geçirdi adam o gün yani.O yaşta kolay bir şey değildi benim için.İşte o gün bu gündür Demirspor'dan hep nefret ettim...''

Güler misin,ağlar mısın? Donup kalıyorum.Sıradan bir futbol muhabbeti ortamın tüm neşesini alıp götüren acılı bir Müslüm Gürses şarkısı kıvamında arabeskleşiyor bir anda.İçimde doğan hüzün güneşini sadece iki dudağımın arasından belli belirsiz çıkan ''haklısın'' lafıyla geçiştiriyorum.

''Haklısın enişte,haklısın''... Yüreğim o an kömürleşse de spor haberleri eşliğinde bal gibi karpuzu yemeye devam ediyorum...

Başka bir gün,lanet bir sabah...

Akşamdan kalma bedenimle kör kütük halde yatarken çok sevdiğim bir abimin telefonuyla irkiliyorum.Gözümü açana kadar telefon kapanıyor,bakıyorum 6 çağrı.Gözlerim gerekli mağrurluğa ulaşamadan ortama aykırı bir şekilde telefonum bir kez daha çalıyor.

''Kusura bakma abi ya,uyuyordum.''

''Gencay sana çok kötü bir haberim var''

''Hayrola,ne oldu abi ya?''

''Bekir Çınar intihar etmiş,bu sabah iple kendini asmış''

Amcam ve dedem öldüğünde hissettim ben bu hissi.Göğüs kafesinde tonlarca ağırlığında bir kütle hissedersin.Konuşmak istersin ama kelimeler boğazında kitlenir.Saniyenin yüzde birinde yüzbinlerce cümle yoklar beyninin kıvrımlarını.Sebep-sonuç hepsine en ağırından söversin.Aldığın her nefes zülm gelir o an.Sevdiğin kızı başkasıyla kolkola görmeye benzemez.Can dostunun yüzüne düşen gözyaşını görmeye benzemez.Kalabalık bir kavgada elmacık kemiğine oturan bir yumruk gibi sarsar seni.Ömrünü adadığın takımın finalde 5 yediğini görmeyle ise uzaktan yakında alakası yoktur.Zamanı durdurup ölmeyi dilersin ama simsiyah bir hüzün bulutu kaplar içini saliseler içinde,bağırmak haykırmak istersin ama dudaklarından zar zor dökülür sadece üç hece;

''yapma ya!''

Yapma be abi,yapma...İş mi şimdi bu? Telefonu kaparsın.Gözlerin görmesin,ellerin tutmasın ve hatta zihnin düşünmesin istersin.Ama elinde değildir.Onlara söz geçiremezsin.Zihinsel depremine fiziksel çaren yoktur.Asla içinden geçenleri anlamazlar.Zamanı durdurmak istersin ama saatine baktığında yine hayalkırıklığına uğrarsın.O andan sonra ''gerçekle'' savaşın başlar,kabullenmek istemezsin duyduklarını.Ama zaman düşman olmuştur bir kere sana.Gün akıp gitmektedir.Mecburen nefes alır,mecburen su içer,,mecburen birşeyler yer ve mecburen istemeye istemeye gözünü kapayıp aklındaki düşüncelere rağmen uyursun.Yaşamını durduramazsın...

Telefon çalar,''Yarın sabah 10'da kaldıracağız cenazeyi'' der birisi.Gidersin,zihnin kapalı bir halde...O keyfini kaçıran mezarlıkta yakınlarını,ortak arkadaşlarını,hatta düşman olduğun rakip takım taraftarını bile yanında görürsün.Bir nebze olsun iyi gelir ama kaybettiğinin kişinin önemi daha da büyür bir anda içinde,bu daha da derin sızılar demektir kalbinde.Aklından çıkmaz.Resimlerine bakarsın gözlerin dolar.İçine akıtırsın gözyaşlarını.Yedisi,kırkı derken haftalar böyle geçip gider...

Başka bir gün,lanet bir gece...

Günün yorgunluğu sırtındadır,telefona bakar durursun,kız mesajına cevap atmamıştır.Denkleştiremediğin ev kirası beynini kemirir durur.Bitanesi kız kardeşini özlemişsindir,2 gün sonra gireceğin sınav da selam çakar yorgun bedenine.Canın sıkılır,önce sitemkar bir şarkı açarsın,sonra da bir tuborg kırmızı.Zaman bu sefer dost gözükür sana...

Ailen,arkadaşların,varsa sevgilin...Hayatını tartar durursun.Dertlere derman var mı diye düşünürsün.Derken yine o mavilik gelir aklına üstü başı toz içinde pis pis sırıtarak.Açarsın eski bir maçın videosunu Youtube'dan,hat-trick yaparsın tuborg kırmızıyı..Herşey uçar gider,geçmişin güzellikleri ya da kaybedişleri canlanır zihninde.Gittiğin uzak bir deplasman gelir aklına,dostunun omzunda söylediğin bir beste,boyadığın bir pankart ya da deplasman otobüsünde dönen bir muhabbet.Zihnin geçmişle dans ederken yine kaçınılmaz sonun farkındasındır...O gelecektir yine aklına.Vuslat vaktidir,buruk bir halde...Gelir zihnine ömürlük misafir,yine başlar göğüs kafesin sana ağır gelmeye.Düşünür durursun...Keyifli anlardan başlarsın.Halı sahada bizle maç yapmasını hatırlarsın.Maç dışı bir gün kale arkasında takılırken ''Merhaba çocuklar'' deyişini hatırlarsın,gülen yüzü eşliğinde.Sıkıntımız olursa çözeceğinden eminizdir.Klübün kebap gününde kebapçı olur,taraftar forumlarında internet kurdu olur,tribünün üstü kapatılırken mimar olur,Livorno gelirken organizatör olur,deplasmanlarımızda gırtlak patlatan bir taraftar olur,kazandığımız maç sonu üçlü çektirirken esmer bir yiğit olur ya da kaybettiğimiz maç sonu ağlayan esmer bir çocuk olur.Ha bir de unutmadan,protokolde de başkan olur.Hem de en alasından...Hat-trick kesmez,önce 4. sonra 5. golünü atarsın,hislerin tavana vurur,çektiği acılar gelir aklına,derin derin iç çeker durursun.Hayatın ceza sahasındasındır artık,acımasızlığına sürekli sitem edersin,okkalı okkalı söversin.Anlamlandıramazsın olanları.Belki de onun en vurucu anı belirir zihninde bir anda,uçup gidersin Büyük Başkan'ın o son gecesine.İçindesindir o gecenin,acıları yaşarsın yeniden.Adanademirspor.com'da forumu karıştırırken başkanı online gördüğünü hatırlarsın... ve yazar shout-box'a;''selamlar,şampiyn adna demrspor''... Niye böyle yazdı diye düşünmeden edemeyişin gelir aklına,yine derin bir iç çekersin...Offf...O gecenin sabahını ise düşünemeyecek kadar diptesindir artık,sen ve biran bitmiştir,yatıp uyumaya karar verirsin.Zihninde onun güleryüzüne elveda dersin,gözlerin dolmuş bir halde.Güzelce bir küfredip hayata,yatarsın güzel yatağına.

Lakin bilirsinki peşini bırakmayacaktır.Demirspor'u hayatından çıkaramayacağına göre o da sürekli zihnini yoklayacaktır.Hayatının geri kalanında mutlaka yitirdiklerinin özlemi üzecektir seni.'' Böyle hayatın...'' diye başlarsın cümlelerine sürekli,20-30 yıl daha yaşama ihtimalinin azımsanamacak büyüklüğüne rağmen.Yeri gelir acıya da güler hale gelirsin.Rutine bağlar sürekli başa sararsın...

Ne eniştemin babasının suçunu anlayabildim bu hayatta,ne de Büyük Başkan'ın...Ne de yüzbinlerce renkdaşımın...Biz mücadele ederken uğrunda kibirli kibirli güldü kimi zaman Demirspor.Düştüğümüzde bir tekmede o vurdu karnımıza.Bazen de dertlerimizi ona anlattık,göl kenarından armasına bakıp hayata tutunduk.Gidecek yerimiz yoktu,düşmanımız çoktu.Ona sığındık,ailemizden birisi saydık.Cebimizde yoktu,yüreğimizden verdik.Onunla büyüdük,onunla yaşlandık.Dostlar edindik,canlar verdik,kazanmayı,çoğu zamansa kaybetmeyi öğrendik.Kimi zaman sayesinde yüzümüz güldü.Kimi zaman üzüldük.Ağladık.Yüzümüz gülse bile derin derin ağladık...Ama hiç bir zaman vazgeçmeyi aklımızın ucundan geçirmedik...Ucunda ölüm olsa bile...

Başka bir gün,lanet bir gece...

''selamlar,şampiyon adana demirspor''

...

Gencay Sivuk

1 yorum:

Onur Tireng dedi ki...

Yorum yapmaya elim varmıyor. Yüreğine sağlık Gencay.