10 Mayıs 2010 Pazartesi

Hayal kuramayanlar; gerçeğe ulaşamazlar !


Perdeyi hafiften aralıyorum; sessiz sokaklar ve o sokaklarda yapayalnız kalmış sokak lambaları... Dalıp gidiyorum şavka doğru, şavka uzanan umutlara doğru... Küçücük bir hayale sığdırıyorum o umutları, hafiften bir gülümsemeye, bir anlık sevince, bir dirhem mutluluğa sığdırıyorum...

Dalıp gidiyorum, sonunu göremediğim ama mavi umutlarla bezendiğini adım gibi bildiğim bir yola doğru... Karanlıklar nasıl maviye dönüşür onu yaşıyorum o yollarda, onu hissediyorum, onu diliyorum avazım çıktığı kadar... Hasret ayaklarımı bağlamış, gözlerimi kör etmiş, dilimi lal yapmış ne farkeder? Bu yolda, kalbim mühürlü, beynim ipotek altında... Gece gündüz sadece mavi soluyorum, çekebildiğim kadar çekiyorum ciğerlerime, kimse hissetmeden; ilk ben hissetmek istiyorum onu. Bencil kelimesine inat kıskanıyorum sürekli... Kıskanmakla kalıyorum sadece etraftaki binlerce mavi giyimliler içerisinde...

Göz kapaklarım bir ivme kazanıyor bu arada, beni uyandırıyor hayallerimden,umutlarımdan, mavilikler siyaha çalmaya başlıyor yavaş yavaş... Göz pınarlarım sinirleniyor, isyan ediyor, haykırıyor ve bir damla bırakıyor; içerisinde tüm duygu ve düşünceleri saklı olan şeffaf bir damla...

Gözyaşlarımızda esas definemizi yürüttüğümüz anlarda girin kol kola, sarılın birbirinize, hayaller kurun, umutlarınızı yaşayın, yaşayın ve yaşatın...

Hayal kuramayanlar; gerçeğe ulaşamazlar !

Hiç yorum yok: