6 Mart 2012 Salı

Kanalın intikamını Manş'tan alan adam..

Adana'nın su kanallarında yüzmeyi öğrenen Erdal Acet, havuzlardan sonra Manş'ı da rekor bir dereceyle geçti. Bugün Adana'da bir taksi durağında çalışıyor...
Yüzme sporunda uluslararası düzeyde esamisi okunmayan Türkiye’nin geçmişte dünyanın sayılı yüzücülerinden birini çıkardığını biliyor muydunuz? Peki Adana Demirspor’un futboldan çok havuzlarda başarılara imza attığını? İşte o efsane yüzücü Erdal Acet de 13 yıl hiç yenilmeden rekorlar kıran yüzme ve sutopu takımlarına imza atan Adana Demirspor’un bir sporcusudur.

Acet 4-5 yaşlarındayken, yanındaki ağabeyi Mustafa Adana’da birçok çocuğa mezar olan su kanallarından birine düşer.

Dönemin belediye başkanının babası o sırada oradan geçmektedir. Mustafa’yı kurtarır ve büyük korku yaşayan Erdal’la birlikte babalarına götürür; “Bunlara yüzme öğret, yoksa boğulacaklar” der. Ertesi gün su kabakları yapılır, koltukaltlarına konulur, kanalda hayatta kalma dersi verilir... Ve o gün yüzmek en büyük tutkuları olur iki kardeşin. Bir gün kanalda yüzerlerken, kulüpten biri onları görür. “İki çocuk gördüm, balık gibi yüzüyorlardı” diye anlatır. Yetenek avcısı antrenör, “Niye getirmedin, yarın müsabakalar var. Bir denerdik” diye sitem ettiğinde, geleceğin iki büyük yüzücüsünden bahsetmektedir. Sabah ağabeyiyle birlikte kendilerini hocanın karşısında bulurlar. Tek mayoları vardır. Önce Mustafa giyer, atlar havuza. Sonra Erdal... Ve Manş’a kadar uzanacak hikâye de burada başlar.

Şampiyonluklar ardı ardına gelir. Artık havuzlar ona yetmez olduğunda, İstanbul’da uluslararası yüzme maratonlarına katılır. Uluslararası yüzücülerin de katıldığı bu yarışlardan birinde büyük dalgalar çıkar. Sadece bir kişi bitirebilir: Erdal Acet...

Bununla yetinmez. 3-4 yaşındayken kendisine büyük korku yaşatan kanalın intikamını büyük denizlerden almaya niyetlidir. “Manş’ı geçeceğim” der.

1976 yılının 30 Ağustos’unda Türkiye bir ‘zafer bayramı’nı kutlar ve Manş’ta antrenmanlar yapan Erdal Acet’e haber gönderilir. 30 Ağustos’u 1 Eylül’e bağlayan geceyarısı, “Kar suyundan da soğuk olan Manş”a girer. Kıyıya yakaştığında, en yakın yüzücü kilometrelerce geridedir. Son kulaçları atarken, kılavuz teknede bulunan fotoğrafçı Faruk Zabcı bağırır “Rekor, Rekor!” 9 saat 2 dakikalık bir zamana imza atmıştır. Evet, tüm zamanların en iyi derecesidir! Bu derece hâlâ, 100 yılın en iyi 15 derecesinden biridir.

Acet’i hatırlatan belgesel

Bugün unutulan, yeni kuşakların bilmediği bu hikâyeyi, Murat Ayman’ın ‘Erdal’ın Kanalı’ adlı belgeseli sayesinde hatırladık. Datça’da Lefter’e adanan yüzme maratonunun konuğu Acet. Bugün ne mi yapıyor? Adana’da taksi durağı işletiyor.
Havuzlardan uzak kaldığı için sitem etmedi kimseye, “Çalıştığım işi bırakamazdım” dedi. “Peki bu ülkede neden yüzmede başarı hikâyeleri bu kadar az?” diye soruyoruz safça, “Deniz mühim değil, havuz olması lazım. Bizde havuz yok. Çok yetersisiz. Avrupa’da neredeyse her köyde bir havuz var” diyor.

Kaynak: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1080703&CategoryID=77

Hiç yorum yok: