3 Eylül 2009 Perşembe

12 Eylül Yaklaşırken ( Anne Ben Geldim!!!)



Beni Vurdular Anne!!!

Kaçımızın yüreği kıpırdıyor bu cümleyi duyduğunda… Herkes yazar gazetelere, dergilere; konuşur radyolarda, televizyonlarda; 12 Eylül 1980 sabahı ile başlayan cümlelerde…

Günün şartlarında bulunmayışım tam manası ile o günü anlamama manidir; fakat düz mantık (kuş mantığı) ile düşünmek istiyorum… Yıllarca o ona Komünist demiş, o ona Anarşist demiş, o ona Maoist, Leninist demiş, o ona Faşist demiş, o ona Gerici demiş, o ona Bağnaz demiş, o ona bucu, şucu diye lakap takıvermiş… Düz mantık ile devam etmekteyim… Kimse kimseye ya bu komünist ama benim kardeşim diyememiş mi?, ya bu Faşizme doğru ilerliyor ama benim kardeşim diyememiş mi? Ya bu Şeriat yanlısı ama benim kardeşim diyememiş mi? Oturup konuşma gibi bir şansları olmamış mı? İzin verilmemiş mi konuşmalarına… Her defasında bu Emperyalist Amerikanın oyunudur diyen zihniyet bu oyunu bozamamış mıdır? Veya Milliyetçi diye zikrettiğimiz insanlar kendi milletinden olan vatandaşlarla anlaşamamış mıdır? Anlaştırılamamış mıdır?

Şimdi 12 Eylül duyulduğu anda fırlanıyor oturulduğu yerlerden… Darbeye karşıyız sloganları atılıyor hep bir ağızdan… Düşüncesi kendilerine uymayanlar birbirlerini hedef alınıyor her defasında… Her 12 Eylülde Mini bir 12 Eylül enstantanesi sahne alıyor hafızalarda…

Hafızalarda artık “Yönetime şu andan itibaren el koymuş bulunmaktayız.” Cümlesinden çok; “Beni Vurdular Anne!!!” cümlesi olması lazım gerekiyor inancındayım… Hala düz mantık ile hareket ediyorum…

X Açılımı, nedir? Neyi hedeflemektedir?

Karşı çıkılmalı mıdır? Desteklenmeli midir?

Bu ülkede yıllarca iki kardeş karşı karşıya gelip konuşamadı, konuşturmadılar… Bu ülkede yıllarca beraber yaşamış insanların arasına kara kedi soktular, planlar kurdular, arkamızdan vurdular, Şimdi çıkıp bu “Vatan Hainliğidir.” Diyebilme cüretini kendilerinde görebilmektedirler… Bölücülerle masaya oturulmaz, onlar muhatap kabul edilmez cümlelerini tekrarlamak sureti ile yine her zaman ki gibi göl suyuna elini sokup suyu bulandırmaktan başka bir işe yaramaz zannediyorum… Düz mantık devam…

Bu zamana kadar nice vatan evladı şehit olmuş, nice insan hayatını kaybetmiş ki şahsım adıma bölücü bir kişinin hayatını kaybetmesi beni etkileyecek bir durum değildir… Fakat insani olarak bir annenin gözünden bir damla yaş düşmesi benim yüreğimde büyük bir tadilat gerektirebilir…

Bunca olaydan sonra insanların birbirleriyle konuşarak anlaşabildiklerine inanmaması bir insanda anormal bir durum olduğu şüphesini arttırır… Birisi ile konuşmak illaki ortak bir yol bulunur demek değildir… Tavırlar bellidir, maddeler bellidir, istekler bellidir, hayır cevabı alındığından itibaren tüm yolların mübah olma olasılığı yüksektir… ne kazandık bu konuşmadan diye bir soru akla gelir ise… Düz mantık ile devam ediyorum… Satrançta bir hamle yapılır iken 2 veya 3 hamle ilerisini düşünmek olması gereken bir durumdur…

Ne kazanırız konuşmadan?

En azından karşımızda oturan kişinin ne düşündüğünü bilmek bizim için yeterlidir… Ne istiyor, ne amaçlıyor, ne bekliyor sorularına cevap alabilmek bizim için yeterlidir…

Benim naçizane düşüncem; Konuşmanın en insani tavır olduğu düşüncesi ile hareket edilmelidir…

Her 12 Eylül günü sokaklara inen insanların “Anne beni vurdular!!!” cümlesini yok etmek için ne yapmalıyız diye düşünmeleri gerekmektedir.

Hala Komünist, Hala Faşist diyebiliyorsan kardeşine… Hala Etiketleyip konuşuyorsan kardeşinle… “Anne beni vurdular!!!” ruhu sende devam etmektedir…

“Anne beni vurdular!!!” cümlesinin yerinde “ANNE BEN GELİYORUM!!!” Cümlesi yeşersin…

SAYGILAR…

1 yorum:

Adsız dedi ki...

paylaşım için teşekkürler mito ;)