18 Mart 2013 Pazartesi

Yazı-Yorum

Ligin 2. yarısında 9 hafta geride bırakıldı. Adana Demirspor'umuzun bu haftalar neticesinde topladığı puan ise 9... Maç başına sadece 1 puan düşüyor. Ve bu üzücü tablo bizi küme hattı ile zirve hattının tam ortasına düşürdü.
Bu gidişatın tahlilini yapacağımız zaman bu sonuca etken olan nedenler arasında iki ana başlık var.
Hakem hataları ve yanlış transferler !
"Türkiye futbolunun en temiz adamı" olarak sıfatlandırılan Cüneyt ÇAKIR isimli FIFA kokartlı TFF'nin en prestijli hakemi Adana Demirspor - K. Erciyesspor maçına atanıyor. Aynı keza yardımcı hakem de en az kendisi kadar deneyimli bir isim olan Bahattin DURAN. Ve nasıl oluyorsa bu ikili ülkenin en iyi hakemleri iken ortaya hüsran idari zemin çıkıyor. İzleyenler hatırlayacaklardır bu büyük isimlerin küçük hataları nelere mal oldu. Neden bu maçı örnek olarak aldım çünkü 1. ile maç yapıyoruz ve eğer yenseydik zirveyle aramızdaki puan farkını 4'e kadar indirecektik ve aynı zamanda bu maç talihsizlikler sersinin başladığı maç olarak görebiliriz. Cüneyt ÇAKIR'ı eleştirmemizi haksız görebilecek arkadaşlar vardır elbette ama Cüneyt ÇAKIR ve Bahattin DURAN ikilisinin Manchester United - Real Madrid maçında yaptıkları hataların nelere mal olduğunu görerek eleştirimizin haksız olmadığına kanaat getirebilirler. Neredeyse puan kaybettiğimiz her maçta hakem hataları mevcut. Çalınan her düdük maçın yönünü değiştirecek nitelikte önem arz etmeye başladı. Umarız bundan sonraki maçlarda mağlubiyetlerin sebebi hakemler ve düdükleri olmaz !
Hakem hatalarından sonra sıkıntı arz eden en önemli konu ise yanlış transferler... Yapılan transferler ne takımın atak düzenine ne de hızına ayak uydurabiliyor. Transferlerin takımın eksikliklerini gidermesi, iyileştirmesi lazım ancak iyileştirmek bir yana aksine yarayı daha da fazla açıyorlar.
Bir de bunca sorun varken T.direktörün "Taraftar baskısından kaybediyoruz." diyerek topu bize atması gösteriyor ki yönetimin söyleyecek sözünün olmamasının ve durumu düzeltecek bilinçlerinin de olmamasının kanıtıdır. Rakiplerimiz taraftar gelsin diye bedava bilet dağıtırken biz pazartesi akşamı bile kapalı gişe oynadık... 
Eğer doğruysa yani futbolcularımız taraftar baskısından oynayamıyorlarsa bu tribündeki gücümüzün, sahaya etkimizin göstergesidir gurur duyarız. Diğer bir yandan da futbolcularımızın Mavi-Lacivert formaya yakışmayacak şekilde zayıf ve aciz olduğunun göstergesidir.
Ne siz biz olmasak da maç kazanabileceksiniz, ne de biz o tribünleri bırakıp evlerimize çekileceğiz. Siz yoktunuz biz hep o tribünlerdeydik taşeron yönetim. Görevinizi yapamıyorsunuz ondan sonra t. direktörün ağzıyla taraftarın onuruyla yerine getirdiği görevini elştiriyorsunuz. Futbolcu ya Demirspor taraftarının etki ve tepkisine alışır ya da sizlerle beraber çıkıp giderler. Çünkü biz hep buradayız...
Ama elbette ki bunun sadece yönetimin fasaryası olduğunu ve gerçek olmadığını düşünüyoruz, inanmak istiyoruz.
Biz inanıyoruz, sizler de bizim gibi inanırsanız zaferin zor olmadığı görünecektir.
Her gün yeni umutlara...
Sevgi, saygı, bağlılık
İnançlarımızla !

Hiç yorum yok: