Yazılanların arasından çektim çıkardım, bu kendisi küçük yüreği kocaman delikanlıyı... Keşke görmeseydim ama gözlerinde ki yaşı. Canım çıksaydı benim ama o ağlamasaydı. Büyüyecek, yıllar sonra dikilecek hayatının bir anında, ona bu anı yaşatanların karşısına... Ahh benim barışamayan, barış aramayan, barışa yaranamayan insanlık; bu çocuğa yaranabilecek misiniz? Bu çocuğuda kin ve nefrete bürüyecek misiniz? Vatan fedaisi olarak yetiştirebilecek misiniz? Sonra da ateşe atabilecek misiniz? Canım çıksaydı ama sen oturup kalmasaydın çocuk. Koşsaydın, oynasaydın, akşam babanı karşılasaydın ama ağlamasaydın... Senin bu halini gören ben; bir kaç cümle kurarım, biraz duygulanırım sonra unutup giderim tozlu raflarda durumunu... Peki sen unutabilecek misin?
"Bir kötülüğün karşılığı, misli bir kötülüktür. Kim affeder ve ıslah ederse sevabı Allah'a aittir. O, zalimleri sevmez. Kim de zulme uğradıktan sonra yardımlaşırsa, onların üzerine yol yoktur. (Kendilerine bir şey yapılmaz, ceza verilmez). Yol ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yerde bağy edenler üzerinedir. Onlardır acıklı bir azabın kendileri için olduğu kişiler." (Şûrâ, 42/40-42)
"Bir kötülüğün karşılığı, misli bir kötülüktür. Kim affeder ve ıslah ederse sevabı Allah'a aittir. O, zalimleri sevmez. Kim de zulme uğradıktan sonra yardımlaşırsa, onların üzerine yol yoktur. (Kendilerine bir şey yapılmaz, ceza verilmez). Yol ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yerde bağy edenler üzerinedir. Onlardır acıklı bir azabın kendileri için olduğu kişiler." (Şûrâ, 42/40-42)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder