22 Mart 2012 Perşembe

Bu kez 10-0 kaybeden biziz!..



Adana Demirspor’un sembollerinden Ali Hoşfikirer'i Ege Görgün'den okuyalım...

Bir şeyler yazmak icap eder Ali Hoşfikirer için. Adana Demirspor’un modern zamanlardaki sembollerinden biriydi çünkü. Futbol antrenörlüğüne kendi deyimiyle “hobi” olarak başlayan ama Adana Demirspor’un 1986-87 ve 1990-91 yıllarında Birinci Lig’e çıkmasında başrolü oynayan kişi olmuştu. Demirspor’un hem ezeli rakibi hem de yapışık ikizi Adanaspor ile de aynı mutluluğu 1987-88 sezonunda yaşamıştı. Biraz burulmuştu belki Adana Demirsporlular ama hocaları işini iyi yapmayacaktı da, daha mı iyi olacaktı.

Orhan Şeref Apak’ın Anadolu’ya saçtığı futbol tohumlarından filizlenen futbol sevgisinden herkes gibi Ali Hoşfikirer de çocukluğunda nasiplenmişti. Cenup Yıldızı 1953-54 futbol sezonunda Türkiye Amatör Takımlar Şampiyonası finalinde Ankara Hacettepe SK takımını Füze Selami’nin (Selami Tekkaancı) golüyle 1-0 yenip Türkiye Şampiyonu olduğunda 10 yaşındaydı. Adana Demirspor’a kara sevdayla bağlanış da bu döneme denk geliyordu muhakkak. Ardından, *evinin avlusundaki ağaca çıkıp, okul harçlığıyla aldığı saman kağıda yazılı kafiyeli Adana Demirspor methiyesini spor spikeri gibi bağıra bağıra okuduğu maç buydu belki de. (*Sıcağıyla, Acısıyla Adana Futbolu – Derleyenler: Yavuz Yıldırım / Mustafa Uçar – İletişim 2009) 

Adana Demirspor ve futbol aşkıyla yanan Ali Hoşfikirer ilk önce bu haldeki çoğu mecnunun yapacağını yaptı ve kaleme sarıldı. Yerel basında başlayıp Hürriyet gazetesine dek uzanan gazetecilik-yazarlık macerası sırasında Adana Demirspor’un efsane futbolcularıyla tanışıp ahbap oldu. Onlardan aldığı Adana Demirspor terbiyesini yıllar sonra hoca olarak talebelerine aktarmaya çalışacaktı. A. Demirspor’da en uzun süre çalışan hoca oldu. Daha da önemlisi gurur duydu bundan.

Anadolu’da yaşayan bilir. Şehir takımı sıkıntıya düştüğünde, kasada para kalmadığında her seferinde “Kurtar Bizi” diye koşulacak şehrin çocuğu (orada doğmuş olsun olmasın) bir hoca vardır. Göreve çağrılınca gelir vazifesini yapar. Git denince gider. Ertesi sene çok paralar verilen öbür hocayla işler yolunda gitmeyip de yine göreve çağrılırsa, “siz bana böyle yapmıştınız ama” demez, gelir eşofmanını giyer antrenmana çıkar söylenmeden. Kocaeli’de Şener Dal olmuştur bu, Sakarya’da Necdet Niş… Zamanla isimler değişir, bu gelenek değişmez.

Ali Hoşfikirer de Adana’nın çocuğuydu. Adana Demirsporluydu. Futbol sevdalısıydı. Kendi profesyonel, ruhu amatördü. 15 Ekim 1989’da, çalıştırdığı Adana Demirspor Beşiktaş’tan lig tarihinin en farklı mağlubiyetini alırken kulübede ne kadar üzülmüştü kimbilir. Biz de her değerli futbol adamının ölümünde öyle üzülüyoruz işte. Rakibe ister mukadderat deyin, ister kader, 10-0 yenilmiş gibi oluyoruz her seferinde.

Metin Tekin, kaleci Yusuf Ziya’nın elindeki topu kafayla düşürüp kaleye yolladığında nasıl öfkelendiyse “Amatör Ali”, biz de öyle öfkeliyiz işte. Öfkemiz ne rakibe ne de hocanın gidişine değil ama. Hocanın sevda beslediği o amatör futbol ruhunu kirletenlere, toprak sahanın tozunu yutmadan paraları var diye futbolu yönetenlere. Pardon. Yönetemeyenlere.

Kaynak: Goal.com

Hiç yorum yok: