Alıntıdır. Diyecek bir şey bırakmamıştır.
Adıyaman, Eyüp, Ünye…
O zaman Beypazarı Şeker ile Altınordu’nun günahı neydi. Yazık değil mi onlara. Niye ayrım yapıyorsunuz güzel kardeşim?
Hadi Beypazarı Şeker’i telafi edersiniz. 5 hafta sonra onlarla oynuyoruz. Teknik direktörleri şimdiden odasındaki tahtaya 3 puanı yazmıştır yazmasına da, Altınordu ne olacak? Son haftaya kadar düşerlerse adamların hakkını nasıl ödeyeceğiz?
Artık elinize fikstürü alın hesabını siz yapın. Ben biraz uğraştım ama çıkamadım işin içinden. Yine de sıkışırsanız bir alo deyin, bakarız çaresine. 100 yılı aşkın süredir ayakta kalan bu köklü kulübe de bir şekilde gerekeni yapmak boynumuzun borcu gibi geliyor.
Yalnız bir ayıp da Mardinspor’a yaptık gibi geliyor. Lisans çıkarmalarına yardımcı olsaydık keşke. Sahi neden atladık o konuyu? Zaten altyapımızda da doğru düzgün kimse yetişmiyor (!). Verirdik birkaçını onlara. Tamam, söylemeyin hatırladım. Yönetime aday olduğunu açıklayan şahıs (!) yüzünden kafamız epey karışıktı o günlerde öyle ya.
Aslında lisans işlerini halletseydik, taraftara bir otobüsü çok gören (!) bazıları yardımcı olurlardı Mardinspor’a da. Hani fena da olmaz, hayır dualarını alır, 3 puanla uğurlardık onları da.
O değil de, sizlerin bu vurdumduymaz tavrına rağmen, bir Pazar günü olan taraftarlar niye maça geliyor acaba anlam verebildiniz mi? Peki kar kış demeden, yurdun dört bir yanından, saatlerce yolda kalma pahasına, hatta kaza geçirme riskini bile göze alarak deplasman maçlarına gelenlere ne demeli? Öyle ya yöneticisi bile; “buraya kadar niye geldiler anlam veremedim!” diyebiliyorsa, haftalarca ortada görünmeyen Başkanı Türkiye Kupası maçı öncesi, hem de ulusal basına; “Uzun yıllardır Adanamız ve Adana Demirspor taraftarı Galatasaray’ı şehrimizde misafir etmenin özlemini taşıyor” diyorsa, sen nasıl anlayacaksın taraftarın hangi sevdanın peşine düştüğünü…
Aslında Türkiye’nin diğer şehirlerinde olduğu gibi, maç sırasında tedariksiz kalmayayım diyerek yedek çekirdek paketini de alan ve 90 dakika büyük bir gayretle çekirdek yiyen 50-100 kişilik taraftar topluluğuna layıksınız hepiniz ama ah şu forma ve arma aşkı olmasa…
Bu arada maçtan sonra şöyle bir fikstürü inceledim ve turizm şirketlerinin Antalya için Mayıs ayında sundukları erken rezervasyon kampanyalarına baktım. Şimdiden yer ayırtırsak fiyatlar fena değil hani. Buldum bir şirket, aradım ve telefonda karşıma çıkan görevliye; “Bana ailecek kalabileceğimiz bir yer ayırır mısınız? Yalnız Mardan stadı yakınlarından olsun ki maça kolay gidip geleyim” dedim. Karşımdaki görevli; “beyefendi yoksa Adana Demirspor taraftarı mısınız” yanıtını verince şaşırdım kaldım öylece. Benim gibi arayan çok mu fazla oldu, yoksa yıllardır her Mayıs ayında bizlerin oraya akın etmesine mi alıştılar artık bilemiyorum. Zaten böyle giderse Demirspor taraftarları için özel paket turlar da düzenlerler yakında.
Herneyse o sözü duyunca birden telefonu yüzüne kapattım. Utandığımdan falan yapmadım bunu sakın yanlış anlamayın. Milyon kere dünyaya geleceksin seç bakalım dünyanın istediğin yerinden bir şehir ve takım deseler, bir an bile tereddüt etmeden “milyon kere Adana, milyon kere Demirspor” derim! Oysa kim istemez İspanya’da doğup Barcelona veya Real Madrid taraftarı olmayı… Ya da İngiltere’de Manchester United’lı veya Liverpool’lu olmayı… Veya Arjantin’de Boca Juniors taraftarı olmak da fena değil aslında… Başkasını bilmem ama kalıbımı basarım bir tane bile Demirspor taraftarı bulamazsın böyle hayal kuran. Bize göre dünyanın en asil rengidir mavi ve lacivert ve yine en büyük takımıdır Adana Demirspor.
Neyse konuyu dağıtmayayım güzel kardeşim. Peki, neden yaptın bunu derseniz söyleyeyim; sizlerin bu takımı play off’lara bile taşıyacağınıza zerre kadar inanmıyorum artık.
Herşey bir yana, ne söylesek boş biliyorum bilmesine de, son olarak şunu da ekleyip sözlerime son vereyim…
“Ya çıkın doğru düzgün oynayıp formanın hakkını verin, ya da bugünden tezi yok çekin gidin ve gözümüzde daha fazla küçülmeyin!”…
Alpaslan KUŞVURAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder