30 Nisan 2009 Perşembe

DAR AĞACINDA MİLYONLARCA FİDAN...


2 Gündür dönüp dolaşıyorum interneti... Lüzumsuz konular hakkında kitaplar kadar yazılar kaleme alan şahıslar... Kahpe bir elin döşediği mayınlarla ŞEHİT olan Aslanlarımıza 3 kelime dahi ayırmıyor...YAZIKLAR OLSUN...


"ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERE ÖLÜ DEMEYİN! BİLAKİS ONLAR DİRİDİR; FAKAT SİZ BUNU ANLAYAMAZSINIZ."
(BAKARA 154)


ÇOK KÖTÜYÜM...


Herkes bu proğramdan bahsediyor bir gündür... İzleyememenin vermiş olduğu üzüntü ile okudum tüm yazıları... Yazılardan az biraz canlandırdım proğramı gözümde... Ama Allahtan bazı blog sitelerinde vermişlerde linkleri indirip izleme fırsatı buldum dün akşam... Keşke izlemeseydim...

O neydi abi ya öyle... Tribün liderleri konuşmasından çok İlkokul sıralarında yaptığımız muhabbetler gibiydi... O bi laf söylüyor... O ona bi laf söylüyor... Futboldan tribünden anlamayan bir adam ortada yönetmeye çalışıyor... En hoşuma giden bölüm... Taraflı yayın yapmak gibi olacak ama... Göksel abinin "Biz gazetede çıkmak için sevmedik" cümlesinin ve Fenerbahçe Tribün lideri Sefa nın "Adana DemirSpor taraftarını hayranlıkla izliyorum." demesinin geçtiği bölümler aklımda kaldı...

Son bölüm gerçekten rezaletti... Ben bitimin gelen tüm liderlere söz hakkı verip son söz ile bitirilmesi ve artık atkımı verilecek formamı verilecekse o zaman verilmesini bekledim... Hele bir Tribün Liderinin Sunucunun arkasına geçerek atkısını açıp fotoğraf çektirmeye çalışması çok gülünçtü...

Ben yine Tarafsızlık ilkesini çiğneyerek Forza "GÖKSEL ABİ" diyorum... Öyle be göksel abi... senelerden beri 2.lig b deyiz... 10.000 lere oynuyoruz her maç kimse bunu yazmıyor... Önemli değil zaten...

"BİZ GAZETELER YAZSIN DİYE SEVMEDİK Kİ!!!"

29 Nisan 2009 Çarşamba

Ruhumda ki ÇOCUK...


Sabah sabah blog gezilerimde bir resim ile karşılaştım... En çok sevdiğim resim içerisinde çocuklar olan resimdir... Ben çok beğendim fakat izin almadım konuyu buraya taşırken... Kusura bakmasın http://sekerliler.blogspot.com/ ekibi...




Buyrun...

Sokakta top oynamayı , kaldırımlarla duvar pası yapmayı , Van Basten olmayı ne kadar çok özlemişim.


- Gel oğlum kalk bakalım tahtaya, sana bir sorum var.
- Buyurun, sorun öğretmenim.
- Canlılar kaça ayrılır?
- Dörde ayrılır öğretmenim...
- Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım...
- Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar...
- Çocuklar da insan değil mi oğlum?
- Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim...
- Peki, şimdi yeniden say bakalım....
- Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar...
- Oğlum insanlara ne oldu?

- Düşünebilenler hep çocuk kaldılar, düşünemeyenler de hayvanlaştılar öğretmenim."

28 Nisan 2009 Salı

İstanbul Tayfası (Replay)

Bloğu açarken böyle bir düşüncemiz yoktu önceleri... Ama İstanbulda yaşadıkça ve diğer takım taraftarlarını görünce neden olmasın sorusu yöneldi beynime... Forumlarımızda sürekli İstanbul, istanbul dedik dedik durduk... Ama herhangi bir organizasyonumuz veya faaliyetimiz olmadı... Hep sönük kaldık diğer anadolu kulüp taraftarlarından... Karşıyaka izmirdeki kendi maçlarına istanbuldan 1 otobüs kaldırırken Bursaya onbinleri götürmüş bir kulüp istanbulda potansiyel bulamadı... Her şey müsait ama sadece bir kıvılcım lazım bu işe... Evet Bu sefer biz başladık biz bitireceğiz bu işi... Ve sonuna kadar devam edeceğiz... Hadi beyler toplanma zamanı demeyeceğiz... TOPLANACAĞIZ... Hadi beyler buluşma zamanı demeyeceğiz... BULUŞACAĞIZ...

Sürekli duruşları ve çizgileri ile örnek verdiğimiz ANKARA TAYFASI bizden çok mu? hayır ama daha iyi organize olabiliyorlar... Biz önümüze bir hedef koyuyuoruz ve bu yolda ilerliyoruz... Biz YÜRÜYORUZ... Yürüdüğümüz yolda bize eşlik etmek isteyen arkadaşlar başımızın tacıdır... Ve öylede kalacaklardır...

Ben irtibata geçebildiğim arkadaşlar ile irtibata geçtim ama ulaşamadığım arkadaşlar muhakkak vardır... Her şeyimiz olmak üzere yeterki birlik ve beraberlik içerisinde olalım... Tek bir fikir ile PANKART hazır...TEZAHURAT hazır... KONYASPOR hazır... DEMİRSPOR hazır... TOPLANMALAR... BAĞIRMALAR...ÇAĞIRMALAR...MEŞALELER... KONFETİLER... Herşey hazır tek eksiğimiz İNANANLAR ORDUSU na mensup kişiler...

Kendilerini İnananlar ordusunda hisseden herkesi bekliyoruz... SAYGILAR...

İletişim : mito_01_01@mynet.com

27 Nisan 2009 Pazartesi

SAMUEL MORSE DEMİRSPORLUDUR...


Google a her girişimde logosu bir değişik oluyor ve ben her logo değiştiğinde üzerine tıklıyorum ne olmuş diye... Bu sefer yine logoda bir değişiklik var idi... Çizgiler kısa kısa... Acaba bir hatamı var dedim ama yine tıkladım SAMUEL MORSE çıktı karşıma... Şöyle yazıyordu hakkında...

"Samuel Finley Breese Morse (d. 27 Nisan 1791 – ö. 2 Nisan 1872) ABD'li bilim adamı. Mors alfabesinin mucidi.

1832 yılında ABD'li ressam Samuel Morse, bir yolculuk sırasında kendisine elektromıknatıstan söz eden bir yolcuyla tanışmıştı. Telgraf üstünde zaten çalışmaları olan Morse, bu sefer elektromıknatıslı telgraf için çalışmaya başladı. 1835 yılında, Morse ilk elektromıknatıslı telgrafını yaptı. O telgrafta bulunan elektromıknatısa başlı bir kalem vardı. Bu kalem kâğıt bir şerit üzerine elektromıknatıstan aldığı hareketle zig zag çizgiler çiziyordu. Bu sistem pek başarılı değildi. Daha sonra Morse ve yardımcısı Vail bunu geliştirdiler. Nokta ve çizgilerden oluşan bir kodlama sistemi ortaya çıkardılar. Bu kodlama sistemi, daha sonra tüm dünyada kabul gören Mors alfabesiydi."

Evet Belkide en dibe indiğimizde MORSE ile karşılaşabiliriz...Belkide Blogda DemirSpor u yazmama yardımcı olan ilk MORSE idi... Kim bilir Belki MORSE de DEMİRSPORLUDUR...

25 Nisan 2009 Cumartesi

ETME...


Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme...

24 Nisan 2009 Cuma

4 KOLDAN SALDIR!!!


Son 4 maç... Çıksan şu gruptan ne olur be ŞİMŞEĞİM...

23 Nisan 2009 Perşembe

Bildiğin Gibi Değil!!!

AsLında yazıLması gereken o kadar çok şey varki,bir Tribün Adına yaşanıLan YitiriLen bir Ömrün Çoğunu Omuz Omuz'a anıLarLa Geçirdiğin KardeşLerin aiLen Gibi Sevgi'yLe Saygı'yLa BağLıLık'La,Bir Çınarın DevriLmemesi Gibi Uzun hayat maratonunda Hayatının anLamını buLduğun bir SEVGİ Aşk Gibi,Seni ÇocukLuğuna o mutLu GüzeL GünLere Takmadığın Hayatının DerinLikLerine Götüren, Hüzünü biLmediğin,Sevinç İçinde Yaşadığın o GüzeL GünLere Götüren Bir asırLık Hayat Gibi birşey asLında...



Tribün;Hayatın Kendisi İsyanın En Doruk Noktası,bir hayat feLsefesi oLmaya başLadığı zaman geçmişine Dönüp Bakamıyorsun biLe,o Kadar yıLLar geçmiştir ki Tanıyamayacak haLe geLmişsindir Yitirdiğin Bir Hayatı,İnadına Bağırdığın,Uğruna öLümü Göze aLdığın,GeceLerini Gündüz yapan GündüzLerini Dünyan Yapan Masmavi Bir Hayatın Lacivert İsyanına tanıkLık Eden failini biLe buLamadığın MeçhuL bir AŞK...Kimisine Göre takım sadece bir futboL Oyunundan ve 22 futboLcudan oLuşan bir oyun,asLında DeğiL Sadece FutboL öyLe DeğiL Ötesi...anLam Veremediğin Bir Sevgi uzakLarda ÖzLediğin Hasretini Çektiğin bir Aşk gibi her geçen günde özLemLe BekLeniLdiğini biLen bir SevgiLi Gibi UmutLu Hayata SevinçLe Bakan bambaşka Dünyadır asLında...

Umudunun en uç noktasında HayaLLerinin Ötesinde Yaşıyor Senin İçinde ''AŞK'ın.Aşk iki kişinin payLaştığı Bir Sevgi değiL ki;bizLer İçin aşk karşıLıkLı DeğiL !!!! Biz o AŞK'lardan mağLup Çıkacağımızı biLdiğimiz İçin Sadece RenkLerine Mavisine Lacivertine Aşık oLduk,Terk ediLmedik,yaLnız kaLmadık...SevgiLine söyLediğin cümLeLere kattıgın Duygu yükLü keLimeLer değiL Bizimkisi,Bir DÜnya bir hayata bakış açısıdır,SeviLmediğini biLe biLe Sevmektir öLümüne,VazgeçiLesi bir sevda değiLdir.Aşk'ın en mavisinden yoLcuLugun Uçuk Lacivertine Götürdüğü anLamdır...Her Sevdadan MağLup çıkan biz ADANADEMİR Sevdasında her zaman gaLip geLmeyi biLdik,Çünkü biz pLatonik bir aşkın öLümsüzLüğüne İnanan neferLeriyiz... İşte AŞK BöyLe BİLDİĞİN GİBİ DEĞİL..!!!!

Cezmi Şeker...

Cumhuriyetin Çocukları Ataları Gibi Onurlarıyla ÖLECEKLER...

Efendiler, bu güne kadar sağladığımız zaferler, bize ancak ilerleme ve uygarlık yolunu açmıştır. Yoksa ilerleme ve uygarlaşmaya henüz ulaşmış değiliz. Bize ve çocuklarımıza düşen görev, bu yol üzerinde duraksamadan ilerlemektir.

Atatürk'ün TBMM 2.Dönem 1.Yasama Yılı Açılış Konuşmasından
13 Ağustos 1923
Mustafa Kemal Atatürk

22 Nisan 2009 Çarşamba

ANKARA TAYFASI - YORUMSUZ

Ankara Tayfası’ndan özür dileyerek yazıma başlamak istiyorum…

Sizin cevap vermediğiniz bir konuda benim konuşmam doğrumudur bilemem ama kendilerini örnek aldığım kişi ve kurumları haksız yere eleştirenlere karşı bir cevap hakkım doğacağı inancındayım…

Şöyle ki;

Ben Ankara Tayfası’nın demokratik, özgür bir ortamı savunduğunu düşünüyorum… Sitelerinde de Argo kelime kullanılan yorumlar hariç tüm yorumlara izin veriliyor zannımca… Ancak bazı kişiler Ankara Tayfası’nın bu düşüncesine karşı tepkili olacak ki Tayfayı eleştirmekten geri kalmamış… Her olayı yazıya dökmeyi adet edinenler, bir telefon edip konu hakkında bilgi edinmeyi zor gördü olsa gerek… Ankara Tayfası’nın Demirspor ve Taraftarları için yaptıkları ortadadır…

Pek açıklayıcı olmadı galiba… Açıklayayım…

Ankara Tayfası Bloğunda yazılan bir yazının altında bir yorum yayınlanmış, bu yorum birilerinin tepkisini çektiği kadar benimde tepkimi çekmiştir… Ama hiçbir zaman bu yorumunun kaynağını tayfaya bağlayamazsın… Tayfanın belirtilen hatası şu imiş ki; yazılan yorumlar izin verildikten sonra yayınlandığı için Ankara Tayfası nasıl böyle bir yorumu yayınlarmış… Yayınlanmaması lazımmış… Biz her zaman ne diyoruz… KOZMOPOLİT… Evet, Adana Demirspor taraftarı KOZMOPOLİT bir taraftar topluluğudur… Kendi dediğimiz bir şeye kendimiz inanmıyoruz… Eğer o yorum yayınlanmasaydı… İşte o zaman her zaman savunulan “özgürlük” kelimesi tutsak kalırdı… O yorumun yayınlanması Ankara Tayfası’nın o yoruma katıldığı anlamına gelmez siz böyle düşünseniz de…

Tebevolimo ekibi olarak Dünyanın neresinde olursa olsun Adana Demirspor Taraftarının bir bütün olduğunu düşünüyoruz ve böyle devam etmesini diliyoruz…

Eğer yazıda bir kişi yi kurumu kırdıysam saygısızlık yaptıysam Ankara Tayfası başta olmak üzere özür dilerim…

Buda bizim yorumumuz… İsterseniz kaldırırız… ;)

İstanbul Tayfası’ndan 5 Arkadaşın adına yazılmıştır…

20 Nisan 2009 Pazartesi

1 E 2 VAR MI?


Fotoğraftan da anlaşılacağı üzere 1E 2 terimi bilet fiyatları ile doğru orantılı olarak kullanılan bir terimdir... Peki nasıl kullanılır bu terim veya hangi durumlarda daha sık rastlanır söylenmesine...

Kısa kısa ikili konuşmaları aktaralım sizlere...

- Abi 1 E 2 varmı?
- Yok herkes 1 bilet le girecek
- Ya bari bu maçta yapmayın şampiyonluk maçı...
- Ben ne yapayım kardeşim yönetimin talimatı...
------------------------------------------------

- 2 kişi giremezsiniz!
- Oğlum ya o benim bu seferlik girsin abisi hadi...
- Allahım yarabbim tamam girsin...
------------------------------------------------

- Abi benide sokarmısın maça ya?
- Gel 2 kişi alırlarsa...
- Çık çık 2 kişi alınmıyor...
- Ya takım küme düşecek hala bilet davası...
-----------------------------------------------
Tük bu konuşmalar birbirine çok yakın konuşmaladır... Aslında buradaki tüm gayret her maçta ve deplasmanda dahi 1 E 2 uygulaması olması içindir...

Yani Takım şampiyonluğa oynar, takım küme düşmemeye oynar hiç farketmez 1 E 2 uygulamasının hayata geçmesi lazımdır... Bu konu hakkında Tribün liderleri ne düşünüyor yazacağız...SAYGILAR

17 Nisan 2009 Cuma

BİR MEŞ-ALE BULUNUR...

Nedir meşale yakmaktaki amaç... Atmosferin daha coşkulu olmasımı, Rakibe korku salmak mı, Takıma destek olmak mı, yoksa görüntü itibari ile güzel olduğu mu?

Doğrusunu söylemek gerekirse MEŞALE yakmayı ve izlemeyi çok seviyorum ama... Evet aması şu ki yakılan meşaleler sahaya atıldıkça, rakip takım taraftarlarının birbirlerine karşı kullanmasıyla, meşelade yine olağan kullanımı dışında kullanılmaya başlanmış ve gerekli emniyet tedbirleri aldırılmaktadır. (gerçi yakan yakıyor ama...)

Bir Buca maçı öncesi yapılan tesis ziyaretinde yakılan meşaleler artı güç olarak takıma yansımış, ve takım gerekeni yapmış idi...

Ben her zaman tribünde görsellikten yanayım... Bir arkadaşım varki takımın en kötü durumunda dahi elinde olan bir meşelayi yakarak... Tüm stadı ayağa kaldırarak takımın galibiyetinde önemli rol oynamıştır...

Meşela yakmak yasaklansada; tribün gruplarının,taraftarların,amigoların,tribün organizatörlerinin, Tribünlerin görselliği açısından başka bir MEŞ-ALE bulacaklarına eminim...

(Eğer kelime yanlışlığım varsa affola...)

15 Nisan 2009 Çarşamba

İADEİ ZİYARET...


Hatırlayacağınız üzere Beşiktaş-Kayserispor maçı öncesi Polis ile beşiktaşlı taraftarlar arasında olaylar çıkmış, Yaşanılan olaylar büyük bir üzüntü içerisinde seyredilmişti...

Ancak; Beşiktaş Tribün Lideri Alen; Polisimize nezaketen Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde iadei ziyarette bulunmuştur...

Amaç!!! Neden!!!

Alen Markaryan, Kayserispor maçı öncesi yapılan meşaleli yürüyüşte çıkan olaylarla ilgili olarak da "Devletimizin polisiyle hiçbir zaman karşı karşıya gelmek istemeyiz ama 10 bin kişinin olduğu bir yerde araya sızmalar olacaktır.


Üzücü olan, olayların son 10 dakikaya denk gelmesiydi. 3-3,5 saat hiçbir olay yaşanmazken, ne olduysa son 10 dakikada olaylar meydana geldi. Bu bize ders oldu. İzin almadan böyle bir şeye girişmenin anlamsız olduğunu anladık. Bu ziyaret özür mahiyeti de taşıyor. Bizim kalplerimiz bir, onlarla beraberiz" diye konuştu.


Çevik Kuvvetten Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Yücel Aktaş da 10 bin kişi içinde art niyetli kişilerin olabileceğini belirterek, "Olaylarda alkolün büyük etkisi vardı. Bir grup taraftar bira, içki şişelerini görev alan arkadaşlarımıza doğru attı. Yaralanan arkadaşlarımız oldu. Üzülüyoruz, bir spor olayında bu tür şeyler yaşanmamalıydı" dedi....

ALEN 1 MAYISTA NERDE OLACAĞINI SÖYLEYEBİLİRMİSİN?

SÖZ ŞİMDİ BİZDE (SEMT AŞIĞI)

Bu röportajımızı Bana büyük yardımları dokunan "semtimiz sevdamız" bloğu ile tanınan semt aşığı kardeşim ile yaptım... Ben zevk aldım bu röportajdan... Tekrar teşekkür ediyorum semt aşığı kardeşim...




- Sizi çoğu kimse www.semtimizsevdamiz.blogspot.com bloğundan tanıyor. Bize blog-taraftar ilişkisinden biraz bahseder misiniz?

- Aslında tanınıyor muyuz tanınmıyor muyuz onu sorgulamak lazım? Blog – Taraftar ilişkimiz biraz zayıf. Bu bloga yazmalıyım derken hep öğrencilik, askerlik dönemimde iletişimden uzak kaldığım yılları düşünerek yazdım. Aslında bir offical site olsa bunlara hiç gerek kalmayacak. Fakat blog kendi aşarak taraftar grubu içinde ufak bir alt tayfa oluştu sezon sonu manifestosuyla, grup logosuyla beraber maddi imkanlar el verirse tribün ürünleriyle blogdan kendini duyuracak. Yinede tribünde blogdan haberi olan insan sayısı çok düşük.

- Peki, bir semt takımının taraftarı olmak nasıl bir duygudur?

- Adana da Galatasaray’ı değil de Demirspor’u tutmak gibi, bunu en iyi sen anlarsın.(siz anlarsınız).Ben gururluyum şahsen. Bizim şöyle başarımız var böyle işler yapmışız diye anlatmak istemiyorum. Bunun için takım sevilmez zaten bu bir o topraklara ait olma duygusu. Avcılar Gençlik diye bir taraftar oluşumu var. Avcılar geçmişte Şampiyonlar ligi kupası mı kaldırdı da amatörde bile 1 otobüs adam oradan oraya gidiyor her hafta sonu? Her sevgi gibi anlatılamaz bir şey bu. Sadece seversin işte…

- Avrupa daki kasaba takımları dahi üst liglerde mücadele ederken, Türkiye de bulunan Anadolu kulüpleri neden başarı elde edemiyor?

- Türkiye’de hangi iş de alt sınıf, üst sınıfın yerinde yer alabiliyor ki bu iş futbolda böyle olsun ya da sporda. Geçtiğimiz 3 sene Basketbol 1. Liginde mücadele ettik. Son senemizde 5 adım atıp son saniyede 3 ‘lük atan çukulataspora karşı yenildik ligden zorla düşürüldük. Bu sadece Beykoz’a yapılanlar. Bursa nasıl futbolda ligden düşürüldü hepimiz izledik. Avrupa da ki o kasaba takımlarının arkasında da büyük güçler var. Bunun adaletle, kaliteyle alakası yok. Yani bir gün burada da olabilir. İnşallah Beykoz böyle bir etiketle bir yere gelmez. Ben alt ligleri seviyorum. Profesyonel Amatörlük yapılıyor çünkü…

- Son dönemlerde Anadolu kulüplerinin; 3 büyükler diye tabir edilen kulüpleri geride bıraktığı düşüncesine katılıyor musunuz?

- İlk önce şunu açıklayayım bence tüm klüpler Anadolu klübü diğerleri 3 büzükler, büyükler diye bir şey yok. Bu satırları okuyan çArşı, GFB, uA ‘lı arkadaşlar yanlış anlamasın. Onların her yaptığı işe saygı duyuyorum geçen sene 15 tane maça gitmişim sadece koreografi ve tribün şovlarını izlemek için. Bu 3 ‘lü birbirine muhtaç. Bunlara kimse yanaşamaz. Ben Avrupa da 2 lig kurulmasından yanayım. Türkiye ‘den bu 3 klüp alınsın orda oynasınlar. 2.Ligden başlasınlar Münih, Barça, Lyon, ManU falan aralarında oynasın, İstanbul Ligi ve bölge ligleri yeniden kurulsun sene sonu Türkiye şampiyonası yapılsın bölge karmalarıyla. İstanbul da oturan birisin ligi düşün Beykoz, Taksim, Beyoğlu, Feriköy, Karagümrük, Eyüp, Sarıyer, Anadolu Üsküdar, Vefa hangisi daha güzel? Sorunun cevabına gelince 100 yılda 1 kere olmuş bir şeyi hiç olmamış sayamayız ama bence öyle bir şey yok.

- Dünya derbisi denilen Galatasaray-Fenerbahçe maçında çıkan olaylar ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

- Yensinler birbirlerini En Büyük Beykoz diyorum  Rezalet falan demeyeceğim. Kimse maç izlemeye gitmedi. Futbolcularda oynamaya gelmemiş zaten. Tam bize yakışır bir derbi oldu istediğimizi aldık. Kemik tayfayı ayrı tutarak konuşuyorum yine, taraftarlar ya Emre ‘ye sövmek için izlediler ya da Sabri ’ye. Bunların kavgası tuz biber oldu. Bunlar olmasaydı “Nasıl koyduk size” demek için maç izleyeceklerdi. Bu kahvedeki boş adam da Holding ceo sunda da aynı reaksiyon olacaktı. Normal buluyorum umarım cezalar çifte standartsız olur ve ceza alanlar ıslah olur.

- Sıkça dile getirilen bir konu ama Sporda şiddetin önlenmesi için neler yapılmalı?

- Taraftarı taraftara bırakacaksın arkadaş. GS-FB derbilerin de dünyanın olayı çıkıyor stat çevresinde değil mi? Bunlar sadece 2 bin kişilik olaylar hani bunların 25 Milyon taraftarı vardı. Hepsi kahvede yan yana kimse kimseyi öldürmüyor. Kabul etmem gerekir ki tribün içinde de bir agresiflik var. Sağduyu ve hoş görü aşılanmalı bu insanlara. Yıllarca jop vurduk, hapse tıktık bir şey olmadı. Şimdi para cezası veriyoruz üstüne yine değişmiyor. Bence tek tek yakalayıp ders vermek lazım takım nasıl tutulur diye. Rakip den dövdüğümüz adamlar ne tribün bırakıyor ne de bir dahaki sene korkup gelmemezlik yapmıyor aksine hırs oluyor. Bumerang gibi ne kadar hızlı atarsak o kadar hızlı dönüyor. Tribünde şiddet en anlamsız şey. Otobüs taşlıyorsun adamlar dönerle iniyor karşılıklı vurulanlar oluyor. Sen aynı şekilde gidiyorsun yapabiliyorsan aynılarını yapıyorsun yapamazsan esnafa saldırıyorsun. Ertesi sene ya deplasman yasağı oluyor yada aynı seneryo… Kimseden ne bir şey eksiliyor nede artıyor.

- Halk arasında Taraftarın, Bilgisiz ve cahil insanlardan oluştuğu öngörüsü hakim; bu görüşe katılıyor musunuz?

- Katılırım ama gülmekten. Bizim tribünden 20 tane adam sayarım hafta içi takım elbiseli. %50 den fazla üniversite ve lise mezunu. Hepsinin ya ailesi var ya da çok iyi işleri. Hepimizin bir dünya görüşü var. Bana herhangi bir sosyal platformdan bir tane Alparslan Dikmen gösterin. Ya da bana. Bir sosyal ortam söyleyin 10 bin kişiden oluşacak ve bu ortamın lideri bir Ermeni olacak? Kim kabullenebilir bunu... Ama taraftar dediğimiz olgu kabullenebilir bunu...



- Peki, taraftar neden deplasmana gider diye bir soru sorulsa ne cevap verirsiniz?

- Hani haddime midir tüm herkes adına cevaplamak ya da kendi adıma bile cevaplayacak kadar çok kilometrem var mı bilemiyorum? Kırşehir’e 4 kişi gittiğimizde o topçuların yüzünü görmen lazımdı. Tokat da 8 kişilik tribüne secde eden futbolcuya sormak lazım. Ben 12. adam değilim. Ben o ekibin bir parçasıyım. Malzemeci veya Klüp başkanı nasıl bir parçaysa bende bu bütünün bir parçasıyım. Takım benim tabii ki deplasmana gideceğim. İşimi bazen iyi yapar bazen kötü yaparım ama o gün orda elimden gelenin en iyisini ortaya koyarım. En Uzak deplasmana gitmektir taraftar olmak. Bu da bizim o bahsettiğim küçük tayfanın baş felsefesi.

- Deplasman ile ilgili bir hatıranızı kısaca anlatır mısınız?

- Aklıma gelen her şey rakipleri küçük düşürücü şeyler. Kayıt dışı konuştuğumuz da anlatırım tabii ki ama böyle bir platformda hiçbir rakibimize saygısızlık yapamam. Aslında bir önceki soruya cevap olacak bir anımız var 3.Ligdeyken Yalova maçımız vardı. 1001 güçlük yaşandı. Anca 2. Yarı oraya varabildik. Çünkü otobüs de kendi aramızda para toplama vs. işleri uzun sürdü birde feribot sırası. Neyse stada 100 kişi kadar girdik. İlk yarı yeni bitmişti 1-0 yenilmiştik. Topçular bizi görür görmez inanılmaz bir güven yüklediler kendilerine. Bizim desteğimizi de arkasına alan takım 2. yarı 1-3 yaptı durumu sayısızda gol kaçırdı. Belki geçen senenin şampiyonluğunda önemli bir 3 puandı.

- Son olarak Futbolculara. Taraftarlara, Federasyona, Spor ile alakalı kişilere ve bloğumuzu okuyanlara neler söylemek isterseniz?

- Daha çok blog okumak bu işin içinden adamlardan daha çok bilgi almak anlamına geliyor. Sıfır rant full özveriyle yapılıyor bu işler. Buradakiler başkalarına yaranmak zorunda değil varlığını devam ettirmek için o yüzden gerçek düşüncelerini yazmakdan başka seçenekleri yok. Beykoz’u öğrenmek isteyenler Kelle İbrahim kimdir neler yapmıştır bunu öğrensinler önce. Adana Demir’i öğrenmek isteyenlerde Tebe – Volimo ne demek ve neden bu tribünlere pankart olmuştur. Geçmişimize esas duruşla baktığımız sürece en iyiyi yapacağız. Bide herkese bu uzun şeyleri okudukları için teşekkür edeyim. Sana da beni röportaj yapılacak kadar yaptın ya helal olsun diyorum.Saygı ve Barış!

DUY SESİMİZİ İSTANBUL BASINI...


Sabah sabah girdim http://www.demirgibiyiz.blogspot.com/ sitesine karşımda bir yazı bu ne müthiş, bu ne güzel bir haber...
Birden gözümde Eto'o nun Adana Demirspor atkısı takmış hali geliyor gözümün önüne...
Yazıdan bir bölüm anlatır her şeyi...
"1997’den beri İtalya’da düzenlenen, tüm dünyanın ırkçılık karşıtı taraftarlarını biraraya getiren Mondiali Antirazzisti’ye Türkiye’den katılan ilk takım olarak gidiyoruz. "
TEŞEKKÜRLER ANKARA TAYFASI

14 Nisan 2009 Salı

ÇOCUK GİBİ KOŞUN...


Hatırlıyorum da babam bir çikolata alıp kapının önünde beklerdi de kimin daha hızlı koşacağını görmek isterdi... Öyle koşardım ki aklımda ne düşme korkusu vardı ne de çikolatayı alamama ihtimali... Kaybedeceğim ihtimalini hiç düşünmeden amansız bir şekilde koşup o çikolatayı alırdım... Sonra gönlüm razı olmaz al kardeşim sen ye deyiverirdim,babamda yok yok onu sen ye ben aldım kardeşinede derdi...

Bir bağlantı kurulabilirmi bilmiyorum ama ben yine kurdum :) ve diyorum ki bırakın profesyonel olmayı ÇOCUK GİBİ KOŞUN... Düşme korkusu olmasın içinizde, kazanamama ihtimalini düşünmeyin... Dediğim gibi ÇOCUK GİBİ KOŞUN yeter...

CUMHURİYET...

Cumhuriyetin Değerini anlayamayanlara karşı bu resimi sürekli bloğda güncelleyeceğim... Anlayana kadar...

13 Nisan 2009 Pazartesi

TASARIM-PANKART



Hangi Takım Taraftarı olduğunu bilmemekle beraber... Çok hoşuma giden bir pankart stili... Şeffaf bir tasarım... Taraftar grubu organizasyonları sağlam...




UTANIYORUM VE ÖZÜR BEKLİYORUM

Mevlüt AVŞAR (http://www.sporsitesi.net/author_article_detail.php?id=4203)

Bugün akşam sahadaki futbolcular Milli Takımın iskeletini oluşturan, yani millete mal olmuş oyuncular. Daha bir hafta önce omuz omuza İspanya'ya karşı mücadele etmiş olan bu oyuncular bugün akşam oynadıkları rezil oyunun üstünü örtmek ister gibi birbirlerine tekme tokat saldırıyorlar.

Bizim futbol anlayışımız bu mu? Türk milletine bunun layık görülmesini asla kabullenemiyor, çok büyük bir saygısızlık olarak görüyor ve bir taraftar olarak futbolculardan özür bekliyorum.

Güya diyoruz ki Avrupa'nın en büyük derbilerinden… Sizin derbi anlayışınız bu mu? Biz hiç yenilenin yeneni tebrik ettiği, yenenin de yenileni teselli ettiği bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisi izleyemeyecek miyiz. Bunu şu millete neden çok görüyorlar?

Bugün bir Avrupa kanalı bu maçı gale alıp yayınlamak isteseydi ne olurdu halimiz? Ben söyleyeyim. Dünya ve Avrupa 3.sü olmuş ama hala futbolun bir eğlence olduğunu kavrayamamış durumuna düşerdik ve bizle alay ederlerdi.

Mantalite farkı işte buna diyorlar. Avrupalı güzel futbol oynayıp seyirciye zevkli bir 90 dakika izletme derdindeyken biz ise aşırı duygusal davranarak olayı hayat memat meselesi haline dönüştürerek kendimizi rezil ediyoruz...

11 Nisan 2009 Cumartesi

Bir tek hayat koyu lacivert... (VERTUMMUS-YORUM)

Şu fotoğrafa bir bakın önce:

http://ankaratayfasi.deviantart.com/art/ADANA-DERBI-1-116516832

Geçen sene bitime 3 hafta kala oynadığımız Adanaspor maçına giderken çekildi.

Ankara'dan Adana trenle 14 saat sürdü o gece. Hayal meyal hatırlıyorum şimdi inanın. Buğulu kalmış anılar. Koştur koştur gara gidişimiz, boynumda "uğurlu" dediğim atkım, "Vardık, Varız, Var olacağız" yazıyor bir yanında; öbür yanında "Masmavi Şimşekler"

Bir var olma mücadelesi bizimkisi. Alt liglerin en altına da düşsek, "biz varız ulan!" deme iddiası..."Şehrin Asi Çocukları" pankartımız varya hani, o hesap işte. Bize dayatılana inat, içimizde sevdalar büyütmek karakterimiz olmuş her birimizin...

Boynumdaki atkı, biniyorum trene paldır küldür. Yol, biter mi? Önce yemekli vagona geçiyoruz, gecenin karanlığı çöküyor rayların tıkırtıları arasından. Hafiften besteler giriliyor, alkol kokmaya başlamış dudakların arasından. Bir vagon adamız, bir vagon maviyiz...

Herkesin içinde umut. Ertesi gün stadın önünde "Bugün yenin, bu şehri yıkalım!" pankartını göreceğiz. Daha onu görmeden hepimizde aynı heves. Kimse maçtan konuşmuyor, konuşmamaya çalışıyor. Bir önceki yılın Giresun maçı, hiç akla getirilmemeye gayret ediliyor. Bitime 3 hafta var...1-0 alsak, 1.ligdeyiz...İçiyoruz

Sigara dumanı siniyor formamın üzerine. Daha yarın bu formaya kebap kokuları, alınteri kokuları, stadyum kuyruğu kokuları sinecek...Deplasman kokar hale geleceğim yarın...Ve umarım sabaha kadar tur atmanın yorgunluğu sinecek diyorum...İçiyorum...

Sabaha karşı oluyor vakit, söylenmedik beste kalmamış. Tezahürat etmiyoruz sanki, sanki dilimize gelen her şey bir dua, yaptığımız ayin...Herkesin gözünde görüyorum, ruhunda o güne kadar taşıdığı iyi ne varsa hepsini Demirspor'a yollamak istiyor içten içe...Herkesin gözünde umut...O gece, herkesin gözü mavi...

Güneşin ilk ışıklarını görmeye dakikalar kala, bir bir vagonlara geçip, şöyle az uzanabileceğimiz yer arıyoruz. Yolculuğun 10.saatini doldurmuşuz. 2li koltuk bulan kıvrılıyor. Yerköy'den sonra biraz hafiflemiş tren. Kimisi bir damla uykunun peşinde, dayanamıyor başka türlü, maç saatini beklemek sabra sığmaz bir işkence...Kimisi de tam tersi, uyku tutmuyor alkolden alev almış gözlerini. Sigara üzerine sigaralar yakılıyor...Lokomotif Toroslar'ı dönmeye başlıyor...

Taze bir hava giriyor kapı aralıklarından içeri...Yeniden kendimize geliyoruz. Toroslar, göğsünü açmış, şampiyonu kucaklıyor diyorum kendimce...Bir sigara daha yakıyorum, bedenim kendimi yeiliyor taze hava ve güneşle...Besteler yeni baştan başlıyor...Tayfa, şampiyonluğa gidiyor!!!

Ayağımı Adana garında yere basana dek, bu muhteşem rüyanın içine giriyorum...

O rüyadan, keşke bugün bile hiç uyanmamış olsam diyorum...

Tren, mavi
Rüya, mavi
Ben, mavi...

Bir tek hayat koyu lacivert...

10 Nisan 2009 Cuma

SÖZ ŞİMDİ BİZDE(Blue_Angel)

Bu zamana kadar sürekli futbolcular,yöneticiler.teknik adamlar konuştu,Bloğumuz bize göre yeni bir açılım yapıyor ve taraftarlarla röportaj yapıyor... Röportajlarımız msn üzerinden olacak çünkü Türkiyenin dört bir tarafından yapacağımız röportajlara yetişmemiz imkansız onun için röportajlar kısa ama güzel olacak inşallah... İlk deneyimimiz... Blue_Angel nickli bir arkadaşımız ile bir röportaj... Buyrun...

- Size göre Taraftarlık nedir?

Ben Taraftar olmayı felsefi olarak tanımlayamıyorum yani bir yaşam biçimi veya bir tutku diyemiyorum.
Taraftarlık veya şöyle diyeyim Taraftar olabilme kendi takımın için var olan savaşı verme aynı zamanda rakip takım taraftarının da var olma savaşı vermesi için olanak sağlama olarak tanımlıyorum.

- Nasıl yani?

Mesela; Bir taraftar takımının herhangi bir haksızlığa maruz kaldığını gördüğünde gösterdiği tepkiyi, Diğer haksızlık gören takım veya taraftar içinde göstermeli.

- Türkiye de böyle bir Taraftar Kitlesi var mı?

Olmaz olur mu?

- Mesela?

Türkiye deki tüm taraftar grupları bunun canlı birer örneğidir. Mesela Eto’o ya karşı ırkçılık baş gösterdiği anda Dünyada bu olaya ilk tepki gösteren Türk Tribünleridir. Karşıyakalı özgür’ ün cenaze töreninde Göztepe ile Karşıyaka atkılarının yan yana olması da taraftar olabilmeye bir örnektir.

- Karşıyaka ve Göztepe demişken isterseniz bir iki cümle edelim bu iki takım Taraftarları hakkında?

Gerçekten iki takım taraftarına da ayrı ayrı teşekkür etmek lazım. Türkiye de tribünlere renk katan bu taraftarlar Tribünlere önemli bir yol gösterdiler.

- Göztepe mi? Karşıyaka mı?

Açıkçası söylemek gerekirse Göztepe taraftarını daha çok seviyorum.

- Herhangi bir sebebi var mı?

Tek sebebi söyledikleri İsyan Marşı.

- Bu arada sormayı unuttuk siz hangi Takımlısınız?

Demirsporluyum.

- Adana DemirSpor mu?

Adında Demirspor bulunan her takım benim takımımdır ama en fazla izlediğim ve gönlümün daha yakınında bulunan takım evet Adana DemirSpor.

- Adana DemirSpor’ u ligde nasıl değerlendiriyorsunuz?

Soruyu yanlış bir kişiye sordunuz. Ben ne yorum yaparsam sürekli tersi çıkıyor, en iyisi hiç yorum yapmayayım. Sadece hayırlısı olsun demek ile yetineyim.

- Peki, son olarak bloğumuzu okuyanlara bir mesajınız olacak mı?

Mesaj vermek bana uygun düşmez sadece bir temennide bulunmak istiyorum. İnşallah Tribünler zamanla daha çok dolar, daha çok organize olur. Son olarak belirtmek isterim ki; biz taraftarız cevap hakkımızı şiddette ile değil Tribünler de vermeliyiz.

- Temenniniz; Temennimizdir.

TREN İLE DEPLASE OLMA…



2 Yada 3 gün öncesi İşten çıkıp eve doğru yola koyulmuşum… İstiklal Caddesini yürüyerek geçiyorum… Geçerken de ara sıra insanların boyunlarına attıkları atkılara gözüm çarpıyor… Anadolu kulüplerinin atkılarına pek rastlayamıyorum… Taksim meydandan metrobüs yapmak için merdivenlerden iniyorum önümde 3 genç hızlıca yürüyorlar… Maç diyorlar, deplasman diyorlar fazla bişe duyamıyorum uzaklaşıyorlar… 4.Levent metrosu geliyor biniyorum… Aynı bölümde denk geliyorum o gençlerle… Konuşmalarına kulak misafiri oluyorum… Şapkalarından Galatasaray’lı oldukları belli oluyor bu 20 li yaşlardaki gençlerin… Konuşmalarını geçiyorum alt yazı…

 Lan hiç trenle deplasman yapmadım?
 Ankara’ya gidelim mi trenle?
 Kaç saat buradan Ankara?
 Yarın toplantıya geliyorsunuz değil mi?
 Biz geliyoruz da Mehmet gelmiyor.
 Bana geleceğim demişti oğlum.
 Vallahi bilmiyorum bana gelemeyeceğim dedi.
 Neyse olsun sen ben bir de murti var işte 3 kişi yeteriz. (gülüşüyorlar)

Derken metro geliyor durağa iniyoruz metrodan… Buradan katılayım sohbetlerine…

Kardeşim Tren ile deplase yapmak bambaşkadır… O demiryolunun sesini duymak, atkını pencereden dışarı salmak, Tren hatlarının yanlarında bağıran çocuklarla göz göze gelmek, Trenin peşinden koşmalarını izlemek, Sigara içenler ile Kapı girişlerinde buluşmak, Muhabbet etmek, “Geçen sene … maçı vardı ya” cümleleri ile başlayan ; “Lan o golü yemeseydik” cümlesiyle biten sohbetlere girmek, Durakta 1 dakika içinde trenden inip 50 kişinin sıra bekleyip su içtiği çeşmeden su içmek, Bir simit alıp Hiç tanımadığın birisine yarısını vermek, Maç bitiminde Kompartımanda yerini alıp 5 desibel ses düzeyinde duygusal besteler söylemek, Eve dönüp yatağına yattığında hala sallanmak, Kulaklarında demiryolları sesi ile karışık besteleri duymak bambaşkadır…

Pek anlatabildim mi bilmiyorum ama kısacası
“TREN İLE DEPLASE OLMAK BAŞKADIR…”

9 Nisan 2009 Perşembe

UMUT-HEYECAN-HÜZÜN

Son zamanlarda Adana Demirspor'un lige enteresan bir dönüş yapması ile ilgili düşüncelerim bir hayli karışık... Aslında yazmak istemiyordum... Daha doğrusu umut vermek istemiyorum... Denizli ile karşılaşılacak... Hesaplar yapılıyor herkes tarafından... Zihinler buna odaklanmış durumda... Bir yerde okudum zannedersem... Diyor ki: "Aynı anda hem küme düşmemeye hem de liderliğe oynayan başka bir takım var mı acaba merak ediyorum?" gerçekten öyle... Ama ben burada herhangi bir hesap yapmayacağım sadece En iyi dileklerimi Demirspor için tuttuğumun bilinmesini istiyorum... Korkmuyorum da değil hani... Umutlar yeşeriyor, Heyecan yakalanıyor, Sonuç Hüzün ile bitiyor...

Eğer sonu yine hüzün olacaksa boşverin be kardeşlerim... Biz böyle iyiyiz... Umutlanmaya,heyecenlanmaya sonrasında hüzünlenmeye hiç gerek yok... Biz sadece İNANMIŞLIĞIN arkasında duran insanlarız... İnandık deyin... Oynayın... Küme düşsenizde olur... Hiç fark etmez siz yeterki inanın... Biz hep arkanızdayız...

Başka bir yorum yapamayacağım sanırım... İleride bir MAVİ IŞIK görene kadar...

8 Nisan 2009 Çarşamba

BİR İNSAN (DÜŞÜNCE) TRİBÜNE BU KADAR ÇOKMU YAKIŞIR


Resmi ilk gördüğümde… Bu yazının başlığı gibi “Bir İnsan Tribüne Bu Kadar Çokmu Yakışır. “ deyivermiştim içimden… Resim siyah-beyaz değildi ama içime siyah-beyaz bir hüzün doluvermişti… Resmin üzerinde Her vefat eden insanın arkasından duymaya alıştığımız, görmeye alıştığımız; “UNUTMAYACAĞIZ” yazmıyordu…
Resmin üzerine yazılan yazı, AYKUT’un Tribünlerde Olmasını istediği duruşun özetiydi… Bu naçizane bir dilek idi… Gerçekleşiyor mu bu dilek onu bilemeyeceğim ama AYKUT’un dileğini paylaştığımı söylemek isterim.
AYKUT Benim gibi düşünür mü bilmem ama Ben sadece Tek tarafın değil iki rakip taraftarında omuz omuza olmasını istemekteyim… Deplasmanlara Sopa, bıçak değil kardeşlik, rekabet götürülmesinden yanayım… Üzüntüden değil mutluluktan ağlamaktan yanayım… Ve eminim AYKUT’ta benim düşündüğüm gibi düşünüyordur…
Bence;
Bir Düşünce Tribüne Bu Kadar Çokmu Yakışır.
Bence;
Bir İnsan Tribüne Bu Kadar Çokmu Yakışır.

6 Nisan 2009 Pazartesi

FENERBAHÇE-ESES

Dün akşam eskişehirli 2 arkadaş ile birlikte Fenerbahçe-Eses maçına gittik... Eskişehir taraftarı gerçekten sevdiğim taraftarlar arasında yer alır her zaman... İstanbuldaki tüm deplasmanlarda dolduruyorlar misafir tribün yerini... Tribün liderleri mustafa abi ile Anadolu klüpleri üzerine biraz muhabbet ettik... Şu sözü çok hoşuma gitti..." Kurtuluş savaşında dahi mücadeleler sürekli anadoludan itibaren başlar... Futboldada öyle Liglere anadolu takımları yön verir...

Tribünler gerçekten güseldi...

Bu dayılar Tribüne harbiden ayrı renk katdılar... Her deplasmanda bunlar varsa, harbiden süper...
1965 liler derneği başkanı Tribün Lideri Mustafa Abi ve Ben KIsa bir muhabbetin ardından...

Minik Bir eses taraftarı



Deplasman; Ev sahibi takım taraftarı stadı boşalttıktan 1,5 saat sonra dışarıya çıkabilmendir...


5 Nisan 2009 Pazar

Joe Jonese Ateşdağlı


Geçenlerde flying ekibinden birisi ile tanıştım... Biraz sohbet ettik, İsmini sorduğum da joe cevabını aldım... Türkçe yi nasıl konuşuyorsun dedim... Babam Türk dedi... Adana Demirsporlu olduğumu söylediğimde yazdığı cümlelerden Adana Demirspora karşı bir sempatisi olduğunu anladım... Ne düşünüyorsun dedim e-mail olarak atacağım dedi... Hiç dokunmadan...
Ben yıllarca alt liglerde oynayan bir takımın deplasmanlarına, yenilgilerine, haksızlıklarına şahit oldum. Hakkı yenen, görmezlikten gelinen takımın tribününde bağırmaktan-çağırmaktan dolayı ve daha önemlisi kol-kola tirbünde olduğum insanlarla bu olayları görmezlikten gelip daha iyi bir tribün için çok uğraştık. Bunca yılların birikimi üzerinde birgün bu işi bırakıp hazneme çekildiğim şu günlerde kendime yakın bulduğum ve samimiyetlerine bir gram şüphe etmediğim bir Tribün grubu var; Adana Demirsporlu çocuklar. Hedefleri ve başaramadıkları ne olursa olsun böyle gruplaşmaya ve tribünde sesini duyuramaslarda eminim bir gün istediklerini elde edebilecekler. Bu yüzden Tüm Türkiyeye bir örnek olabilecek "alt lig" tribün oluşumu ve interaktif ortamlarda dertlerini/niyetlerini anlatabilen bu çocuklara-kardeşlerime başarılar diliyor, Tüm bu oluşumun ve oluşturdukları niteliklerin "alt lig" takımları için birer kıvılcım niteliği görmesini temenni ediyorum.
Joe Jonese Ateşdağlı
Düşüncelerin ve dileklerin için Teşekkürler... Adana Demirsporlu çocuklar hep dimdik... Saygılar

2 Nisan 2009 Perşembe

İLKBAHAR-YAZ-SONBAHAR-KIŞ



Tribünlerin bahar aylarında daha çok misafir ağırladığı kanısındayım... Stadın yolunu bilmeyen bir kişi dahi komşusunun veyahut akrabalarının "ya hava güzel hadi maça gidelim." cümlesiyle götürülürler maça... Ama harbiden öyledir, bahar da tribün grupları daha çok organize olurlar gibime geliyor...
Ben kış aylarında tribün hayatını daha çok seviyorum... Polarlar atkılar, bereler (gerçi hayatımda hiç bi maçta bere takmadım) bir de bunun üzerine zıplamalar, hoplamalar, bağırmalar, yırtınmalar işte size yaz oldu...
Nedendir bilmiyorum ama kışın o yağmurda bana tezahurat yapmak daha hoş geliyor... Saçının ıslanması Zıpladıkça su tanelerinin etrafa saçılması... bağırdıkça ağzından buhar çıkması...
En güzel marşların kış aylarında ortaya çıktığı kanısındayım... En bilinen örnek yağmurlu bir günde görmüştüm seni... Yağmur sevgiyi anlatır, bağlılığı anlatır,birisini yağmurlu bir günde görme ona karşı olan sevgiyi anlatır...
Böyle bir yazı yazma ihtiyacı duydum... Allaha emanet...

YAZILARIN,YAZIMIZDIR!!!


Anadoludanfutbol bloğunu takip etmeye başladığımda blog sahibinin bir Adana Demirspor taraftarı olduğunu bilmiyordum... Sonraları blog banner ının üzerindeki ADANA DEMİRSPOR yazısından anladım....

Blog sahibi HÜSEYİN ATAŞ şimdi di FOUR FOUR TWO dergisinde yazmaya başlayacakmış... Anadoludan futbol şimdide Dergi Sayfalarında kendine yer bulacak... Hayallerinin başladığı noktadan daha ileriye gidebilmen dileği ile... Yazdığın tüm yazılar yazılarımızdır... Kalbimiz seninle...HÜSEYİN ATAŞ...