22 Nisan 2013 Pazartesi

Hep hüzün, acı ve keder...

Tayfadan Çağdaş ağabeyimiz söylüyor;
"Sadece bana özel bir durum değil galiba... Bütün DEMİRSPOR'luların tadı yok bugün..." Doğru söylüyor.
Neden mi ? 

Bu hafta istisnai maçlardan birine rast geldi. Bu hafta maçı hep beraber oturup televizyondan izlemek yerine tribünden izleme fırsatı bulduk. 2012 ocağından bu yana ilk defa İstanbul'a maça gelen takımımızı destekleyecek olmamızın ve birazda ev sahibi konumundaymışız gibi olmamızın verdiği avantajla en güzel tribünü, pankartları amaçlıyorduk. Önce insanlara ulaşmak için stickerlar çıkarttık şehrin her yerine yapıştırdık bunları. Daha sonra "Abbas Ağa geceleri"nde toplandık. O gecelerde el emeği göz nuru pankartımızı yaptık, çok da beğendik, güzel dedik. Tabi Adana'dan ve diğer şehirlerden tayfalar da gelmişti. Pankartlar asıldı, bayraklar dikildi, formalar giyildi, davullar hazırlandı maçın saati beklenmeye başlandı. Her şey yolundaydı. Bugünü belgesel yapmalıyız diyorduk, maç hazırlıkları, tribün şovu ve tayfamızın kuruluş yıl dönümünden (20.04.2009) bir gün sonrasına denk gelen Kartalspor maçı... Biz üzerimize düşeni yapmış, yaklaşık 400 kişi kendimize ayrılan alanı doldurmuş, sırayı futbolculara devretmiştik...
Sonuç skandaldı... 3-1 !

O kadar umutluyduk ki bu sefer güleceğiz, bu şehri biz yakacağız, yastığa başımızı koyduğumuzda gururla gözlerimizi kapatacağız diye... Sahada alınan mağlubiyet Emeklerimizin ve uzun zaman sonra yeşeren umutlarımızın üzerine gölge düşürmüştü... O kadar heyecanlıydık ki o kadar yüksekten düştük ki bu neticeyle üzüntümüzün tarifi olamaz.
Tabi durum bununla bitmedi... Maşallah "Polis memurları"(!) dün tam performansınydaydı. Kartalspor taraftarıyla bir husumet ya da sürtüşme hiçbir şey yaşanmadı oysaki. Ama silahların ve jopların gölgesi altında stattan yaklaşık 400 kişi tek tek çıkartılmaya zorlandı. 13 saatlik yolculuk, alınan mağlubiyet, uykusuzluk ve  polisin bu baskıcı tavrı ortamı gerdi... Gözlerimle arkadaşlarımızın itile kakıla otobüse bindirilmeye çalışıldığını gördüm, sanki bir hayvanmış gibi. Bunun üzerine arkadaşlarımızdan biri, " Biz bir şey yapmadık bizi böyle döverek otobüse bindiremezsiniz, bu terörödür." dedi. Sadece kendi duyduğumu yazıyorum, net bir şekilde komiser şunu söyledi; "Çevik Kuvveti üzerinize yürütürüm, köpek gibi her yerinizi kırar öyle binersiniz bu otobüse."
Ne cam çerçeve indirdik, ne de rakip takımın taraftarıyla kavga ettik... "Ben devletim!" diyen, "Abi bir şey olmadı ki." dediğimiz zaman, "Bir şey olamaz da zaten" diyen bir polis kılığına girmiş terörist, provokatör grup ile karşı karşıya geldik. Tabi her polis böyle değildir zira aramızda aktif görev yapan şerefli, onurlu, gururlu polis arkadaşlarımız vardır ve saygı duyduğum insanlardır kendileri. Ama tabi bu Çevik Kuvvet birliklerinin sivil polisi bile linç ettiği vakalar mevcuttur. Bu da suçlu veya suçsuz ayırt etmeden "saldır" emri geldiği zaman altına aldığını insanlıktan çıkarcasına ezdiğinin göstergesidir. Dün üzüldük, darp edildik, baskı gördük, gözümün önünde polislerin 8-9 yaşında bir çocuğu düzeni bozdu diye grubun içine geri itilmesine ve çocuğun ağlayarak babasına sarılmasına şahit oldum. Ayıptır küçücük çocuk ne yapıyorsunuz dediğimde ise aynı şekilde jopuyla beni de geri iterek " Uzak dur!" dedi. Kendimi o an Cumhurbaşkanlığı'na bombalı saldırı hazırlarken yakalanmışım gibi hissettiren polise gerçekten acıyarak baktım. 

Uzun lafın kısası Çağdaş ağabey haklısın, hiçbirimizin tadı yok bugün.
Ve ısrarla söylüyorum ki;

Sevgi, Saygı, Bağlılık
Dostluklarla!

2 yorum:

Adsız dedi ki...

adanadan ist gelip kartalspor maçında ads bileti bile bulamıyorsan gidip mavi lacivert çubuklu formanla ev sahibi kartalspor seyircisiyle birlikde izliyorsan peki bunun adı ads aşkı değilde nedir....

Adsız dedi ki...

polisin yaptığından çok,bizi üzen şey maçtan önce kimse dışarda kalmayacak diyen abilerimizin, dışarda kalan taraftarlara hiç sahip çıkmamaları oldu.