29 Ağustos 2012 Çarşamba

Elde var "of of offf"

27.08.2012 günü Adana 5 Ocak Gazetesi'nde yer alan, Zafer GEDİK imzalı "Elde var 1" başlıklı köşe yazısını büyük bir şaşkınlık ve üzüntü ile okudum.
Zafer GEDİK'in yazmış olduğu bu köşe yazısının, kesinlikle artniyetli olarak kaleme alındığını düşünmüyorum. Ancak duruşumuzun himaye edilmesi bakımından bu eleştiriyi yapmayı kendimce görev sayıyorum.

***

Zafer GEDİK'in, yazısında kurduğu 3.cümle "Adanademie spor Bolu deplasmanında sezonun ilk maçına çıktı." şeklinde yer alıyor. "Adana Demirspor" adını doğru yazmak; bizlerin üzerinde durduğu en önemli noktalardan bir tanesi. Umarım daha duyarlı olunur bu konuda.
Demirspor'un oynadığı futbolun; ilerisi için umut verdiğini belirterek devam etmiş yazıya. İleriyi çok iyi gördüğünü anladığım Zafer GEDİK'in; Demirspor'un yönetimsel geleceğini görme noktasında bir yazı kaleme almasını da umut ederim.
"Birkaç yerinde transferle iyi bir takım ortaya çıkabilir." diyerek sürdürmüş yazısını Zafer GEDİK.
"Adana Demirspor" adının doğru yazılacağını umut ederek yazıyı okumaya devam ettiğimde; "Bu sezon Adanademir spor taraftarlarına güzel futbol izlettirecek gibi gözüküyor." cümlesi ile karşı karşıya geliyorum.
Yazının umut dolu olması bir hayli güzel. Ancak "Mavi şimşekler 1 puan alarak çok önemli bir işe imza atmış oluyor. Emeği geçen herkesi kutlar başarılar dilerim." cümlesinin biraz daha dar alanda kullanılması gerekliydi. Emeği geçen kim? O emeği üzerine alacak olanlar kim? Bu soruların cevabı verilmeliydi.
Umarım bundan sonraki yazıları daha açıklayıcı ve tanımlayıcı olur. Aslı şudur: "Adana Demirspor"

***

Geçen sene "100.000 TL" var mıydı cebinizde?

Adana Demirspor Yönetimi; Önder SERİN başkanlığında, gerçek başkanlarını ziyarette bulunmuşlar. Sağolsun Mehmet GÖKOĞLU'da Demirsporluluğunu göstermek amacıyla bu ziyarete kayıtsız kalmayarak;kaz gelecek yerden, tavuk esirgememiş ve cebinden (!) çıkardığı 100.000 TLyi Adana Demirspor Yönetimine hibe etmiş. Bu hibeye karşılık; Gökoğlu, kombine alma zahmetinde bulunmuş. Kaç adet aldı acaba? 146 adet olabilir mi?
Bu ziyarette; sözde kulüp başkanı Önder SERİN bazı açıklamalarda bulunmuş. Onlardan bazıları;

- 'Bolu'da 10 tane taraftar yönetim istifa diye bağırıyor, onlar Demirsporlu değil, bu yaptıkları onlara birşey kazandırmaz'
- 'Mehmet GÖKOĞLU benim arkadaşım, canım ciğerim..Onun tecrübelerinden faydalanacağız'
- 'Mehmet GÖKOĞLU'na danışmak taşeronluk ise, evet taşeronuz'

Bu açıklamaların amacını şimdiden söylüyorum : "Mehmeh GÖKOĞLU'nun resmi olarak tekrar yönetime dahil edilmesini sağlamak." Mehmet GÖKOĞLU'nun, hibe ettiği bu 100.00 TL yi geri alabilmesi için yönetime girmesi gereklidir.
"Onlar Demirsporlu değil." cümlesini bazı ağızlardan sıkça duymaya başladık. Kimdir bu Demirsporlular? Ne iş yaparlar? Ne yerler, ne içerler? Açıklayın da öğrenelim. Daha iyi olacağı kanaatindeyim.

"Toplantıdayım, meşgulüm."

Önder SERİN'in bu açıklamalarından sonra, kendisine bir mesaj attım. Mesajımda aynen şu ifadeler geçti :"Bolu'da 10 tane taraftar "Yönetim istifa" diye bağırıyorlar. Onlar Demirsporlu değil öyle mi? Sen misin Demirsporlu? Biz Demirsporlunun kralıyız, çakalı değil."
Mesajım ulaşmış olacak ki; beni aramayı tercih etti. Telefonunu açmadım. Meşgule aldım ve tekrar bir mesaj yazdım. "Toplantıdayım. Çıkınca arayayım." Ne toplantıdaydım ne de meşguldüm. Kendilerinin genellikle uygulamaya koyduğu bu yolu denemeyi tercih ettim. Umarım beni anlamışsınızdır.
Önder SERİN'in beni neden aradığını, ne amacı güttüğünü, hangi tür oyunları oynamaya çalıştığını, kendini masum rolünde tutmayı nasıl amaçladığını çok iyi bilenlerdenim. Oyunun 2. Perdesi : "2 Eylül 2012, 5 Ocak Stadı"

19 Ağustos 2012 Pazar

Bekir ÇINAR'ı an(la)mak...



Aslında, bu yazıyı 2 gün öncesinde okuma imkânınız olacaktı. Lakin, rahmetli Bekir ÇINAR'ın hayat felsefesinde; direnmenin, umudun, kavganın ve anmanın belirli bir günü olmadığını hatırlatmak ve gerçek Adana Demirspor taraftarının hergününün "ONUR MÜCADELESİ GÜNÜ" olduğunu; bazı sahte kurtarıcılara birkez daha aktarmak, onları vicdanları ile başbaşa bırakmamak adına yazıyı bugün okuyorsunuz.
***
Bekir ÇINAR'ın ne dün, ne bugün, nede yarın hatırlanmaya ihtiyacı vardır. Olması gereken şudur ki; onu unutmamak ve hayatımızın her anında onu yaşatmak, Adana Demirsporluluk ruhunun varoluş gerekçesi olarak vicdanlarda asılı durmalıdır.
***
Yozgat'ta filizlenen, Ankara'da büyüyen ve Adana'da devrilen "KOCA BİR ÇINAR" ın bizdeki adıydı "O"
O; sahneye TEK çıkmaktan çekinmeyen, TEK inmekten gücenmeyen bir yaradılış. Yüreğinde manevi bir gücün simgesi ve arkasında olmakla gururlanan, yanında olmakla duygulanan; memleketin o esmer çocukları...

Başkan adaylığını açıklamasıyla beraber; yoluna döşenen nice hayâsızlıklarla boğuştu. Karşısına çıkan onursuzlukların yakasına tutuştu. Korku yoktu, cesaret vardı suyunda...
Yüzünden bir an olsun gülümsemeyi eksik etmedi. "O" nun gülümsemesi, bizim "Yeni baştan oynamamıza" vesile oldu. O güldükçe, biz inandık.. Biz inandıkça; "O" daha çok gülümsedi.
"Çok gülenlere iyi davranın. Zira; onlar bir köşede yalnız başlarına ağlarlar."sözünün temsilcisi olduğunu, o gittikten çok sonraları öğrendim.

Muharrem GÜLERGİN'i anlatırken büyüklerim ve ben gözümde canlandıramazken onun duruşunu, varoluşunu, armaya koşusunu; silüetinin Bekir ÇINAR olduğunu bilmek ve imrenmek düştü sadece bana...

» "Biz yetiştireceğiz, biz büyüteceğiz ve biz oynatacağız." derken; inandırıcılığını anlamak için gözlerine bakmak yeterliydi.
» Tribünsel ambiansın, pozitif güç olduğunun farkındalığı içinde yaşanması gerektiğini öğrenmek için; Muharrem GÜLERGİN Tribününde başları yukarıya kaldırmak yeterliydi.
» "Ben, siyasi kimlik gözetmeksizin; bütün Demirsporluların başkanıyım." sözünün sağlaması için 4 Eylül'e gitmek yeterliydi.
» "İçimizden Biri" sıfatını anlamak için pankartın ucundan tutan ele bakmak yeterliydi.
» Bilet kuyruğu çilesini yaşadığını anlamak için eldeki kombineye bakmak yeterliydi.

Onun; söz ile anlatılmaz, yazmak ile tamamlanmaz Demirsporluluğu, "Sözde Demirsporlu" olanları o kadar rahatsız etmişti ki;kendilerini 58 bin TL'lik Adana'nın kirlenmiş raflarına kaldırmaktan geri durmadılar.
O gün, onun yanında yer almayanlar; bugün hikmetlerin tavan yaptığı sahtekârlıklarını tekrar su yüzüne çıkarmış ve onursuz hayatlarına vefakâr süsü vermekten geri durmamışlardır.

Bugün, gözyaşlarımda Bekir ÇINAR'ın esas definesini yürüttüm. Mücadelenin yarım kalan gözyaşlarını tamamladım şuursuzca ve ardından, metafizik gerilimin doruk noktasında buldum kendimi. Sonra en değer verdiğim varlıklar üzerine yemin ettim "KAZANMADAN DÖNEN KAHPE OLSUN" diye...

Bekir ÇINAR'ın ardından gelen onursuzların; bu renklerin değerleri üzerinden siyaset yapmaya, ticaret kurmaya ve katmadeğer yardakçı elde etmeye çalışmalarının basiretsizliği yanında; gerçek Adana Demirspor taraftarlarının nefesleri her an enselerinde olacak ve gün gelecek yine onlara en sert tokadı herbiri birer Bekir ÇINAR olan; gerçek Demirsporlular vuracaktır. Andolsun bu böyle olacaktır.
***
O, üzerine toprak serpilmiş bu memleketin sokaklarında koşarken geceleri ve mırıldanırken yalnızlıktan bunalan besteleri; ona "GİT" demek en doğru tercih olacaktı. Pişmanlık olarak kaldı...

"... Sonra yol kesilir, barikat kurulur,
Sonra üst aranır, hüviyet bakılır,
Sonra tüm hesaplar sana yıkılır...
Sakın bakma ardına,
Terket bu şehri..."(Yusuf Hayaloğlu)

(Ben bu satırları yazarken; Adana Demirspor'a yakışmayacak zihniyetler "Taraftarlar hakkında suç duyurusunda bulunacak kadar küçülüyorlar." Uzun uzun yazının başlığına bakmak lazım.)

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Bolu'da hava "serin"

"Anlattıkların, karşındaki insanın anladığı kadardır." 

Hala şu noktayı tam kavrayamamış insanlar var. Ben, Adana Demirspor'un sorunlarını, maddi buhranlarını, gerçekleşemeyen umutlarını tek bir kişiye monte edip, bu kişi üzerinden propaganda yapmıyorum. "Adana Demirspor'un sorunu kişisel değil, fikirsel bir sorundur ve bu kulübe yakışmayan fikirlerin taşıyıcılarının da bu kulüpte herhangi bir görevde bulunmaması gerektiğini düşünüyorum." Bütün mesele budur. Bugün A, yarın B. Kişilerin değil, fikirlerin değişmesi lazım.

"Söyleyin de yazalım"

"Bu yönetimin hiçmi iyi bir hamlesi yok?" deyip, "Fabrikatör" mesleğine soyunan insanların; soru sormak yerine,"Gerçek Adana Demirsporluları" bilgilendirmesinin daha bilinçli bir yol olacağı aşikardır. Aynı soruyu biz o "Fabrikatör" lere sorduğumuzda ne cevap verecekler merak ediyorum doğrusu. "Bu yönetimin iyi bir hamlesi var mı?" Eğer "var" diyorsanız ve ortaya çıkıp konuşmuyorsanız; bu sizin suçunuzdan başka birşey değildir.

"Haklarını yemeyelim."

Geçen günlerde, "Kamp; yönetimin beyan ettiği gibi 5 yıldızlı bir otelde değil, oda servisi dahi bulunmayan 3 yıldızlı bir otelde gerçekleşiyor." şeklinde twitler yazılmıştı. Güvenilir bir kaynaktan o twitlerin gerçeği yansıtmadığı haberini aldım. Söz konusu kaynak; "Kulübün 5 Yıldızlı otelde kaldığını, rezervasyon tarihinin dolduğunu ve akabinde kulübün otel ile görüşerek ek rezervasyon yaptırmaya çalıştığını ancak; otelde yeteri kadar boş yerin olamayacağı beyan edilmesinin ardından başka bir otel ile anlaşıldığını" söyledi. Yani anlayacağınız hakkını haklıya teslim edelim.
Peki; bir kulübün kamp tarihleri, otelde ne kadar kalacakları, bir sistem, plan v.b bulunmaz mı? Bunları not tutan bir kulüp yetkilisi bulunmaz mı? 

***

Havalar nasıl orada?

Uzun bir süre oldu Adana Demirspor kampa çıkalı. Ne ses var ne seda.
Adana Demirspor'un, bu sene maçlarını Bolu'da oynama gibi bir ihtimali varda ben mi bilmiyorum. Bilen varsa söylesin. Bolu'nun serin bir bölgede bulunması zannedersem "keyif" veya "korku" dediğimiz olguyu çıkarıyor meydana. Takımın halen Adana'ya uğramamasının nedeni ne olabilir acaba?
- Bolu'da havaların güzel oluşu mu?
- Adana'ya gelindiğinde tepki verilmesinden çekinilmesi mi?
- Bolu'nun, Güvenç hocanın memleketi Sakarya'ya yakın olması mı?
Ben açıkcası fazla bir neden bulamadım. Ancak; takımın halen geçerli bir mazeret olmaksızın Bolu'da bulunması abestir. Bu takım maçlarını Adana'da güneşin ortasında oynayacak. Ne rüzgar bulacak futbolcular ne de okaliptus ağaçları.
Var mı açıklaması olan?

Yeni bir yüz: "haberads.com"

Daha önce de denenmişti. Sadece Demirspor konulu bir haber sitesi fakat başarılı olunamamıştı. Son dönemlerde taraftarın yönetime olan tepkisinden doğmuş (Adana basınının boş boş oturmasının ardından) bir haber sitesi kuruldu ve yayın hayatına başladı. Şu anlık güncel ve hızlı bir şekilde ilerliyor. Umarım bundan sonra da bu şekilde devam eder ve kazanımı sadece Demirspor olur.
Ben şahsi olarak; Demirspor'u bu siteden takip ediyorum.
Buradan ulaşabilirsiniz...
www.HaberADS.com


11 Ağustos 2012 Cumartesi

Ne olur sorma...

3-4 gün önce "Adana Demirspor Kulübü Başkanı" sıfatına sahip Önder SERİN'i aradım. Daha doğrusu; benim mesajıma karşılık o beni aradı.

Kendisini beni aramaya iten mesajımda şu sorular vardı.
- Güvenç KURTAR'ın kumar borcunun ödenip ödenmediği,
- Hangi futbolculara kulüp senedi verildiği,
- Toplu halde yenilen yemek sonrası 70.000 TL lik faturanın çıkartılıp çıkartılmadığı,
- Bekir ÇINAR'ın temliklerini alma konusunda kimlerin rol oynadığı.

Sorduğum bu sorulara karşılık Önder SERİN; savunma mekanizmasını kullanmaktan geri kalmıyordu. Sesi titriyor, nefesi kesiliyor ve uçağa bineceği bahanesiyle telefonu kapatıyordu.

Gelelim sorularıma verdiği cevaplara:
- Güvenç KURTAR'ın kumar borcundan bilgisi olmamasından ziyade, bu borcun kendisini ilgilendirmediğini, (Adana Demirspor Kulübü'nde demek ki; herkes istediği şeyi yapar. Kimse ilgilenmez.)
- 70.000 TL lik herhangi bir yemek yenmediğini, (Zaten sorun orada. Yemek yenilmediği halde kesilmiş fatura.)
- Bekir ÇINAR'ın temliklerini alan şahsa Bekir ÇINAR'ın borcu olduğunu bu sebeple temliklerini aldığını ancak kendi yönetiminde böyle vicdansız birisinin yer almasına asla izin vermeyeceklerini belirtti. (Yorumsuz)

Soru ile cevapları yanyana getirip mantık ölçüsünde mülâhazalarda bulunmayı sizlere bırakıyorum.

Önder SERİN'in " Neden beni arayıp sormuyorsun yazmadan, ara benden öğren gerçekleri" cümlesine o an cevap vermiştim ama birde buradan vereyim:
Başkan sıfatlı zat; siz kombineleri çıkarırken, formaları çıkarırken, transferler yaparken bizlere soruyor musunuz ki; ben düşüncemi dile getirirken sizlere sorayım?

Bu fıkrada benden sizlere gelsin...
Temel mahkeme karşısında hırsızlık suçundan yargılanmaktadır.Hakim : Oğlum kapı kolunda parmak izin var. Buna ne diyeceksin?Temel: Olur mu öyle şey Hakim Bey? Ben hırsızlık yaparken eldiven takmıştım.