24 Nisan 2013 Çarşamba

Dersimiz DEMİRSPOR

 Yaşadığımız ülkede her dönemin kendine has sorunları olmuştur. Ama bir konu var ki hep tartışılmış ama bir türlü çözüm bulunamamıştır...
 "Futbolda taraftar nedir, nasıl olmalıdır ?"
Ana tema bu. Bunun üzerinden yeni sorular atılır ortaya tartışmanın yönü değişir bazen. Günümüzde soru futbol sevdalıları arasında genel olarak şu şekille yorumlanmıştır;
 "Taraftar dediğin tribünde 90 dakika son nefesine kadar bağırır."
Günümüz taraftarının olması düşünüldüğü kimlik budur. Tabi bu diğerlerinin görüşü. Bizden önce sırada çok abilerimiz var ama biz de bir Demirspor'lu olarak bu taraftarın yapısı ve duruşu meselesine el atalım dedik. Ve aynı zamanda son günlerde yapılan olumsuz eleştiriler için belki bir aydınlanma, belki bir anlam karışıklığına düşmeme noktalarında yardımcı olur.
Evet !
Adana DEMİRSPOR kurulduğu günden itibaren belirli bir taraftar kitlesine sahip olan ve bu kitlenin de her gün artarak büyüdüğü bir Spor Kulübüdür. Birçok taraftar grubu için, hatta bütün taraftar grupları için demek yanlış olmaz sanırım, tribünler bağırıp çağırmakla ve küfretmekle yani diğer manada gündelik hayatın sıkıntılarından uzaklaşmanın bir yolu, bir huzura kavuşturucusu olarak görülmüştür hep... İnsanlar gider bağırır o statta. Hakeme söver, futbolcuya söver, faul yapana söver, gol yiyene söver... Çünkü evde, işte, ya da arkadaşlarlayken bir sorun çıkmıştır ve içini dökmesi lazımdır bu insanların. Statlar en uygun yer olmuştur bu konuda...
- Abi bu hafta derbi var, gel Adana DEMİRSPOR tarafına fazla biletim var, atmosfer filan müthiş gel stres atarsın.
+ Tamam olur.
 Bu arkadaş, statta, arkadaşının gazıyla bağırır, çağırır, hoplar, zıplar ve bir de Demirspor yenerse o gün bu adam artık koyu bir Demirsporludur. Kendine bağırmanın, haykırmanın iyi geldiğini farketmeden tutulur Demirspor'a. Ondan sonra da kendisi gibi maçta bağırmayanları Demirsporlu olmamakla suçlar. Dar bir bakış açısı... Eylem var onaylıyoruz ama eylemin niteliği sıfır !
DEMİRSPOR'luluk buraya kadar söylenenlerle olmaz, olamaz !
Kurulduğu günden bugüne dek taraftarlarının gerek tribünü sokaklara gerekse sokakları tribüne taşıması nezdinde ülkemizde ve şehrimizde futbola kozmopolit (çok yönlü) bir bakış açısı kazandırmıştır. İlk futbolcularının ve taraftarlarının demir yolları işçisi olması sebebiyle her zaman halkın sorunlarıyla iç içe olmuş ve takımın başarılarıyla da bir nevi halka kahramanı olmuşlardır. Bu nedenledir ki bu taraftarlarda hep bir sorumluluk bilinci hep bir öne çıkma potansiyeli oluşmuştur. İlk yıllar, ilk 30 yıl diyebiliriz sanırım, bir "Demirspor'lu duruşu" portresi yaratmıştır. Ve abilerimiz bu duruşu bizlere kadar getirerek bizlere de aşılamış, yaşatmamızı beklemektedirler. Ben 52 yıl önce İstanbulspor - Adana DEMİRSPOR maçını Mithatpaşa stadından canlı izlemiş adamlar tanıdım. 1-2 'de kazanmışız üstelik. Herkes bildiği, yaşadığı ve şahit olduğu kadar konuşmalı. Ben yaşadıklarım, duyduklarım ve analiz edebildiğim kadarıyla kurum olmaktan çıkmış kitleselleşmiş Demirspor taraftarlılığı üzerine açıklama yapmaya çalışayım;
Demirspor'luluk; Tribünlerde takımı desteklemek değildir. Onu okulda, evde, fabrikada ve sokakta yaşamaktır;
Demirspor'luluk; Holiganlık değil bir felsefedir;
Demirspor'luluk; Sevgi, saygı ve bağlılıktır;
Demirspor'luluk; Kaybettiğinde ağlamak, kazandığında gülmektir;
Demirspor'luluk; Düşene yardım etmektir, yaşlının elinden tutmaktır;
Demirspor'luluk; Bütün farkındalıkları bir yana bırakmaktır;
Demirspor'luluk; Bir orman gibi kardeşcesine yaşamaktır;
Demirspor'luluk; İhtiyacı olana kitap, defter gönderebilmektir, Hasta hemşehrisine düşünmeden kanını verebilmektir;
Demirspor'luluk; Kaybetse de vazgeçmemektir, takım halı sahada oynarken kaldırımda desteklemektir;
Demirspor'luluk; Delikanlı olmaktır, kadınına sahip çıkmaktır, annene ve babana saygısızlık etmemektir;
Demirspor'luluk; Her ne iş yapıyorsan o işin en iyisi olmaktır, kimseye kendini güldürmemektir, örnek alan değil, örnek olan olmaktır;
Demirspor'luluk; Haksızlığı yüksek sesle söyleyebilmektir;
Demirspor'luluk; Üstten bakmamaktır, hor görmemektir, küçümsememektir;
Demirspor'luluk; Geldiğin yeri ve kim olduğunu unutmamaktır;
Demirspor'luluk; Yaptığın her hareketle Armanı ve rengini temsil ettiğini bilmek, Maviyle yatmak lacivertle kalkmaktır;
Demirspor'luluk; Şeref, onur ve gururdur.

Azı mutlu, çoğu mutsuz ama hepsi umutlu çocuklara...
Dostluklarla!

Hiç yorum yok: