Merhaba! Hepimizin haberi vardır, son günlerin en sık konuşulan konularından biri "Boğaziçi Üniversitesi'ndeki Starbucks"un öğrenciler tarafından işgali. Tam olarak bu konuyu takip ederken blogumuza gelen "Merhaba İstanbul Tayfası, biz 2 tane Demirsporlu olarak bu olayın bizzat içindeyiz. İsterseniz konuşabiliriz teklifine,
iyice düşünükten sonra "röportaj yapalım?" diyerek karşılık verdik. Teklifimize memnuniyetle karşılık veren arkadaşlarımızla internet üzerinden yaptığımız röportajımız aşağıdaki gibi!
-Sizleri tanıyabilir miyim?
+Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyan iki arkadaşız, Adana Demirspor taraftarıyız. İşgal olayının bizzat içindeyiz, bu olay hakkında sizlerle bilgi paylaşımı yapmak istedik, blogunuzda bizlere yer verdiğiniz için teşekkürler.
-Biz teşekkür ederiz, bir an önce asıl konuya geçmek istiyorum.
-Böyle bir eylemi yapmaya nasıl karar verdiniz? Karar verirken endişeleriniz/çekinceleriniz var mıydı?
+Tam olarak öncü olduğumuzu söyleyemeyiz ama bu işgali açıklayacak birkaç faktörü anlatabiliriz. Boğaziçi Üniversitesi yüzölçümü küçük bir üniversitedir. Bir devlet ünivesitesi olmasına rağmen pek öyle yönetilmemekte, şöyle ki Robert Koleji geleneği yönetimde etkindir halbuki YÖK'e bağlı bir kurumun öyle bir ayrıcalığı olmamalı. Bu Robert geleneğinin uluslararası sermaye ile arası iyidir ve böyle kalması için çok uğraşırlar. Ama bilmedikleri şey; bu okul sadece zenginleri içermez. İşte çıkmaz buradan kaynaklanıyor. Memleketin emekçi çocuklarının da bu okula geldiğini unutuyorlar. Daha doğrusu umursamıyorlar. Şu an işgalin olduğu Güney Kampüste "Starbucks" açılmasına izin veriliyor ama aynı kampüste bir yemekhane yok! Ayrıca yemek denilen şey(ki pek sağlıklı ve yeterli değil) 2.25 TL ücret ile veriliyor ve daha ilginci yani aslında öğrencileri en fazla rencide eden olay; yapılan ve yapılacak hiç bir şey de öğrencilere söz hakkı verilmedi, verilmiyor. Yani çoğulculuktan, özgürlükten en fazla bahseden üniversitelerden birinin yapılacak herhangi bir şeyde öğrenciye fikrini sormaması bizce asıl sorun. Eğer toparlamak gerekirse sloganlaşan tabirle; sermayenin işgaline işgalle cevap verdik.
-Eylem nasıl gidiyor, işgal'in sürdüğü Güney Kampüs'ün ortamı ve durumu nasıl?
+İşgal bir okula dönmüş durumda. İşgal kütüphanesi,işgal tiyatrosu,işgal dinletileri oluyor. Herkesin fikirleri soruluyor, katılımcı çoğulcu bir anlayış hakim. Yani aslında bizi mahrum bıraktıkları ne varsa biz geri kazanmaya çalışıyoruz. Nohutlu pilav bile yapıyoruz. :)
-Peki bu eylem nereye kadar böyle gidecek? Bir sonu var mı? Veya siz bir süre sonra ne yapmayı planlıyorsunuz, eylemin boyutunda ve içeriğinde değişiklik olacak mı?
+Onun için kesin birşey söylemem oluşan tüm birikime haksızlık olur. Ama asıl amacın üniversitemiz hakkında sözümüz olmasını sağlamak olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca bu durumda Starbucks'ın varlığı ve var olma şekli sorgulanacaktır. Aslında işgal kısmen hedefine ulaştı ama somut haklara gereksinimimiz var.
-Bu işgal hareketinize üniversitenin yönetim birimlerinden herhangi bir tepki geldi mi? Hocalarınız ne diyorlar bu tepkinize?
+Açık olarak desteklemeseler de(destekleyenler de var)zaten Boğaziçi Üniversitesi'nde olan bir hoşgörü ortamı yansıtılıyor bize. Biraz da "biz özgür bir üniversiteyiz" konseptini koruma çabası var.
-Baskı/şiddet/engelleme girişiminde bulunan kişi ya dakurumlar oldu mu?
+Hayır olmadı. Gerekçe de okulun imajını korumak. Çünkü bunlardan herhangi biri Boğaziçi Üniversite'sini tercih edilmeyen bir üniversite yapar. Ayrıca taleplerimiz gayet geniş bir kitleye hitap ediyor. Bu da beraberinde işgalin meşruluğunu getiriyor. Zengin kitle bile bu işgale hak veriyor, sonuçta aklın yolu bir.
-Sizin bu işgalinize Starbcuks'ta çalışanların tepkisi ne oldu? Onlara ne yaptınız?
+İlk buluşmada güvenlik bir şeyler yapacakmış gibi oldu. Sonra bedava kahve teklifi geldi. Eğlendik tabi. Çalışanlar ile aramız gayet iyi.Bilirsin ezilenler ile hiç bir problemimiz olmaz.
-Böyle bir eylemin dünyanın diğer taraflarındaki gibi kapitalizme karşı toplumsal bir işgal hareketine dönüşebileceğini düşünüyor musunuz?
+Bu işgali de kapitalizme karşı atılmış bir adım olarak görüyoruz ama toplumsallaşma konusunda açıkçası kendi adıma pek ümitli değilim. Aslında bunun tartışmaları işgalde pek yapıldı yani Starbucks işgalinin bir öncü hareket olabileceğini ve tüm yurda yayılacak bir isyan ateşinin kıvılcımı olabileceğini savunan arkadaşlarımız var fakat emekçi hareketle eklemlenme çabamızı pek yeterli bulmuyorum. Bundan ayrı olarak öğrenci özlük haklarımızı elde etmemizin ilk hedefimiz olması gerektiğini savunan arkadaşlarımız da yok değil.
-Bu eyleminizde herhangi bir STK veya siyasi oluşumdan destek aldınız mı? Yoksa tamamen kendi çabalarınızın ürünü mü?
+İşgal konusunda örgütlü arkadaşlarımızın katkısı pek önemli oldu. Yalnız hiçbir siyasal örgütün öncülüğünden bahsedilemez. Bu, öğrencilerin inisiyatifi oldu. Örgütsel birikim katkısı inkar edilemez tabi.
-Peki diğer üniversitelerden arkadaşlarla konuşarak bunun sadece Boğaziçi dahilinde değil de,daha kollektif bir eyleme dönüştürülmesi konusunda fikir alışverişinde bulunuyor musunuz?
+Benim bildiğim kadaıyla bir girişim olmadı bu konuda, ama geçmiş deneyimlerin(ODTÜ'den Mcdonalds'ın kovulması)konuşulduğu oldu. Bu işgali aslında şenlik havasına getiren şeyin geçmiş deneyimlerin iyi analiz edilmesi sonucu olduğunu düşünüyorum.
-Şu ODTÜ'deki Mcdonalds olayını ben söyleyecektim, sen açtın. 2002 senesinde böyle birşey yapılmış TKP'liler tarafından ODTÜ'de ama işgal havasında değilmiş.Ve de başarılı olmuş. Siz neden böyle bir yol değil de daha değişik bir yol izlediniz?
+İlk başta çağrımız öğrenci haklarını ve yemek sorununu konuşmak üzere Starbucks'ta toplantı yapmak için olmuştu. Ama o kadar kalabalık gidişimiz bilinçli bir şekilde işgale dönüştü. Yani burada öğrenci haklarının elde edilmesi amacı önemli bir yer kaplıyor. Demek istediğim sadece okuldan Starbucks'ın kovulması veya tutuklu arkadaşlarımızın durumunu konuşmanın yanlış olacağını düşündük. Ve böyle birşey gerçekleştirdik.
-Bildiğim kadarıyla Boğaziçi Üniversitesi'nde küresel sermayenin diğer zincirlerinin mekanları da var. Starbucks'u seçmenizin özel bir nedeni var mı?
+Evet bu doğru ama birkaç ayrıntıyı düşünmek gerek. En azından bir çok arkadaşımızın öyle motive olduğunu düşünüyorum. İlk olarak Starbucks'ın sembolik değeri: Diğer hiç bir küresel şirket bu kadar at başı olmamıştır bu sermaye dünyasında. Sonra, artan bir yemek sıkıntısı varken okulun kalbine açıldı bu kafe. Şeyyma Özcan arkadaşımızın haksız bir şekilde gözaltına alınması ve üniversitenin aydın yüzüne karşı yürütülen sindirme operasyonlarını göz önünde bulundurmayı unutmamak gerekir. Hepsi tek başına bu kadar önemli iken bu durumu öğrenciden yana özgürlükten yana kullanmak isteyecek pek çok yürekli insan var bu okulda.
-Bu eyleminize yurtdışından tepki aldınız mı? Özellikle wall-street eylemcileriyle bir iletişiminiz var mı?
+Evet daha önce bahsetmem gereken bir konuydu bu. Bir iletişimden benim haberim yok ama konsept bizim icadımız oldu, rüzgarı biraz arkamıza aldık diyebiliriz :)
-%99 iddianız var bu eyleminizde, %99 derken tam olarak neyi kastediyorsunuz? Dünyada mı yoksa Türkiye'de mi %99 olduğunuzu düşünüyorsunuz?
+Dünyanın tüm kaynaklarını elinde bulunduran %1'e karşı, en azından hayatta biraz daha kalabilmek için savaşmamız gerektiğini düşünüyoruz. Ama yerel bir mücadele olması gerektiğini düşünenler de var, tabi buna karşı çıkanlar da. Çok değişik fikirler var yani aramızda.
-Bence yaptığınız eylem; çok ses getiren ve başarılı bir hareket.Benim aklıma gelen sorular bu kadar, sizin vurgulamak istediginiz şeyler varsa lütfen söyleyin.
+Bu memleketin insanları, halkları zor bir dönemden geçiyor. Emperyalizmin korkunç yüzü dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de görünüyor. "Peki biz öğrenciler olarak n'apabiliriz?" sorusu bizi bu işgale kadar götürdü. Halktan yana, emekten yana, özgürlükten yana kimsenin bir laf bile etmediği bir zamanda buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında duyarlı olan tüm örgütlerin hareketlerin grupların desteğini de bekliyoruz Şimşekler Grubunun, halkın çıkarlarından yana tavır almasını, bizleri desteklemesini bekliyoruz. Çünkü Şimşekler Grubu; memleketin en karanlık dünyasında bile (futbol) ışıl ışıl parlamasını bilmektedir!
Bugün dayanışma günüdür.
*İsimler ve okudukları bölümler gizlidir.
*Arkadaşlarımız 25 aralık'taki Adıyamanspor maçına gidiyorlar Adana'ya. Şimşekler Grubu'ndan sürpriz bir pankart bekliyorlar hani. :)
*İstanbul Tayfası'na katılma davetiyle beklemediğim kadar sevindiler, yani Tayfa'ya iki arkadaşımız daha katıldı. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder